Efrîn’de saldırılarla birlikte özellikle kadınlara yönelik hedef almalar devam ediyor
Türkiye ve ona bağlı çete grupları tarafından 2018’de Efrîn’e yapılan saldırılarda bütün dünyanın gözü önünde birçok insanlık suçu işlendi. Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün açıkladığı verilere göre saldırıların ardından üç yüz bin kişi yerinden edilirken, 450 bin kişiye yakın yabancı kente yerleştirildi. Yine verilere göre ise kentte 18 Mart 2018 ile 25 Ekim 2021 tarihleri arasında 84 kadın katledildi, kadınlardan 6’sı hayatına son verirken, 71 kadına ise tecavüz edildi. Resmi olmayan verilere göre de kentte yüzlerce kadın çeteler tarafından kaçırıldı.
Hedef özelde kadınlar
Yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Efrîn Kongreya Star Koordinasyon Üyesi Şêrîn Hesen, 58 günlük direnişin ardından, Efrînlilerin kentten çıkmak zorunda kaldığını hatırlattı. Hesen, kente yönelik saldırıların farklı amaçlar taşıdığını belirterek, “Saldırı yaptıkları zaman ‘Efrîn’de teröristler var’ diyorlardı. Öte yandan Türkiye, sınırlarının güvenli olmadığını ve Efrîn’de eşit bir yaşamın olmadığını öne sürüyordu. Yaklaşık 5 yıldır Efrîn’den çıkmak zorunda kaldık. Şu an kentte yürütülen politikalar ahlak ve hukuk dışı. Doğadan tutalım, tarihi yerlere, orada kalmak zorunda kalan vatandaşlara karşı yapılanlar sıradan şeyler değildir. Yürütülen bu politikaların temel hedefi özelde kadınlar oluyor” dedi.
Savaşan kadın istemiyorlar
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik saldırısı öncesi kentte Özerk Yönetim’in olduğunu belirten Hesen, “Efrîn kadın kenti olarak ele alınıyordu. Devrimin inşasında kadınların rengi ön plandaydı. Ancak şu an baktığımız zaman kadınlara yönelik kaçırma, hedef alma, gözaltılar ile kadın kenti olan Efrîn’in kimliğini değiştirmek istiyorlar. Bununla beraber kadınların direnişine gölge düşürmek istiyorlar. Çünkü özgür, iradeli, kendi toprağı ve kimliği için savaşan kadını kabul etmek istemiyorlar. Kısacası Efrîn’de yürütülen bu saldırı politikaları özgür kadından intikam anlamı taşıyor” diye belirtti.
Demografi değişti
“Barîn Kobanê’nin cenazesine yapılan saldırıların görüntülerinin yayınlanması ile Kürt kadınların iradesini yıkmak istediler” diyen Hesen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Evet kadın bedeni üzerine çok ciddi saldırılar var ancak bununla beraber de çok büyük bir direniş de var. Biz Kürt kadınları olarak dağlarımızdan, doğamızdan gücümüzü alıyoruz. Tekrardan Efrîn’e dönmekte ve orada yaşam sürmeye kararlıyız. Saldırıların temel amacı sadece Efrîn’i ele geçirmek değildi, bununla beraber bölgenin demografik yapısını bozmaktı. Saldırılardan önce orada yaşayan halkın yüzde 98’i Kürt’tü ancak şu an baktığımız zaman yüzde 15’lik bir kesim sadece Kürtlerden oluşuyor. Şu an orada yaşayanların hepsi çevre bölgelerden toplanıp getirilen kişilerden oluşmakta.”
Herkesin görmesi gerek
Efrîn’de yürütülen saldırı ve talan politikalarına karşı dünya devletlerinin sessiz kalmasını eleştiren Hesen, “Bu sessizlik çetelere ve talancılara destek olmak anlamına gelmektedir” dedi. Hesen, “Efrîn’de kaçırılan kadınların sayısı belli değil. Bu sayı yüzlerce ancak tam net değil. Kentte büyük bir korku yaratılmış. Kaçırılan kadınların çoğunun çocukları ile beraber alındığını biliyoruz. Şu an elimizde olan verilere göre şu an Efrîn’de cezaevinde olan 29 kadın çocukları ile beraber kalıyorlar. Kadınlar çocuklarının gözleri önünde saldırılara ve işkencelere maruz kalmakta” diyerek dünyanın sessiz kalmasına tepki gösterdi. Kadın örgütleri başta olmak üzere insan hakları savunucuları ve BM’ye çağrıda bulunan Hesen, şöyle dedi: “Efrîn’de saldırılar devam ettiği sürece bizler, kente dönmeyeceğiz. İnsan hakları savunucularının kente gelerek yaşananları görmelerini istiyoruz. Bizler Efrînliler olarak kendi topraklarımıza geçerek özgür bir şekilde yaşamak istiyoruz. Öte yandan biliyoruz ki Efrîn’i eski haline getirecek olan tek sistem demokratik ulus sistemidir.”
Derya Ren / Diyarbakır-JINNEWS