Adana Mutabakatı’nı değerlendiren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, iktidarı iflas ettikten sonra eski defterleri karıştıran tüccara benzetti. Özsoy ayrıca, “Adana, Moskova, Washington Mutabakatı yaparsanız, geleceğiniz yer iflas olur. Yapılacaksa bir mutabakat o da İmralı Mutabakatı olmalıdır” dedi.
Türkiye ile Suriye arasında 21 yıl önce imzalanan Adana Mutabakatı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesi sırasında Putin tarafından gündeme getirildi. Daha önce 1998 yılında ABD tarafından dile getirilen ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a karşı uygulanan uluslararası komplonun başlangıç mutabakatı olarak da bilinen Adana Mutabakatı ile ne amaçlanıyor.
Konuya ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güleryüz’e değerlendirmelerde bulundu.
Özsoy’a göre, Türkiye’nin özellikle ABD’nin Suriye’den askerlerini çekme tartışmaları sonrasında Rojava’ya müdahale için ABD ile Rusya arasında mekik dokuduğunu, ancak Türkiye’nin gerek Rojava’ya müdahale konusundaki taleplerini, gerekse de tampon bölge konusundaki talepleri her iki ülkeye kabul ettirememiş. Rusya’nın talep ettiği Adana Mutabakatına da değinen Özsoy, “Aslında Rusya Adana Mutabakatı ile Türkiye’ye ‘Suriye’ye girmeyeceksin ve askerlerini Suriye’den çekeceksin’ mesajını verdi” diye belirtti.
‘Türkiye’ye orta yol bulma arayışı var’
Özsoy, Türkiye’nin “Benim beka sorunum, güvenlik sorunum var” şeklindeki argümanına karşı bir orta yol arayışının söz konusu olduğunu söyledi. ABD’nin Türkiye’nin söz konusu argümanına karşı Türkler ile Kürtler arasında belli bir denge için çok çalıştığını ancak başarılı olmadığını söyleyen Özsoy, Rusya’nın ise Adana Mutabakatını gündeme getirmesi ile daha zor bir işe soyunduğuna dikkat çekti. Özsoy şöyle devam etti: “Şimdi Rusya; Türkiye, Rojava ve Suriye rejimi arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Ruslar hem Kürtleri hem Türkleri hem de Suriye’yi yaklaştıracak bir formülü nasıl bulacak? Gerçekten çok zor bir denklem. Çünkü talepler neredeyse taban tabana zıt. Türkiye’nin istediklerini Kürtler kesinlikle kabul etmiyor, Kürtlerin taleplerini Türkiye kabul etmiyor. Ve Esad’ın taleplerini Türkiye kabul etmiyor. Böyle bir birini kabul etmeyen, ama bir şekilde Rusya’nın ya da ABD’nin bir şekilde yan yana getirmeye çalıştığı yapılar bunlar. Ama bu dengeyi sağlamak çok zor.”
‘İflas eden tüccar eski defteri karıştırır’
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın son Moskova görüşmesi sonrasında sürekli olarak Adana Mutabakatından bahsetmesini, iflas eden tüccarın haline benzeten Özsoy, “Erdoğan bu güvenli bölgenin zor olacağını gördü herhalde. Yani yeni bir işgal durumu zor görünüyor. O zaman belki bu eski defterleri açıp, oradan yeni bir şey çıkarabiliriz derdinde. Onca yıldan sonra tekrar eski defterleri açmak, müflis tüccar meselesidir. Hani iflas eden tüccar dönüp eski defterleri karıştırır ya. AKP Hükümeti de belli bir iflasın soncundan eski defterleri yine karıştırıp, orada bir Adana mutabakatı çıkarttı. Mevcut hali ile uygulanması zor ama bunun nasıl güncelleneceği, Suriye tarafının buna nasıl yanaşacağı belli değil” şeklinde ifadeler kullandı.
‘Türkiye diplomatik desteği alamadı’
Özsoy, “Türkiye’nin Suriye rejimi tanımadan o anlaşmanın güncellenmesi mümkün değil. O rejimi tanısa dahi, 1998 yılında ABD’nin desteklediği fikri ile ortaya konulmuş bir mutabakatı 21 yıl sonra değişen bölge ve Suriye koşullarında yani, Kürtlerin farklılaştığı, Türkiye ile Suriye’nin çok farklılaştığı, bir birlerine düşman oldukları bir ortamda, yeniden nasıl güncellenir? Nasıl uygulanır belirsiz. Yani birçok soru işaretleri var. Ama bu söylemin gündeme getirilmesi, artık Türkiye’nin Esad’ı tanıma zamanı ile Suriye’den çıkma zamanının geldiğini gösteriyor. Durum çok karmaşık ama şuan için söyleyebileceğimiz şey, Türkiye işgalin diplomatik desteğini alabilmiş değil. Ancak Suriye rejimi ile uyumlu çalışabilirse belki güvenlik kaygılarına denk düşebilecek bir ara formül bulunabilir. Ki bu bulunacak olan ara formül ne kadar işler, ne kadar çalışır o da ayrı bir mesele. Fakat Erdoğan daralmış durumda. Erdoğan’ın daha hırslı, daha müdahaleci, daha saldırgan olan o politikası; önemli oranda bloke edilmiş. Diğer bir konu, Mutabakat sadece Esad ile sınırlı değil. ABD’nin Batı’nın ve Koalisyonunun da söyleyecekleri önemli. Dolayısı ile Türkiye için işler her geçen gün daha fazla sarpa sarıyor” dedi.
‘21 yıl önce uygulandı da ne oldu’
Özsoy son olarak şu çarpıcı tespitlerde bulundu: “Adana Mutabakatı 21 yıl önce uygulandı da ne oldu. Evet Sayın Abdullah Öcalan Suriye’den çıktı, Türkiye’de 20 yıldır hapsedildi. Ama ne oldu, Kürt meselesi çok daha büyüdü ve bölgesel hatta küresel bir karakter kazandı. Kürt meselesi bölgesel hatta küresel bir karakter kazanırken, Türkiye Suriye ve Ortadoğu’nun genelinde iflas eden bir konumda. Ortadoğu’da yaklaşık 40 milyon kürdü yok sayarsanız ve Kürt karşıtlığı üzerinde başkaları ile mutabakat yapmaya devam ederseniz, bir Rusya’ya bir ABD’ye gidip gelirsiniz. Onun için Adana Mutabakatı, Moskova Mutabakatı ya da Washington Mutabakatı yaparsanız, geleceğiniz yer iflas olur. Yapılacaksa bir mutabakat o da İmralı Mutabakatı olmalıdır. Yol yakınken bu saçmalıkları bir kenara bırakın. Eğer ciddi bir devletseniz, ciddi bir takım siyasetler üreterek, Kürt meselesine yapıcı politika üretin. Aksi halde sürekli bir gerilim, bir istikrarsızlık politikası döner sahibi vurur ki şuan gördüğümüz durum da budur.”