Nazım Daştan/Bingazi-MA
Ortadoğu’nun tekçi Arap devletlerinde başlayan halk isyanları ve egemenlerin başlattığı iç savaşların ayaklarından birisi olan Libya’da, Muammer Kaddafi’nin öldürülmesinden sonra da sükunet sağlanmadı. General Hafter’e bağlı güçler olan “Libya Ulusal Ordusu” ile Türkiye ve Katar destekli “Ulusal Mutabakat Hükümeti” güçleri arasında başlayan çatışmalar devam ediyor.
Libya’nın başkenti Trablus’ta devam eden çatışmalarda, Hafter’e bağlı güçler kimi yerleri “Ulusal Mutabakat Hükümeti” (UMH) güçlerinden aldı. Kuzey Afrika’nın önemli duraklarından biri olan Libya; 42 yıl süren Kaddafi rejiminden sonra 9 yıldır savaş içinde bulunuyor. Yer yer çatışmalar dursa da, hem uluslararası güçlerin hem de bölgesel güçlerin Libya’ya dönük askeri ve siyasi politikaları güncelliğini koruyor. General Hafter’e bağlı güçlerin Türkiye’nin desteklediği UMH güçlerine dönük operasyonu, bölgede yeni dengelerin sinyalini vermişti. Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO harekete geçerken, Hafter’in güçleri karşısında zorlanan UMH güçlerinin yardımına Türkiye koştu. Türkiye; savaşın başından beri bölgeye yapılan askeri sevkiyat ile radikal ve İslamcı grupların gidiş güzergâhı konumunda. En son Türkiye’nin deniz yolu ile Trablus’a gönderdiği sevkiyat gemilerinde Irak ve Suriyeli IŞİD’lilerin bulunduğu iddiaları ortaya atılmıştı.
Selefilerle çatışıyorlar
Libya Ulusal Ordusu’na yakın Uluslararası Libya Stratejik Danışma Merkezi üyesi Ebdullah İlah Esmane, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşarak, Türkiye’nin IŞİD’lileri ülkelerine gönderdiklerine dair ellerinde kanıtların mevcut olduğunu söyledi. Ülkedeki savaşın aşiret ve kabileler arasında, ya da partiler arasında yaşanmadığını aktaran Esmane, şöyle konuştu: “Bu savaşın iki tarafı var. Birisi sivil bir yönetim ve idari kurumlardan adalete, oradan güvenliğine kadar birçok şeyi isteyen bir yapı var. Karşı tarafta ise bütün grupları ideolojik olan İhvanı Müslümin (Müslüman Kardeşler), El Kaide, Ensar El Şeria ve Şuura Meclisi olmak üzere birçok selefi anlayış bulunuyor. Bu grupların hepsi Libyalıların mal ve mülkleri üzerinden çetecilik yapıyor.” Türkiye, Katar, Cezayir, Tunus, İtalya, Almanya ve İngiltere gibi güçlerin Libya Ulusal Ordusu’na olumsuz yaklaştığını ifade eden Esmane, buna karşı Rusya, ABD, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi güçlerin de olumlu baktığını aktardı.
Trablus harekatının nedeni
Bingazi merkezli Libya Ulusal Ordusu’nun Trablus’a ilerleme nedenlerini de anlatan Esmane, şunları söyledi: “Ülkenin parasının harcanması, Libya halkı için çalışan bazı kişilerin aranması, örgütlenen selefi gruplar, terör saldırıları ve ülkenin batısından gelen saldırılar başta olmak üzere birçok nedenden dolayı Trablus’a askeri harekat başlatıldı. Bu savaş, Hafter’e bağlı güçler ve UMH güçleri arasından çok Libya halkı ile kurulan hükümet arasında yaşanıyor. Bu hükümet Libya halkı için hiçbir şey yapmadı. Selefi ve terörist gruplara para vererek, onları çoğalttılar. Tek yapabildikleri bu oldu.”
Türkiye’ye IŞİD suçlaması
Türkiye’nin Libya’daki amacına değinen Esmane, şunlara yer verdi: “Türkiye, Libya’nın yer altı kaynaklarından tutalım, stratejik konumuna kadar her şeyden yararlanmak istiyor. Libya halkını kendisine köle haline getirmeyi amaçlıyorlar. Ülkenin güvenliğini ve ekonomisini geriletmek istiyorlar. Burada nüfus çalışmalarına da başladılar. Libya üzerinden Afrika’ya hakim olmanın peşindeler. Bu Osmanlıcılık fikrinden geliyor. Uluslararası güçler için tehlikeli olan bazı kişiler var. Bunlar Türkiye tarafından korunuyor. Lojistik destek veriliyor onlara. Onun için Türkiye var gücüyle buradaki savaşa asılıyor. Burayı kaybetmemek için IŞİD’lileri de gönderiyor. Libya’ya gönderdiği gemilerle birlikte IŞİD’lileri de yolluyor. Bunun kanıtları da var. Şu an terörist olarak kabul edilen kişilere ve onların temsil ettiği şeye Türkiye destek veriyor. Başta BM olmak üzere orada bulunan güçler Türkiye için tutum almak zorundalar.”