Geç kalmak ve çözümün muhataplarını görmezden gelmek savaştan beslenmek anlamına gelecektir. Yeşil Sol Parti kongresi barışın ve çözümün yol haritasını bir kez daha ortaya koydu
Fırat Can
Yeşil Sol Parti 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ni Ankara’da büyük bir coşkuyla gerçekleştiriyor. Coşkunun ve öfkenin üst düzeyde olduğunu ifade ederek başlamak doğru olur. Katılımcılar coşkulu çünkü tüm engellemelere rağmen on binlerce insan yeni bir parti ve eş başkanlar için bir arada. Katılımcılar öfkeli çünkü Rojava başta olmak üzere birçok yerde Kürt halkına karşı katliamlar var. Bugün coşku ve öfke Kürt halkına karşı geliştirilen soykırım politikalarının merkezi Ankara’da zirvede.
“Özgürlük İçin Yeniden” mottosu ile başlayan kongrenin adresi Ankara Atatürk Spor Salonu. Bir süredir yeni partinin ismi merakla bekleniyordu. Sanılanın aksine Yeşil Sol Parti adını Demokratik Halklar Partisi (DHP) olarak değil, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirdi.
Yeni Eş Başkanlar Bakırhan ve Hatimoğulları
HEDEP’in yeni Eş Başkanları ise Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları oldu. Tuncer Bakırhan 2003 yılında Demokratik Halk Partisi’nin (DEHAP) Genel Başkanlığı’nı ve son olarak da Siirt Belediye Eş Başkanlığı yapmış ancak yerine kayyum atanmıştı.
Lise yıllarından itibaren sol-sosyalist mücadele yer alan Tülay Hatimoğulları ise Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin Eş Genel Başkanlığı’nı yürüttü. Aynı zamanda Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DBH), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve takiben Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluş ve örgütlenme süreçlerinde yer aldı.
Kongrede elbette Rojava ve Filistin’de yaşanan savaş hali kapsamlı bir biçimde gündeme alındı ve bu noktada net mesajlar verildi ancak Kongre’ye rengini veren ve damgasını vuran esas gündem Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit politikaları ve Kürt sorununun çözümü oldu.
Bilindiği gibi Sayın Öcalan 24 yıldır İmralı Ada Hapishanesi’nde ağır tecrit ve izolasyon politikası altında derdest ediliyor ve 31 aydır kendisinden hiçbir şekilde haber alınamıyor. Yani yaşanan durum tecridi kat be kat aşan mutlak bir iletişimsizlik ve haber alamama hali.
‘Öcalan özgürleşmeli, Kürt sorunu çözülmeli’
Son seçimlerden sonra HDP ve YSP yeniden yapılanma kararı almış, Türkiye ve Kurdistan’da halk toplantıları yaparak yeni sürece halkı da aktif bir şekilde katmış, görüş, öneri ve eleştirilerinden faydalanmıştı.
Bu toplantıların tamamında halkın HDP ve YSP’ye yaptığı temel eleştirilerin başında Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümünü 18 ve 28 Mayıs seçim çalışmalarında merkezine almaması olmuştu.
Yani eleştirilerin esası siyasi partinin temel hedefinin iktidar koltuğunu Millet ya da Cumhur ittifaklarından hangisinin alacağı değil sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü olması gerektiğiydi. Diğer gündemler elbette ki önemliydi ancak Ortadoğu’da yaşanan tüm sorunların merkezinde Öcalan’a yaklaşım ve Kürt sorununda izlenen yöntemdi.
İşte tam da bu noktada HEDEP, halkın yaptığı bu eleştirileri esas alıp politikalarının merkezine Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için kesintisiz mücadele kararı aldı. Tuncer Bakırhan, konuşmasının bir bölümünde Öcalan’a karşı geliştirilen mutlak tecrit politikasını ele aldı ve Öcalan’ın mutlaka özgürleşmesi gerektiğini vurgulayarak, “Öcalan özgürleşmeden Kürt sorunu çözülmez” dedi. Bakırhan’ın bu sözleri salonda büyük alkış aldı ve tüm salon ayağa kalkarak hep birlikte “Bijî Serok APO” ve “Bijî Berxwedana Zindana”, “Jin Jiyan Azadî” sloganları atıldı. Eleştiriler bununla sınırlı değildi ancak diğer sorunlar da bununla bağlantılıydı.
