Avrupa’yı bitirip Ortadoğu’ya adım attığımızı nasıl anlarız? Hayır, ne iklim, ne kültür, ne ekonomi. Bunlar tabii ki arkadan gelir ama bir belirleyici vardır: Checkpoint. Ortadoğu’ya ulaşmış olduğunuzu, arabanız bir ülke sınırında değil de bir ülkenin orta yerinde olduğunuzu düşündüğünüz, haritada da öyle gördüğünüz bir anda bir takım silahlı adamlar tarafından durdurulduğunda idrak edersiniz. Türkiye’de havaalanları ve gece içkili araç sürücülerinden rüşvet koparma peşindeki trafik polislerinin oluşturduğu kontroller böyledir ama “Diyarbakır ve ötesi” yaptı iseniz bu kontrol noktalarına aşinasınız, yani gerçekten Ortadoğu’da bulunmuşsunuz demektir.
Geçen ay, dostlarımla Lübnan’ı doğudan batıya, kuzeyden güneye dolaştık. Yalnızca Beyrut ve turistik Akdeniz sahil kasabaları değil, ortada Druzilerin (Dürzü değil) ve kuzeyde Hıristiyanların yurdu Lübnan Dağları’nı aştık; efsane Bekaa Vadisi’ne indik. Onlarca kontrol noktasından geçtik. Hizbullah’ın egemen olduğunu biliyorduk ama bir damla bile Hizbullah görse idik hacı olabilirdik. Hizbullah tam bir hayaletti. Orada idi ama yoktu. Şii Araplar dünya Müslüman nüfusunun yaklaşık yüzde onunu oluşturuyorlar. Irak, Şii bir ülke ama Yirminci Yüzyıl boyunca Sünni bir diktatör tarafından yönetilmiş. Şimdi, Mayıs seçimleri sonucu, Muktada Al-Sadr ve Irak Komünist Partisi ile birlikte ilk kez başka bir zemin oluşturacak ve orada kendini yeniden kuracak. İran, Farsi oluşu sebebiyle sık sık başka türlü yoruma açık olsa da dünyanın tek Şii devleti. Suriye, dünyada Şiiliğin bir kolu olduğu düşünülen Alevilerin yönettiği tek ülke ve yıllardır Türkiye ve ABD destekli Selefi çetelere karşı bir ölüm-kalım mücadelesi içinde.
Bu denkleme Yemen ve Bahreyn’i eklememiz gerekiyor. Ortadoğu’da Siyonizm ile mücadele iradesi gösteren bütün örgütler an itibarı ile Şii kökenli hareketler ve otoriteler tarafından destekleniyor (Hamas dahil). Peki, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde devletleşmekte olan Kürd özgürlük hareketi için “Şii yayılmacılığı” ile ilişkiler ne düzeyde? Kürdistan 24 diye bir site var. Yıllardır bir “Şii hilali tehlikesi” propagandası yaptılar. O tuhaf komplo teorisi dili içinde sadeleştirmek oldukça zor fakat anladığımız kadarı ile şöyle imiş: PKK ve YPG her ne kadar Şii olmasalar da İran ile işbirliği yapıp Şengal üzerinden Rojava’ya oradan Afrin üzerinden Akdeniz’e İran limanı açacaklar. Evet aynen böyle. Bu Tayyip Erdoğan muhibi Kürd cemiyeti bir komplo teorisi uyduracak ya işte uysa da uymasa da… Bu arada Şii hilali iddialarına bir Şii liderin ne yanıt verdiğini hatırlatmakta yarar var: “Şii hilali değil, İslam’ın dolunayı sözkonusudur”.
Kontrol noktasına dönersek… Orada, bir Hizbullahçı ya da Muktedacı ya da komünist göremeyeceksiniz. Belki de yüzyılların bilinci ile, örneğin Hasan Sabbah kafası ile hareket ediyorlar. Hizbullah, Harriri denilen Sünni adamın bütün çabalarına rağmen Lübnan seçimlerini kazandı. Ardından ABD hemen Nasrallah’ı (Hizbullah başkanı) tü kaka ilan etti ve İsrail jetleri Lübnan’a saldırmaya başladı. Hızını alamayan Trump İran ile nükleer silahlanma konusundaki çok kritik anlaşmayı ilga etti. İnsanlar ve toplumlar güç ve şiddet karşısında baş eğer. Ama bunun sınırları var. Meşruiyet gerekiyor. İşte o noktada ABD yeniliyor. Ortadoğu’da Şii yükselişi göz ardı edilemiyor.