Zerdüşt Peygamber “Doğru düşün, doğru söyle, doğru yap.” diyerek mantıklı düşünmeyle, bilgiyi doğru dile getirme, kendini bilme ve doğru yaşam arasındaki varoluşsal hakikati dile getirmiştir. Bu yaklaşım hakikate ulaşmakta doğru yol ve yöntemin önemine değinmektedir. Hakikat, insanlaşma ve özgürleşme aşamasında bir arayıştır, yoldur, yolaktır, yöntemdir. Işığa ulaşmak, delîl uyandırmak, ışığa niyaz olmak için sürekli bir arayıştır, yürüyüştür. Hakikate ulaşmak için yola revan olmak gerekiyor. Emek, gayret, mücadele, azim, inanç olmadan, ikrar verilmeden yola girilmez, hakikate ulaşılmaz. Amaca ulaşmak için belirleyici olan yoldur. Binbir zorluğu göze alarak hakikate aşk düzeyinde bağlı olan, özgürlük için yüreğiyle, ruhuyla, bedeniyle, zihniyle yola girenlere, özgür bir yaşam için yürüyüş eyleyenlere aşk olsun!
Reya Heq Alevi inancında “Hakk’ın huzurunda var olmak” için bir mürşide özünü bağlamak gerek. Feryadın, figanın, baskının, zulmün, hal bilmez elinde kurtulmanın tek yolu bir “mürşidî kamile” ikrar vermektir. Hakikate ulaşmak, mürşidî kamile ikrar vermek için de her şeyden önce bir yola girmek gerekiyor. Yola girmek önemlidir ama yeterli değildir. Girilen yol, yapılan yürüyüş, çekilen çile; insanı, toplumu selamete götürmelidir. Başka bir ifade ile gidilen yol topluma özgürlük kapısını açmalıdır. Hallac-ı Mansur “Tavasin” adlı eserinde bu hakikati şöyle dile getirir: “Gerçeklik çok gizlidir, açıklanmaz. Ona giden yollar dardır. Yolcuların karşısına doymaz ateşler, engin çöller çıkar. Yabancı işte bu patikalardan geçer. Duraklarda görüp yaşadıklarını anlatır. Bunlar kırk duraklardır.” Kürtler demokratik siyaset anlayışından kaynaklı yıllardır doymaz ateşlere atıldı, engin çölleri yol eyledi.
Hayatın kendisi baştan başa bir yoldur. Yola ikrar vermek başlangıçtır. Arsızdan, hırsızdan, nursuzdan kurtulmak için hakikat yoluna revan olmak gerekiyor. Bir yola girmek için de hakikat ve özgürlük için ikrarlaşmak, netleşmek, kararlaşmak gerekiyor. Kararlaşmadan, ikrarlaşmadan, özünü dara almadan yola revan olunmaz. Yola ruhunu, bedenini, zihnini koymadan ikircikli, netleşmeyen, kendini bilmeyen hakikat ve özgürlük yolcusu olamaz. Karar vermekle beraber en kestirme, en sağlam, en doğru yola revan olmak gerekir. Aslolan hedefe götürecek yoldur.
“Aslolan yoldur, yol cümleden uludur.” demek, hep yolda olma demektir. Yola çıkıp yoldan çıkmamak kemalettir. Yolu esas almak, hakikat ve özgürlüğü öncelemektir. Ezel ve ebet yolda ikrarlaşır. Bu mana ile yol tarihtir, andır. Aslolan yolda birleşmektir. Alevi zihin dünyasında yola ikrar vermek, yola talip olmak; hakikate, özgür yaşama ulaşmak için en doğru yöntemdir. Yol o kadar belirleyicidir ki Hakk bile yolu var ederken yola ikrar verip yolun talibi olmuştur. Sadece bireyin değil, Hakk’ın yola ikrar vermesi demek “Varoluşun nedeni, evrenin ruhu özgürlük üzerinedir.” anlamına geliyor. Madem evrenin varoluşsal gayesi özgürlük ise evren bir derya ise damla deryanın mayasıdır. İnsan deryadan bir damladır, özgürlük olmadan yaşayamaz.
Her hakikat ve özgürlük arayışı, her yola revan olma, niyaz olma, ikrar verme ve büyük bir inanca dayanır. Yola serini verip sırrını vermemek bağlılığın ölçüsü olduğu gibi politik tutum belirlemek anlamına da gelir. Yola girerken şartlar zorlaştığında “uçurumun kenarında kanatlı uçmayı” öğrenmek inançla olur, rayberle olur. Kanatlı uçma hakikat arayışında Xızırlaşmak anlamına gelir. Xızırlaşmak şartlar ne kadar zor olursa olsun umudunu yitirmemek, bir yol bularak kurtuluşa ermektir. Tarihte tüm hakikat arayışçıları, özgür yaşamı ilke edinen büyük bilgeler, önderler, filozoflar, peygamberliksel çıkışlar, bilim insanları, öncüler, rayberler aynı zamanda büyük inanç sahipleridirler. İnanmak toplumu harekete geçiren en büyük güçtür. Bu inanç sahipleri Xızır’ın kemaletine niyaz olup nasip almadan yola girmediler. Darda ve zorda xelasın (kurtuluşun) aklıdır Xızır. Ruhsal, zihinsel ve bedensel ikrarlaşmadan inançtan yoksun hakikat ve özgürlük arayışını yol eylemek mümkün değildir.
