Bayraklı’da yanan ormanın bir kısmını da içeren ve daha önce iptal edilen bölgeyi yağmalama ısrarı sürüyor. Diğer yandan Kürt coğrafyasında orman katliamları gözlerden ırak aralıksız sürerken, Turizm Bakanı, bakanlığa ait ormanı kendisine tahsis etti
İzmir Bayraklı’da yanan ormanlık alanın 3 milyon 753 bin 600 metrekaresi Cumhurbaşkanlığı kararıyla Orman vasfının dışına çıkarıldı. Bugüne kadar yanan/yakılan/işgal edilen ya da orman özelliğine sahip birçok orman için vasıf değişikliği yapılarak turizm ve diğer rantsal amaç doğrultusunda yağmaya açıldı. Vasıf değişikliğinde kullanılan en önemli erguvan bölgenin yandığı gibi gerekçeler öne sürülerek adeta katliamlar işlendi. Oysa ormanlık alan yansa da yanık haliyle koruma altında olması halinde orman tüm canlı yaşamı ile kendiliğinden tekrar oluşur. Orman; hayvanıyla, mikroorganizması, ağacı ve yer bitkileri ile tüm bu sayılanların aralarındaki ilişkilerin bütününden oluşmaktadır. Yanan alanın sürülmesi ve fidan dikimi yapılması ise alandaki biyoçeşitliliğin kaybedilmesine sebep olan en sert restorasyon yöntemi olarak değerlendirilmektedir.
Eroğlu’nun iddiası yalan çıkmıştı!
Daha önce denize sıfır bir orman yangını sonrası dönemin Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu iddialara tanıt vererek burası asla yapılaşmaya açılmayacak açıklamasının ardından birkaç yıl geçtikten sonra yanan alanda devasa büyüklükte bir otelin inşa edilmiş olması burjuva siyasetçilerinin gerektiğinde yalan söylemeyi meslek edindiklerini gösteriyor. Diğer yandan Kürt coğrafyasında yakılarak ve kesilerek katledilen ağaçların ve yüzlerce tür canlının yok edilerek alanlarda maden ve petrol sondajlarıyla işletmelerinin açılması bir başka rantsal süreci gösteriyor. Gabar’da önceleri yakılan ve son 4 yılda ise kesilerek katledilen ormanlık alanlarda onlarca petrol sondajının ortaya çıkmış olması bu duruma açık bir örnek.
Ek 16. Madde kaldırılmalı
Cumhurbaşkanlığı’nın Bayraklı’da orman yangının yanan ormanlık alanın 800 bin metrekaresi yanmış olan ve kalan yaklaşık 3 milyon metre karesi halen orman olarak varlığını sürdüren bölgenin orman vasfından çıkarılma kararı dikkat çekici. Kararda, “6831 Sayılı Orman Kanunu’nun Ek 16. Maddesi Gereğince Karar Verilmiştir” maddesinin dayanak yapılması manidar bir durum. Ormancılar Derneği bu karar sonrası yaptığı açıklama da bu maddenin mutlaka kaldırılması gerektiğini söyledi. Yapılan açıklamada, 2018 yılında Orman Kanunu’na konulan ek 16’ncı maddenin, yasadışı yollarla işgal edilmiş orman alanlarını orman sınırları dışına çıkararak işgalcilerin ödüllendirilmesini olanaklı hale getirdiği ve henüz işgal edilmemiş orman alanlarının da yerleşim alanına dönüştürülmesi amacıyla orman sınırları dışına çıkarılmasının önünü açtığı belirtilerek, bu maddenin kaldırılması istendi.
Bir sabah kalkıyorsunuz!
