Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası çatısı altında mücadele eden öğretmenler, geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da bir yürüyüş gerçekleştirdi. Bu yürüyüşün ardından önce Meclis Parkı’nda bir nöbet eylemi başlatıldı; ardından bu eylem, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın önünde oturma eylemine dönüştürüldü. Sendikanın çağrısıyla Ankara’da başlayan nöbet eylemi eş zamanlı olarak İstanbul, İzmir, Eskişehir, Samsun, Antalya ve Mersin’de İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde ve bu kentlerin diğer alanlarında sürdürülüyor.
AKP/saray iktidarı tüm emekçi eylemleri gibi öğretmenlerin bu eylemini de -Anayasa ve yasaları göz ardı ederek- engellemek istedi. Önce hafta sonu Ankara yürüyüşünü engellemeye çalıştı, akabinde Çarşamba günü Bakanlık önünde hakları için oturma eylemi yapan öğretmenleri gözaltına aldı. Ancak tüm bu engellemeler öğretmenleri eylemlerinden vazgeçirmedi; Ankara’da ve diğer illerde eylemler kararlılıkla sürdürülüyor. Eğitim Sen başta olmak üzere diğer bazı eğitim sendikaları da özel okul öğretmenlerinin bu eylemine destek veriyor.
Özel okul öğretmenlerinin mücadelesi yeni değil; yaşananlar, neoliberal politikaların yaşama geçirilmesiyle birlikte eğitimin de diğer kamu hizmetleri gibi sermaye için üzerinden büyük kârlar elde edilen cazip bir yatırım alanına dönüştürülmesiyle başlayan bir sürecin devamı. Bu süreç, eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan sermaye sahiplerinin, devletin de -toplumun vergilerinden oluşan bütçeden sağlanan- teşvikiyle özel okullar açmasıyla başladı. Tüm özel işletmelerde olduğu gibi özel okullar da, kârını emeğin (öğretmen emeği) sömürüsüne dayandırdı ve özel okulların -devletin de yasaların çiğnenmesine göz yummasıyla- mümkün olan en düşük maliyetle istihdam ettiği öğretmenlerden en yüksek verimi elde edeceği bir düzen kuruldu.
Öğretmenlerin en düşük ücret ve sosyal haklarla çalışmaya rıza göstermesini sağlamak için siyasi iktidar, kamu eğitim sisteminde ihtiyaç olmasına rağmen, öğretmen formasyonuna sahip yüzbinlerce gencin atamasını yapmadı. “Yedek işçi ordusu” konumuna düşürülen ve atanamayan öğretmenlere birbirleriyle rekabete girişmek ve özel okul patronlarının dayattığı sömürü koşullarına rıza göstermekten başka seçenek bırakılmadı. Yani AKP/saray iktidarı özel okul patronlarının kârını katmerlemesi için öğretmenleri sömürü çarkının içine atmış oldu.
Bugün Ankara’da ve diğer birçok ilde tüm engellere rağmen direnen özel okul öğretmenleri, patronların ve siyasi iktidarın kendilerine dayattığı sömürü çarkını kabullenmiyor ve bu çarkı kırmak için çabalıyor! Talepleri ise “yaşamlarını sürdürebilecekleri bir ücret (taban maaş hakkı), iş güvencesi (süresiz ve tam zamanlı iş sözleşmesi), sosyal güvenlik hakkı ve öğretmenlik onuruna yakışır koşullarda çalışmak”tan ibaret. Zira özel okulların birçoğunda öğretmenlere, açlık sınırının dahi altına düşmüş olan asgari ücretin de gerisinde bir ücret dayatılıyor. Öte yandan iş güvencesinden yoksunlar, okulların tatile girmesiyle birlikte iş sözleşmeleri feshediliyor. Dolayısıyla tatilde geçen aylarda ücret alamıyorlar; yeni öğretim yılında yeniden işe alınmalarının hiçbir garantisi yok. Özellikle insanlık dışı -sözde yasalarla güvence altına alınmış olan- çalışma koşullarına karşı çıkan ve örgütlü mücadeleye girişenlerin yeniden işe alınması ise neredeyse imkansız gibi.
Sayıları 200 bini bulan özel okul öğretmeninin çalışma ve yaşam koşullarının insanileştirilmesi için; Özel Okul Öğretmenleri Sendikası’nın çağrısı ülke genelinde karşılık buldu. Her türlü baskı ve engellemeye karşı direnen eğitim emekçileri, mesleklerini belki de bir daha gerçekleştirme olanağı bulamayacaklarını bilerek bu direnişi gerçekleştiriyor. Onların direnişi, sadece mevcut özel okul öğretmenlerinin haklarını savunmakla da sınırlı değil; onların mücadelesi aynı zamanda bir avuç sermayedarın servetine servet katması için feda edilen eğitim sisteminin ve tüm bir toplumun eğitim hakkının savunusu için.
Ayrıca unutmamak gerekiyor ki piyasalaşan, kâra endekslenen bir öğretim sürecinden “özgür, eşitlikçi, laik, demokratik, bilimsel bir eğitim” ummak mümkün değildir. Dolayısıyla özel okul öğretmenlerinin öz iradelerine, emeklerine sahip çıkmak için gösterdikleri bu direniş, sadece eğitim emekçilerini değil, tüm toplumu ilgilendiren “dışsal fayda sağlayan” bir kamu hizmeti olan eğitim üzerinden toplumun genel çıkarlarını korumayı amaçlıyor. Bu nedenle Özel Okul Öğretmenleri Sendikası’nın direnişine destek, sadece eğitim emek örgütleriyle sınırlı kalmamalı; veliler, öğrenciler ve özgür, demokratik, laik bir düzende yaşamak isteyen herkes tarafından sahiplenilmeli!