DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘barışı’ konuşma koşullarının gittikçe ortadan kalktığını söylerken, kayyım politikalarına karşı ortak mücadele vurgusu yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘Kayyumlardaki esas mesele halkı cezalandırmak, halkın iradesine kafa tutmaktır,’ dedi
Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın 13’üncü Olağan Genel Kurulu’na katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kurul çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Belediyelere kayyım atanması ile ilgili AKP’lilerin sözlerine işaret eden Tülay Hatimoğulları, “Kayyım atamasının devamının geleceğine dair kimi işaretler var. Biz kayyımın Türkiye’de bir siyasi darbe olduğunun altını sürekli çizdik. Aynı zamanda seçmenin seçme ve seçilme hakkını elinden almak demektir. Bir yandan sözde barış eli uzatılacak, öte yandan kayyım atanacak bunları asla doğru bulmuyoruz” dedi.
‘Tek pratikleri kayyımdır’
“Genel af” tartışmalarıyla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Tülay Hatimoğulları şunları söyledi:
“Varsa akıllarında bir plan ve proje bu konuda hükümetten, Cumhurbaşkanı’ndan doğru bize gelen herhangi bir bilgi yoktur. Aynı şekilde MHP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamalar dışında herhangi bir bilgimiz yoktur. Biz çağrımızı yaptık. Burada konuşması gereken bir diğer kişi Cumhurbaşkanı’nın kendisidir. Kürt sorununa nasıl yaklaştıkları ve bu dönemde ortaya attıkları bu yaklaşımlar ile ilgili kendi ağızlarından bir şey dinlemiş değiliz. Yaptıkları tek açıklama Cumhur İttifakı’nda bir çatlak olmadığına dairdir. Fakat bizi daha çok ilgilendiren; DEM Parti. Türkiye halkları ve barış isteyen kesimler olarak Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne dair yaklaşımları nedir? Bunu bilmiyoruz. Açıklama da müsait değil. Ama bir pratik mevcuttur. O da kayyımdır.”
‘Koşullar ortadan kalkıyor’
Kayyım ile birlikte “barışı” konuşma koşullarının da gittikçe ortadan kalktığına işaret eden Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti:
“Bunun altını çizmek isteriz. İnsanların buna karşı demokratik tepkilerine karşı adeta İsrail’in Filistinlilere yaklaşımı gibi yaklaşım ile karşı karşıyayız. Bunları asla kabul etmiyoruz. Bizler müzakerenin, demokratik zeminde onurlu bir barışın konuşulma olasılığının oluşması halinde asli özne olmaya hazır olduğumuzun altını çiziyoruz. Ancak kayyım rejimi ve diğer uygulamalar, baş eğdirme politikaları devam ettiği sürece demokratik zeminde mücadelemizi de sürdüreceğiz.”
Özgür Özel: Cepheyi genişletme, kararlığı yükseltme vakti
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel de Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın 13’üncü Olağan Genel Kurul’unda konuştu.
Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu belirten Özgür Özel, “Tarihi bir kavşaktayız. Yani Erdoğan’ın dediği yöne gidilirse 3 bin, 4 bin dolarlık milli gelirle sürünen halkların ve onların itibardan tasarruf etmeyen liderlerinin ülkeler ligine döneceğiz. Biz, 100 yıllık tarihimizdeki ders alınacak yerleri de geçmişteki hataları da ikinci yüzyılda hep birlikte kol kola ilerlerken onların hepsini konuşuruz, konuştuk. Vakit geçmişten husumet çıkarmak değil. Vakit bazı cümleleri söyleyip de iktidara muhalefeti ayrıştıracak imkanları verme vakti değil. Vakit çerle çöple uğraşma, gözünün üstünde kaşın varla uğraşma vakti değil. Vakit, cepheyi genişletme, kararlılığı yükseltme, bir arada durma, özgüvenle bu rejimin değiştirilebileceğine inanma vaktidir,” dedi.
‘Halk cezalandırılıyor’
Yerel seçimlerde muhalefetin kurduğu ittifak ve sonuçlarına da değinen Özgür Özel, “Türkiye’deki demokratik güçlerin aday oldukları yerde, kendi gönlünden kurduğu ittifakla o belediyeleri ya kazandırdı ya da kazandırmaya çok yakın iyi sonuçlar elde etti. Şimdi bu sürecin hazımsızlığı içinde olanlar, oylar kendisine verildiğinde milli iradeyi baş tacı edenler; oylar başkasına verildiğinde bu sefer kafa tutmaya, hesap sormaya, cezalandırmaya başlıyor. Eğer muhalif olanın kim olduğunu buluyorlarsa hapse atıyorlar ama bulamasalar toplu olarak cezalandırıyorlar” diye belirtti.
Özgür Özel, sözlerine şöyle devam etti:
“Esenyurt’ta kayyum atanması da Mardin’de Ahmet Türk’e kayyum atanması da, CHP’li, DEM’li belediyelere atanan kayyumlardaki esas mesele halkı cezalandırmak, halkın iradesine kafa tutmaktır. ‘Beni seçeceksin, tek seçenek benim. Benden başkasını seçersen seçme hakkını elinden alırım’ demektir. Esenyurt’ta da dayanışmaya gelen kimseyi reddetmedik, hep birlikte olduk. Ardından diğer kayyumlar da örneğin Mardin’de Ahmet Türk’le birlikte otobüsün üstüne çıkmaktan, bunu kınamaktan da geri durmadık. Çünkü mesele şu; yapılan iş bir suçtan dolayı değil, olsa zaten bütün süreçler biter yerine de belediye meclisi yenisini seçer. Ama daha soruşturma aşamasında, bu zaten darbe, OHAL mantığı, sıkı yönetim dönemlerinde olan bir şey ve OHAL artığı olan bir şey.
‘Hep beraber olmalıyız’
“Son Ovacık’ta ve Dersim’de yaptıkları iş bu. Ya; 2012 yılında bir cenaze var, bu cenazeye gidilmiş. Şimdi birincisi bir temel mesele var. Taziye ölüye değil, diriye verilir. Hiç kimse hayatını kaybetmiş çocuğunun siyasi görüşünden, işlediği suçundan, örgütünden, bilmem nesinden mesul değildir. Daha da vahimi dönem farklı bir dönem, o dönemde Savcı belediye başkanlarını arıyor diyor ki ‘Bu cenazeyi biz yollarsak, bir çatışma olur, şehit veririz, şu anda bunun olmaması için siz inisiyatif alın. Belediye Başkanı olarak sorun, olursa siz gidin.’ Soruluyor, gidiliyor, defne eşlik ediliyor, katılıyor, aileye taziye veriliyor, dönülüyor. Bunu terör faaliyeti sanan bir anlayış var.
2012’den 2022’ye kadar görmeyip 2022’de müflis tüccarın eski defterleri karıştırması gibi dönüp oradan suç çıkarıp kayyum atıyorlar. 12 yıl önce 2 yıl önce açtıkları soruşturmayla. O yüzden bunların ne yapmaya çalıştıkları belli ama derdimizi halka doğru anlatmamız lazım. Onların oyununa gelmeyeceğiz. O yüzden de birbirimize nasıl güç verebiliriz, zarar vermeden muhalefetin nasıl ortaklaştırırız, toplamda hep birlikte nasıl başarırız bunun üzerinde kararlılıkla ve iyi niyetle hep beraber olmalıyız.”
Kaynak: MA