Alevi inancında “Yola çık, yoldan çıkma. Öl ikrar ver, öl ikrarından dönme.” düsturu yolcuya en büyük vasiyettir. Yoldan çıkan, yolu arsıza, hırsıza, nursuza düşüren, yola zarar veren, toplumsal hakikate ters düşen anlayış ve pratikler “yol düşkünü” olmanın gerekçesidir. Özgürlüğe aşk ile bağlı olup rıza şehrine çıkan yolculara: “Yola çık, yoldan çıkma. Gelme gelme, dönme dönme. Yol taşını yol kuşuna atma. Ey yolcu! Bilesin ki yola çıkıp varmayan olmamıştır. Yoldan çıkıp menzile varan da olmamıştır. Bir mürşide özünü bağlayan yolcu! Hakikat şehrine, muhabbet meydanına, özgürlük arayışına, gönül sarayına aşk ile varılır.” şeklinde vasiyet edilir. Aşk ile varış sorunlara yaklaşım yöntemidir. Hakikate aşk ile bağlı olmak, özgür yaşama yol almaktır. Alevilerin her etkinlikte, harekette, buluşmada, erkanda, bir işe başlamada “Aşk ile.” demeleri bu nedenledir. Her pratiğin, verdiğin her ikrar, gittiğin, gideceğin her yol özgür yaşama gitmelidir, anlamına geliyor.
Büyük Özgürlük Yürüyüşleri aynı zamanda bir kimliğin görünür kılınmasıdır. İnsana kimliğini veren binlerce yılın birikimi olan sahip olduğu kültürüdür. Kimliğin yitirilmesi demek kültürün yok olması demektir. Toplumsal varlığın devamını sağlayan kültür saldırıya uğradığında toplum için direniş varlık nedeni olmuştur. Kürtlerin demokratik siyaset alanındaki pratikleri, tecride karşı özgür yaşamı inşa etme siyasetleri “Özgürlük Yürüyüşü” ile görünür kılındı. Yola girmek, yürümek kendini yaratmaktır, cüret etmektir. İtibariyle Kürt halkı Ortadoğu ve Mezopotamya’da en cüretkar toplum durumundadır. Cüret etmek, bütün iktidarcı anlayışlara rağmen kendini yeniden yaratma, tamamlama hamlesidir. Yola revan olan her can cüretkardır. Kendine layık olan yaşamı tamamlama özgürlük anlamına gelir. Büyük Özgürlük Yürüyüşleri kopma, parçalama, ayrılma, yok etme, tekleştirme değil; esasında birleşme, bütünleme, birbirini var etme, yaşatma, yaratma yürüyüşüdür. Yüzyıldır Cumhuriyet modernitesinin tüm hükümetleri savaş, çatışma, sürgün, asimilasyon politikalarından vazgeçmediler. İktidarların kaynağında milliyetçilik, cinsiyetçilik, dincilik olmasından kaynaklıdır.
Xızır demlerinin son günlerindeyiz. Xızır, hakikat ve özgürlük arayışının piridir. Ölümsüzlük arayışı özgür olma arayışıdır. Xızır inancında en zor şartlarda bile asla umutsuzluğa yer yoktur. Zulüm ejderha da olsa mutlaka dize gelecektir. Xızırî arayış zulme karşı özgür yaşam ve bunun inşa gücü olarak aşk gerçeğini de açığa çıkarır. Xızır ayında tutulan oruçlar, kültürel direniş hattında özgürlük için yola revan olan özgürlük yürüyüşçüleri, bedenlerini iradelerine delîl yapan, direniş nöbetinde “Jin, Jiyan, azadî” diyerek direnenlere, “Bizim için zindan da bir meydan da bir.” diyerek direnenler için tutulması, çerağların “barış” için uyandırılması Xızır’ın mana deryasına uymaktadır. Xızır kültürü, şartlar ne kadar zor olursa olsun, mutlaka ama mutlaka özgür bir yaşamın, onurlu bir yaşamın arayışının kültürünü içinde barındırır.
Yolun sahibi anadır, sır anadadır. Yol kadın ile başlar, mürşidî kamil olması bundandır. Bu kışta kıyamette, Xızır günlerinde yola yoldaş olan canlara aşk olsun.