Savunma Ağı’ndan Gizem Coşkun, pandemi koşullarında kadına yönelik şiddetin arttığını belirterek savunma yöntemlerini değerlendirdi
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne sayılı günler kala, kadınlar hem şiddeti hem de şiddete karşı özsavunma yöntemlerini konuşuyor. Kadın Savunma Ağı’ndan Gizem Coşkun, kadına yönelik şiddeti ve özsavunmanın önemini değerlendirdi.
“Bir ülkenin faşizmle yönetilmesi için ilk önce kadın özgürlük hareketinin elde ettiği kazanımlara saldırıldığını” söyleyen Coşkun, özellikle pandemi koşullarında erkek egemen sistemin kadınları şiddet yoluyla yeniden dizayn etmeye çalıştığını ifade etti. Bu politikalara, kadını hiçe sayan sisteme karşı dünyada ve Türkiye’de farkındalık ve özsavunma süreçlerinin geliştiğine dikkat çeken Coşkun, kadınların hayatı pahasına boşanmaya çalışması ya da çocuklarıyla yaşam sürmek için erkek şiddetine maruz kalması gibi durumların yaşandığını söyledi.
Sömürüye karşı özsavunma
Bütün meslek alanlarında kadınların yükünün daha da arttırıldığına işaret eden Coşkun, dünyadaki işlerin yüzde 70’inin kadın emeği ile karşılandığını ve sosyal devlet algısının ortadan kalktığını vurguladı. Coşkun, şu sözlerle devam etti konuşmasına: “Bütün bunlar da aslında neden daha fazla yoksullaştığımızı, bunlara karşı mücadelenin feminist özsavunmanın parçası olduğunu bize hatırlatıyor. Eğitim sistemi, sağlık sistemi, ekonomi hepsiyle birlikte kadınların mücadelesinin daha fazla yükseldiğini gördük. Hayatın her alanında kadınlar var. Bu emeğin sömürülmesine karşı mücadele de feminist bir özsavunmadır.”
Daha fazla örgütlenme
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılarda kadın emeğinin ne kadar renkli olduğunun ortaya çıktığına değinen ve salgın öncesi ile salgın sürecindeki özsavunma atölyelerini yenileyeceklerini dile getiren Coşkun, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Özsavunmayla çok daha rahat yaşam haklarımıza yönelen saldırılara karşılık verebileceğiz. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili birçok kentte kadın platformları, dayanışma inisiyatifleri oluştu. İzmir’de ve İstanbul Sözleşmesi kampanya grubu oluşturuldu. İstanbul Sözleşmesi grubunda hem eylem hem de yöntem biçimlerini tartışma olanağı bulduk. Saldırıları beklemeden birtakım hazırlıklar yapmamız gerekiyor.”
Melike Aydın/İzmir-Jinnews