AKP başkanlık rejimini tahkim etmek ve iktidarının devamını sağlamak için demokratik hak ve özgürlükleri tırpanlıyor. Demokrasinin bir amaç değil, araç olduğuna inanmasına rağmen, kitleleri oyalamak için demokrasi üzerine güzellemeler yapıyor. Bölünmüşlüğü ve basiretsizliği nedeniyle alternatif politikalar geliştiremeyen muhalefet ise, AKP’nin 18 yıldan beri “muhalefetsiz iktidar” olmasını sağlıyor. AKP muhalefet potansiyeli taşıyan partileri veya kişileri, iktidarın nimetlerini kullanarak milletvekili ve bakan yaparak veya parti yönetiminde ve sarayda görevler vererek pasifikasyon yöntemleri ile bugünlere geldi. Her seçim döneminde bir “milli beka” sorunu yaratarak kitleleri korkuya ve kaygıya sürükledi. Ayrımcı ve kutuplaştırıcı politikalar izleyerek milliyetçi ve İslamcı kitleleri kendisini desteklemeye zorladı.
Bu gerçeğin farkında olmasına rağmen muhalefet, siyasal ve toplumsal mücadelede çok önemli olan demokratik ittifaklar yapmaktan kaçınıyor. Oysa iktidar olma hedefi olan ve demokratik siyaset yapan (en azından seçimle gelip seçimler gitmeye rıza gösteren) bir partinin, parlamentodaki veya parlamento dışındaki partiler ve toplumsal muhalefet güçleriyle ittifaklar yapması siyasetin genel ilkesidir. Siyasal ittifaklar, genel ve yerel seçimler için yapılacağı gibi iktidarın antidemokratik tutumlarına karşı geçici veya kalıcı güç birlikleri olarak söz ve eylemin diyalektik birliği temelinde her dönemde olabilir. Her hareketin kendi siyasal programı ve söylemi olduğu için ittifaklarda hiç kimse ilkelerden taviz vermeye zorlanamaz. Bu nedenle ittifaklar, esas olarak uzlaşmalar ve ortak paydalar üzerinden yapılır. İster genel ister yerel düzeyde olsun ittifaklarda mutlaka ortak paydanın gözetilmesi, ayrıca hoşgörü, güven ve açıklık ortamının yaratılması yapılan işin selameti için gereklidir.
Demokratik bir siyasetin ittifaklar politikası soyut kavramlarla ve negatif söylemlerle değil, somut bir amaca ve hedefe yönelen, kitlelerin taleplerini dikkate alan ve toplumsal alanda güven veren bir anlayışla hayata geçirilmelidir. Esas olarak kitleler tarafından benimsenen güç ve eylem birlikleri hem demokratik katılımı ve kişisel katkıyı artırması hem de daha geniş birlik zeminine dönüşmesi ve ortak paydadan uzaklaşılmaması halinde başarılı olmaktadır. Geçmişte yapılan ittifak politikalarının başarı ya da başarısızlıkları bu ilkelerden beslenmiş ve ayrıca tek bir hedefe yöneldiğinde ve özellikle de demokrasi için yapıldığında siyasal ve toplumsal etkisi kalıcı olmuştur.
Totaliter rejim koşullarında demokratik siyaset ile totaliter siyaset anlayışı arasında farklılaşmakta yaşanmakta ve derin bir toplumsal yarılmaya doğru gidilmektedir. Ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel ve inançsal politikaların geçerli olduğu bu olağanüstü rejim koşullarında barış ve demokrasi sorunu iç içe geçmiş ve ancak birlikte kazanılacak temel bir sorun haline gelmiştir. Yaşanmakta olan bu siyasal ve toplumsal saflaşmada kitle hareketinin gücüne, dinamizmine ve yaratıcılığına güvenmek, demokratik güçlerin başarılı olmasının önkoşuludur. İstanbul yerel seçim sonuçları AKP iktidarına karşı kitlelerin kendiliğinden sandık ittifakını gerçekleştirmiştir. Kitlelerin yükselen demokratik bilincini gösteren bu durum aynı zamanda demokrasi için ortak mücadele bakımından yeni bir fırsat oluşturmaktadır.
Geniş kitleleri tek bir hedefe ve demokrasinin yeniden kazanımına yöneltilmesi için var olan egemen ulus ve devlet şovenizmine dayalı önyargıların aşılması, güven ve dayanışma bilincinin pratik faaliyet üzerinden tesis edilmesi hayati bir önem taşıyor. Bu bakımdan bazı demokratik görevlerin ertelenmesi pahasına ortak payda/asgari müşterek demokrasi olunca mücadelede ortaklaşma kolaylaşacaktır. HDP’nin demokrasi için Tutum Belgesi ve 15 Haziran’da başlayacak olan Demokrasi Yürüyüşü bu yönde atılmış önemli bir adımdır.
CHP yönetimi, Adalet Yürüyüşü’ne başta HDP olmak üzere sol kesimlerin verdiği desteği unutmamalı. “Aman provokasyona gelmeyin!” söylemiyle kendi korkusunu ve pısırıklığını parti tabanına ve demokratik güçlere bulaştırmaya çalışmamalı. Demokratik siyaset yapan bir parti provokasyondan, kumpastan, komplodan korkmaz. Varoluş nedeni olan demokratik mücadele zeminini asla terk edilmez. Ey CHP’liler! Sıranın size geldiğini artık görün ve tereddütsüz HDP’yi destekleyin. Ortak payda demokrasi olunca bundan kaçamazsınız!