Hüseyin Deniz
Ülke yangın yeri. Bir yandan artan hukuk dışı uygulamalar, bir yandan yükselen pandemi, bir yandan zamlar (enflasyon yüzde 18.95’lere dayanmış), diğer yandan yanan ormanlar…
Yıllardır yanıyor, yakılıyor, tahrip ediliyor. Ciddi bir önlem yok. Olsaydı bu kadar ormanlık alan yanmazdı. Yangınlarda da çifte standart izleniyor. Doğudaki yangınlara seyirci, batıdakine duyarlı.
Örneğin, Tarım ve Orman Bakanı Adana, Antalya, Aydın, Denizli, Hatay, Isparta ve Muğla olmak üzere 7 ilde toplam 16 yangının devam ettiğini söylüyor ama Dersim’in ismi yok.
Dersim Hozat’ta günlerce orman yandı/yanıyor ses yok. Önceki gün Nazmiye ile Pülümür sınırı arasında ormanlık bölge tutuştu. Bir ay önce de Bingöl Kiğı’da günlerce orman yandı, ses çıkmadı. Toplumdaki genel kanı; Dersim ve Bingöl’deki yangınların yapılan bombardımanlar sonucu meydana geldiği yönünde. Sivil toplum örgütlerinin, halkın yangın söndürme girişimlerinin polis/askerce engellenmesi bu yöndeki endişeleri haklı çıkarıyor. Kaldı ki, Dersim ve Bingöl üzerinde onlarca insansız hava aracı var; bu yangınların nasıl çıktığını tespit etmek, kim tarafından çıkarıldığı çok kolay.
Keza aynı durum diğer yerler için de geçerli. Kişileri izleyerek havadan vurabilen bir sistemin yangını tespit etmemesi kadar abes bir şey olabilir mi?
Batıya gelince, sadece sıcaklık nedeniyle mi? Antalya başta olmak üzere birçok kenti saran orman yangınlarının başladığı 28 Temmuz 2021 tarihinde, ormanlık alanları yapılaşmaya açan Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Cumhurbaşkanlığı onayı ile Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi bir tesadüf mü? Diyelim ki tesadüf, peki meteorolojinin her gün hava ölçümü bilgilerini paylaştığı Türkiye’de soğutucu önlemler ya da uçaklarla yağmurlamaya neden başvurulmuyor? Uzmanlaşmış kadrosu ile orman yangınlarına müdahale eden, su taşıma kapasiteleri 5-6 kat daha fazla olan THK yangın söndürme uçaklarının neden devre dışı bırakıldığının yanıtı var mı? 11 büyükşehir belediye başkanı bu uçakların kendilerine verilmesi için girişimde bulundu. Ses yok!
Sonuç olarak her yaşanan orman yangınlarının arkasında gerçekte ne olduğu kamuoyunca merak ediliyor.
TBMM Çevre Komisyonu ile İklim Krizi Araştırma Komisyonu’nun CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, devam eden orman yangınları için bu komisyonları göreve çağırdı. Komisyon kurulur mu? Çok zor gözüküyor.
Meclis eski Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da bu duruma işaret ederek, acilen Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirilmesini, aksi halde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin zarar göreceği uyarısında bulundu. Oysa asıl zarar gören tüm coğrafya, doğa, ekoloji yani tüm yaşam. Ölen börtü böceğin, mineralin, yok olan ağacın sağladığı oksijenin, suyun telafisi mümkün mü? Bunların yeniden var edilmesinin maliyetini hesaplayan var mı?