Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda, Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji kömür maden sahasını genişletmek istemekte. Buna karşı köylüler 2019’dan beri direnmekte. Orman ekosisteminin katliamını önlemek için verilen mücadelenin 4. yılını doldurduğu bu günlerde 23 Temmuz’u 24 Temmuz’a bağlayan gece yarısı bölgeye çok sayıda jandarma ve TOMA sevk edildi. Kolluk kuvvetlerince ablukaya alınan alanda sabaha karşı hızarları ile şirket çalışmaya başladı. Akbelen Ormanı’nı korumak için yıllardır mücadele eden İkizköylülere, ormanı korumak için alanda olan herkese güvenlik güçleri biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı, yaralananlar, gözaltına alınanlar oldu. Ekoloji ve çevre örgütlerinden, siyasi partilerden yüzlerce kişi alana desteğe gitmeyi sürdürüyor. Jandarma siyasi iktidardan, İçişleri Bakanlığı’ndan ve ilgili idari amirlerden aldıkları emir ile, Akbelen’de desteğe gelenlere saldırmaya devam ediyor. Desteğe gelmek için yola çıkanlar ilçe çıkışlarında kaymakamlığın verdiği talimatla durduruluyor. 27 Temmuz sabahı güvenlik güçlerinin kuşattığı alanda kesim yapılmaya yeniden başlandı.
Akbelen Ormanı’nı katleden Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki ile YK Enerji bölgedeki termik santraller için kömür çıkartmakta. Bölge Termik Santrallar, Çimento Fabrikası, liman ve kömür madenlerinin kuşatması altında. Kömür madenlerinin işletme alanı giderek genişlemekte, Termik Santrallar (Yatağan, Yeniköy, Kemerköy) ve her birindeki reaktörlerin sayısı arttırılmakta.
Bu santrallarda yakılan kömür, doğalgaz vb. fosil yakıtlar sonucunda açığa çıkan uçucu küller/partikül kirleticiler, fosil yakıtın içindeki ağır metaller, hidrokarbonlar, sülfüroksitler, karbonoksitler yıllardır bölgeyi zehirlemeye devam etmekte. Santrallar günde binlerce ton suyu yeraltından ve yüzey sularından almayı sürdürüyor. İthal kömür taşınımı için yapılan limanların sayısı da giderek artıyor, Termik santraldan çıkan külleri çimento hammaddesi olarak kullanacak çimento fabrikası bölgeye konuşlandırılmış durumda, yenileri planlanıyor. Şirketler kömür çıkartmak için devletten aldıkları izinle alanı ele geçirmeye, orman ve tarım alanlarında her geçen gün yayılmaya, ormanları, yaşam alanlarını katletmeye devam ediyor. Bununla da kalmıyor bu işletmelerde kullanılacak (binlerce ton) su için yüzey sularını, yeraltı sularını toplamaktalar. Daha fazla suya el koymak için, bölgenin sularını toplayıp termik santrallere sunacak Bodrum Barajı’nın yapımını planladılar. Hatırlayacağınız gibi, ekoloji örgütlerinin ve köylülerin açtığı dava sonucunda Danıştay bu planı iptal etti. İkizköy halkı ekoloji mücadelesi verenler ise dört yıldır kuşatma altında, gece gündüz Akbelen’de orman alanlarını korumaya, nöbet tutmaya, mücadeleye devam ediyor
Bu saldırı siyasi iktidarın taşeronluğunu üstlendiği, yürüttüğü kapitalist sistemin stratejisinin sonucu. Zeytinlikler, orman alanları, meralar için yıllardır yasalarda değişiklik yapmaları boşuna değil. Bildiğiniz gibi; bu alanları maden sahalarına, enerji şirketlerine açmak için yasa değişikliklerini tamamladılar, şimdi buralardan çıkan ürünlerin alan kurumları da ortadan kaldırarak bu alanların şirketlere devrini kolaylaştırmaya çalışıyorlar.
Yıllardır zeytin ile zeytinyağı üreten ve ürünlerini alan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün zeytincilik faaliyetlerine geçtiğimiz günlerde son verildi. Balıkesir Edremit’teki fabrikanın kapanmasının ardından gözler tam 14 bin dekar arazideki 165 bin zeytin ağacına çevrildi. Ayvalık, Burhaniye, Havran, Küçükkuyu, Altınoluk ve Edremit’te ve çevre çeperden zeytin alan, işleyen vakfın faaliyetleri de sona erdirilerek halkın geçimliğini yok etmeye çalışıyorlar
Akbelen’e saldırıldığı günlerde, deprem bölgesinde Hatay Dikmece Köyü’nde halkın tarım arazilerini, zeytinliklerini acele kamulaştırarak istimlak etmek için jandarma sabah saatlerinde bölgeyi kuşattı, şirketi köylülerin el koymaya çalışılan arazisine soktu. Köylülere, arazilerine geçmelerini önlemek için barikat kuruldu. Dikmece köyü halkı da günlerdir direniyor.
Ana akım medyada bu süreçte boş durmuyor. Muğla’da bölgede kömür çıkaran maden sahalarının içindeki zeytin bahçelerine dokunulmadığı, zeytinlerin uzmanlar tarafından toplanarak Muğla halkı ve maden çalışanları ile paylaşıldığı, işlevini tamamlayan sahaların aslına uygun olarak rehabilite edildiği vb. gerçek dışı haberleri hızla yaygınlaştırıyor.
Tüm bu abluka sürerken ekoloji, kent ve çevre örgütleri, yaşamı korumak isteyen siyasiler alanda nöbete desteğe gitmekte, halklar İzmir’de, Antalya’da Çanakkale’de, Balıkesir’de, İstanbul’da ardı ardına açıklama yaparak ormanları koruyanların, Akbelen’in, Akbelen köylülerinin yanında olduğunu duyurmakta, Hasankeyf mücadelesi Dicle’nin isyanı ile katılıyor mücadeleye.
Bu çağrı bizim, bu çağrı Zehra nenenin çağrısı; yaşamı korumaya, ormanları, zeytinleri korumaya. Akbelen’in ormanlarının, Edremit’in, Hatay-Dikmece köyü zeytinlerinin, tarım alanlarının çığlığı…