Fırsat buldukça vurguluyorum, tekrar edeyim. On yıldır aralıksız bir biçimde devam eden “Çöktürme Planı”nın bir amacı da hedef kişi ve toplumun duygularını, düşüncelerini, umudunu ve başarmaya dair olan inancını çökertmektir. Kimi meydan ve merkezi yerlere iri puntolarla asılan “Başaramayacaksınız” sözü tam da bu amaca hizmet etmektedir.
Konu fark etmeksizin daha ilk anda kişi de oluşan “Galiba başaramayacağız, mümkün değil iktidar geri adım atmaz, sonuç alamayız, olmaz, olamaz, boş ver, kendimizi yormayalım, bıktım artık…” şeklinde inançsızlık kokan sözler özel ve psikolojik harbin etkileri ile alakalıdır. Sürekli içe büzüşme, moralsizlik ve kararsızlık hali de kaynağını bundan almaktadır.
Genelleme yapmak doğru olmaz ancak uzun zamandır toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı bırakalım, kendi sorunlarına karşı duyarsız, pesimist bir sanatçı duruşu göze çarpmakta.
İçinde bulunduğu dönemin şahidi ve toplumun vicdanı olması gereken bir sanatçının etliye sütlüye dokunmayan bu hali elbette ki ağır sindirilmişliğin ifadesi ve bu durumu değiştiremeyeceğinin biçare kabulüdür.
Kendisini göklere çıkaranların, iktidarının eki ve uzantısı dışında olan sanat ve sanatçılara düşman bir rejim ile karşı karşıya bulunulduğu gerçektir ancak kendisine devrimci görevler ve sıfatlar yükleyen sanatçının bu eylemsizlik ve biçare halini sadece tek adam rejimi ile ifade etmek kolaycılık olur.
Bu yüzden sanatçıların yapamadıkları için mevcut rejimi suçlamaktan ziyade şapkalarını önlerine koymaları ve ağır faşizm koşullarında bile yapabileceklerine odaklanmaları doğru olandır.
Önemle vurgulamak isterim ki biat kültürüne ve dayatılan umutsuzluk haline karşı en temel sorumluluk devrim ve yeni yaşam ideallerini aşkla, umutla yüklenen sanatçınındır. Ne güzel demiş Ahmed Arif: “Umutsuzluğa düşmek bir devrimciye yasaktır. Cellat elinde işkencede ölüme bir soluk kalmışken bile. Yalnız yasak değil ayıptır da. Çünkü devrimcinin kendisi, insanlığın yarını ve umududur. Bir kural, bir ilkedir bu.”
Sanat, ezilenlerin, adalet talep edenlerin sesi, umudu, cesaret kaynağıdır. Mevcut düzene karşı duruşun önemli bir aracı ve özgürleşmenin lokomotifi ise sanatçının kendisi olmak zorundadır.
Tarih boyunca, sanatçılar, yaratıcılıklarını ve ifade özgürlüklerini kullanarak, toplumsal değişim ve dönüşüm için mücadele ederken, muktedirleri diken üstünde tutan, bile isteye rahatsız eden edimler içinde olmuşlardır. Devrimci sanat, bu mücadelenin en önemli araçlarından biri olurken, zalime ve zorbaya dert, mazluma ise çare olur. Sanat bereketi getiren harekettir, sokaktır, isyandır.
İnsanları harekete geçirmeyen, sokağa çağırmayan, umut vermeyen ve onları değişime teşvik etmeyen sanat, sanat değildir. İşte bu yüzden sanatçıların özgürlük mücadelesindeki rolü, demokratik toplumların gelişmesi için hayati önem taşımaktadır.
Sanat yalnızca güzeli yaratmakla kalmamalı, aynı zamanda insanları düşünmeye, sorgulamaya ve eyleme geçirmeye de teşvik etmeli. Sanatçı en yaratıcı eylem iken, eylem ise en güzel sanattır. Eylemden kopuk sanatçı kendini toplumsal değerler üzerinde yaşatan kene rolündedir. Kandırır, yalan söyler, maske takar ve çıkarları gereği her türlü değerle oynar.
Uzun süredir sanatçılar iktidarın uykularını kaçırmayı bir kenara bırakalım, onları rahatsız etmeyecek bir ataletin içindeydiler. En radikal tepkileri imza attıkları bildiri ve sanal medya mecralarındaki paylaşımlarıydı. Kimi sanatçılar ise böyle yol alınamaz diyerek hiçbir bildiriye imza atmıyorlardı. Tam da bu noktada yeni bir oluşum kendini tarihi Amed Surları’nda muştuladı: Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi.
“Başlangıçta eylem vardı” mottosuyla kuruluşunu duyuran Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi, sanatçıların uzun süredir devam eden pasif duruşuna karşı anlamlı bir çağrı olma özelliğini taşıyor. İddialı sözlerle gereksiz beklentiler oluşturmaktan ziyade, iyi örülmüş edimlerle yaşanan her türlü hak ihlaline ve sömürü biçimlerine karşı mazlumun yanında, zalimin karşısında olmayı amaçlıyor.
Sanat ve özgürlük kavramları birbirine ne kadar da çok yakışıyor değil mi? Sanatın özgürlük için oynadığı rol önemlidir. Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi de özgür bir gelecek için iktidarın halklara biçtiği sınırları sonuna kadar zorlayıp ortadan kaldırarak yeni bir eyleme biçimi oluşturabilirse üzerine düşmüş sorumluluğu yerine getirebilir ve umutla büyüyebilir.
Tek adam rejiminin sanatı kullanarak kendi sistemini inşa etmeyi amaçlayan propaganda aracına dönüştürme çabasına karşı, Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi’nin özgürlükçü ve devrimci bir karşı duruş olması dileğiyle.