Her sayfası özenle hazırlanan Yeni Yaşam Gazetesi’nde bana ayrılan köşenin hakkını vermek benim için çok kıymetli. Çünkü bu köşe sizinle buluştuğum yer. Arkadaşlarımın bana ayırdığı bu köşede özgürüm. Yeni Yaşam’ı her gün okuyabilmek, gerçeği tüm emek verenlerin kaleminden öğrenmek ise anlatılmaz bir nefes alış, umudun varlığını hissediş.
Son ne zaman el yazılı mektup aldınız bilmiyorum. Bir dosttan mektup almak Yeni Yaşam’da yazılan satırları okurken içinize akan başka bir coşku. Yaşamın özgürlüğü için mücadele eden bir siyasi tutsak Rıdvan Tanış, pandemi döneminde cezaevlerini yazmış, cezaevinde yoksul olmanın, siyasi tutsak olmanın ağır yükünü örnekleriyle aktarmış mektubunda. Orada tek adam rejimini daha güçlü yaşıyorlar siyasi tutsaklar, üstüne pandemi gibi iktidarın can simidine dönüşmüş bir süreç de eklenince şartlar yaşamın kaldırabileceğinden daha da ağırlaşmış durumda. Radyolara el konulması, televizyona, bir başka deyişle sadece iktidarın reklamını izlemeye mahkum bırakılışları yaşadıklarından en hafifi, öyle anlaşılıyor şikayet etmeden kısaca geçtiği birkaç cümlede. Hasta tutsaklara ulaşmayan ilaçlar, çökmüş yataklara, yırtık çarşaflara daha çok mahkum edilişleri, ailelerden yollanan paraların, artık, sadece Halk Bankası’ndan IBAN’ı olanlara ulaşabildiği diğer yaşananlar. Ağır hasta yoldaşları için yıldızlara ulaşma başlamış durumda.
Ali Fırat’tan, Baba Tahir’e, kendi şiirinden, Lenin’in Devlet ve Tanrı metaforuna kadar pek çok değerlendirmenin sığdığı mektupta özgür ve eşit yaşamın tutsaklıkla dilemması sizi iktidarın vucüt bulduğu faşizmin her yöntemi ile buluşturuyor. Satırları okurken hukuksuzca tutsak edilen yoldaşlarınıza, halkın iradesini sonuna kadar savunan kadın, erkek tüm devrimcilere ulaşıyor düşünceleriniz. Dışarıda olanlar her geçen gün katliamlar arttırdıkça, katiller kadınları, çocukları öldürme hakkını her geçen gün iktidarın desteği ile sürdürürken öfkeniz sizi aşıyor.
Siyasi tutsaklara, mektupla gelen selamı için M. Şirin’e ben de buradan, bu satırlardan selam iletmek isterdim ama gazeteler de pandemi “nedeniyle” artık ulaşmaz olmuş cezaevlerine. O yüzden bizlerden kitap, önemsediğimiz yazıları kesip yollamamızı istiyor siyasi tutsak arkadaşlarımız. Kitaplara, gerçeğin haberleştirildiği gazeteye özlem; sağlıksız, tutsaklık ve yoksulluk koşullarında öne çıkan tek talep olarak o buluşmadan, mektubun satırları arasından fırlıyor.
Rıdvan Tanış; özgür yarınlarda özgür topraklarda görüşmek dileği ve umudu ile sonluyor heval diye başladığı mektubunu…
İki gün önce halkı için siyaset yapan, Hasankeyf’i savunan, Ilısu Barajı’na karşı Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir’i tutukladılar. Önce kayyum atayıp halkın iradesini yok etmişlerdi, ardından rehin aldılar.
Bizler iktidarın tüm faşist saldırılarına inat yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Bugün İstanbul’da yaşamın özgürlüğünü iktidarın sermayeye sunduğu kuzey ormanları, kuzey sulak alanları için, Küçükçekmece Lagünü için Karadeniz’in kıyısında İstanbul Avrupa yakasında HDP’nin demokrasi-ekoloji buluşmasında yan yana geleceğiz, sesler özgürlüğü çağıracak. Marmara’dan geçip gelen Hasankeyf’ten, Zilan’a, Kazdağları’ndan, Kirazlı’ya tüm ekoloji ve kent mücadeleleri “Kanal ve Yeni Şehir Projesi”ni ısrarla yapmaya, yaşam alanlarını, ormanları, sulak alanları, tarlaları, meraları, bahçeleri inşaat şirketlerine, maden şirketlerine verenlere karşı dayanışmayı büyütmeye gidiyoruz. Oradan hafta sonu Kazdağları’nda İda Dağları’nı maden şirketlerine sunan iktidara ve şirketlere Kazdağları mücadelesinin 1. yılında tıpkı Küçükçekmece Lagün Havzası’nda “kanalı ve yeni şehri” ormanlara, tarım alanlarına yapamazsınız dediğimiz gibi Alamos’a ve yandaşı AKP- MHP iktidarına karşı Kirazlı-Balaban köyünü terk et diyeceğiz.
Özgür yarınlar için yaşamı savunmaya, demokrasiyi yeniden kurmaya, dayanışmaya devam edeceğiz. Sözümüz söz; işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, devrimciler olarak faşizmi yıkacağız, özgür ve eşit yaşamı öreceğiz.
Sözümüz söz.