Öte yandan HEDEP ismi Kongre’ye katılanlarda büyük bir heyecan yarattı. Çünkü HEDEP, 1990 yılında kurulan HEP’ten, HADEP’ten HDP’ye kadar tarihi bir görev üstlenen tüm partilerin özünü taşıyor. Kürt halkının hafızasında HADEP hala tüm canlılığıyla tazeliğini koruyor. Bu yüzden özellikle Kurdistan’da yaşayanlar sürekli HDP’ye Hedepe değil de Hedep demeyi tercih etti. Bir noktada sıkça bahsedilen öze dönüş isimsel anlam da da olsa sağlanmış oldu. Geriye ideolojik, politik ve manevi anlamda bu özle yani halkla buluşmadır.
İsrail-Filistin sorunu ulus-devletçi mantıkla çözülemez
Kongre’de 6 Ekim’de Hamas’ın “Aksa Tufanı” adıyla başlatmış olduğu ama esasen uzun yıllardır devam eden İsrail-Filistin sorununun iki devletli bir çözüm modeliyle çözülemeyeceğinin aşikâr olduğu vurgulandı.
Halkların eşit ve özgür bir biçimde yaşayabilecekleri yegâne çözüm modelinin ulus-devlet olmadığı belirtildi. Devletleşmek demek değişen insan emeği üzerine kurulan hakimiyet biçimlerinin sürdürülmesi ve bu sorunun daha da büyümesi demektir. Çünkü Ortadoğu’daki tüm sorunların nedeni ulus devletçi zihniyettir. Bu nedenle en temel çözüm modeli Demokratik Konfederal sistemdir. Kongre’de partinin fikriyatı doğrultusunda bu özellikle vurgulandı.
Filistin’de Hamas’ın yöntemleri ne denli yanlışsa İsrail’in yöntemleri de o denli yanlıştır. Elbette ki Filistin halkının davası meşrudur ve hiçbir şey bu davanın meşruiyetini ortadan kaldıramaz. Kürt halkı ilk günden itibaren Filistin halkının haklı davasının yanında oldu. Ancak halklar iki yanlışa alet edilmemeli. İki tarafın yanlış politikaları en fazla Yahudi ve Filistin halkına kaybettirmektedir. İki tarafın 8 gündür sebep olduğu katliama ve maddi manevi kayıplara bakmak yeterli. Halkların katliamıyla sonuçlanan bu yöntemler hızla bir şekilde terk edilmelidir. Kongrede yapılan değerlendirmelerin esasında bu sorunun şiddet yöntemiyle değil Demokratik Ulus perspektifi ile çözülebileceği belirtildi.
Diğer bir gündem ise Rojava’ya yapılan saldırılar oldu. Tuncer Bakırhan yaptığı konuşmada Türkiye başta olmak üzere tüm dünyaya Rojava Özerk Yönetimi’ni tanıma çağrısı yaptı. Bu çağrı elbette ki çok önemliydi çünkü Kürt sorununun zor aygıtlarıyla çözülemeyeceği her geçen gün daha net bir biçimde görülmektedir. Çöktürme planlarıyla esas çöken Türkiye ve Kurdistan halklarının geleceği oluyor. Kürt sorunu her şeyi ve baş muhataplarıyla ortada duruyor. Şiddet yöntemlerinden ziyade müzakere ile çözülebilmesi için zaman kaybedilmemesi gerekir.
Geç kalmak ve çözümün muhataplarını görmezden gelmek savaştan beslenmek anlamına gelecektir. Yeşil Sol Parti kongresi barışın ve çözümün yol haritasını bir kez daha ortaya koydu.