Özsavunma, her ne kadar salt fiziksel müdahaleye karşı kendini savunmayı çağrıştırsa da “Hayır” diyebilmekle başlıyor. Kadınların yaşamlarını savunmaları açısından şiddetin ne olduğunu bilmenin önemini vurgulayan Kadın Savunma Ağı’ndan Çağla Akdere, özsavunmanın sadece fiziksel şiddet karşısında yaşamı savunmak olmadığını dile getirdi. “Feminist özsavunma tartışması yaparken elbette o fiziksel saldırıyı püskürtme gibi bir savunma var ama tek başına yeterli değil” diye konuşan Akdere, çoğu zaman kadınların tekil erkek şiddetine karşı yaşamını savunmuş olmasının bir sonraki şiddetin gelmesini engelleyecek bir durum olmadığına dikkat çekti. Şiddetin anlık, bir erkeğin uyguladığı saldırı olmadığının altını çizen Akdere, “Ataerki dediğimiz sistem kendini var etmek için şiddeti yaratır. Bu şiddet de sadece fiziksel olarak değil, birçok biçimiyle kendini gösterir. Bununla da topyekûn bir mücadele gerekir. Feminist özsavunma ataerkiyle ve patriarka ile mücadeleyi kapsayan, bununla beraber de değişik şiddet biçimlerine karşı hayatımızı savunmak için çeşitli metotlardır” diye belirti.
‘Seçeneksiz değiliz’
Feminist özsavunma içerisinde fiziksel savunmaya gelene kadar yapılabilecek sayısızca seçenekler olduğunu dile getiren Akdere, “Hayır demek, reddetmek, şiddeti uygulayan faille aynı ortama girmemek, şiddetin kaynağına müdahale etmek gibi seçeneklerimiz var. Bu seçeneklerin çoğu zaman hiçbirini göremeyip, şiddeti tanımlayamayıp, bu şiddetin bir sarmal olduğu gerçeğini bazen gözden kaçırabiliyoruz” dedi.
Psikolojik şiddete göz yumuluyor
Nevin Yıldırım, Çilem Doğan, Namme Öztürk ile birlikte özsavunmanın daha tartışılır noktaya geldiğini ancak hala devletin özsavunma tartışmasının olmadığının altını çizen Çağla Akdere, “Devlet eğer isterse ve gerekli koşullar sağlanmışsa özsavunmayı bir meşru müdafaa adı altında tartışıyor. Belirli şartlar ve kriterler koyarak karar veriyor. Bu devletin şiddeti nasıl tanımladığını da gösteriyor. Devlet, psikolojik şiddeti şiddetten saymıyor. Doğrudan canımıza kasteden bir aracın olması önem taşıyor ya da fiziksel olarak darbe aldığımızı ispatlamamız gerekiyor. Kendi şiddet tanımı üzerinden bir meşru müdafaa tartışması yapıyor. Oysa biz feminist özsavunmada şiddetin tamamını tartışıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Birbirimize öğretmemiz lazım’
Kadın dayanışmasının ne kadar önemli olduğuna işaret eden Akdere, “Hukuk sisteminin içerisinde karar alma mekanizmalarına basınç uygulamamız gerekiyor. Bir kadının şiddete maruz kaldığını görüyorsak görmezden gelmememiz gerekiyor. Öldürülmeye, yaralanmaya gerek kalmadan çok şey yapabiliriz. Fiziksel aşamaya gelene kadar sayısızca seçeneğimiz var ve bunları birbirimize göstermemiz, öğrenmemiz, birbirimizin öğretmeni olmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
İSTANBUL