Açıklamada, “3500 hektar alan orman sınırları dışına çıkarılmış durumda. Bir sabah uyanıyorsunuz ve Cumhurbaşkanı’nın bir kararnamesiyle Türkiye’nin her yerinden alanlar orman sınırları dışarısına çıkarılmış. Ek-16 dediğimiz yasal düzenleme Anayasa’ya taban tabana zıttır. Anayasa orman olmasında yarar olmaması ve tarım alanına dönüşmesinde fayda olması gerektiğini söylerken ek-16 tarım alanına dönüştürülmesinin de mümkün olmaması gerektiğini söylüyor. Anayasa 1981’i son tarih olarak koymuşken bu madde 2018’i baz alıyor. Hal böyleyken Anayasa Mahkemesi bu maddeye Anayasa’ya uygun dedi. Mahkeme buna uygun dedikten sonra boynumuz kıldan ince fakat söylerken bile gülüyorum çünkü Anayasa Mahkemesi’nin bazı dedikleri uygulanmıyor” denildi.
‘Sen artık orman değilsin’
Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez’in yaptığı açıklamanın sonunda, bu maddenin Cumhurbaşkanına, ormana “Sen artık orman değilsin” deme hakkı verdiğini, bu nedenle 9,5 milyon hektar ormanın ek-16’ya konu olabileceğini ve bunun büyük bir tehlike olduğunu belirterek, bu maddenin en kısa zamanda kaldırılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı kararında yurttaşlarda rıza üretme niyetiyle orman vasfından çıkarılan alanın en az 2 katından az olmamak kaydıyla Milli Emlak’tan orman G. Müdürlüğü’ne orman tesis etmek amacıyla arazi tahsis edileceğinin vurgulanması trajikomik bir vurgu olarak kabul görmekte. Öte yandan, tapuda orman olarak kayıtlı alan daha ve önce de benzeri girişimlerin Danıştay tarafından durdurulduğu bir bölgeyi kapsıyor olması dikkat çekici.
TOKİ Yasa dışı yolla 3 bin konut!
Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen karara ilişkin TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Yıldırım, yaptığı açıklamada Danıştay’ın daha önce alınan bu kararı bozduğunu hatırlatarak,’’ İzmir depremi sonrası 25 Kasım 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararıyla orman kanununun ek 16. maddesi kapsamında orman sınırı dışına çıkarılmıştı. Söz konusu işleme karşı açılan dava sonucu Danıştay 8. dairesi yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Bunun üzerine bakanlık tarafından yapılan itirazı da 2023’ün birinci ayında reddetmişti. Yani alanın ormanlık dışına çıkartılması usule aykırı bulunmuştu. Bu süre içerisinde mahkeme devam ederken TOKİ tarafından alana 3 bin adet konut inşaatı tamamlandı” dedi.
Ormanları sahiplenmeliyiz
Yıldırım yaptığı açıklamanın devamında, “19 Ağustos’ta söndürülen yangından tam 11 gün sonra daha önce Danıştay’dan dönen karar tekrar Resmi Gazete’de yayınlanarak 375 hektar ormanlık alanın orman vasfı dışına çıkartıldığını kamuoyu öğrenmiş oldu. Daha önce yapılan teknik incelemeyle tek fark Karşıyaka yangınında söz konusu alanın yaklaşık 80 hektarlık kısmının yangından etkilenmiş olması. Hali hazırda bilim ve teknik ötelenerek orman olması gerekli bir alan yeni afetlere davetiye çıkartacak yapılaşmaya açılmış. Ancak Danıştay bu kararı bozmuştu’’ dedi.
Hamza Dağ’ın iddiası!
Diğer yandan AKP G. Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, ‘İzmir’in Karşıyaka ilçesinde 15 gün önce yanan ormanlık alanın orman sınırlarının dışına çıkarıldığı’ iddiasının gerçeği yansıtmadığı iddia ederek, “Kronik muhalifler ve onların patolojik medya uzantıları ‘İzmir’de yanan alanlar imara açıldı’ yalanını yine, yeni, yeniden dolaşıma sokmuşlar. Böyle bir durum söz konusu olmamıştır. 2020’de yaşanan İzmir Depremi’nin ardından yeni ve güvenli konutlar inşa edilmek üzere söz konusu alan orman vasfından o yıl çıkarılmıştır” sözleri mahkeme kararlarını yok saydıklarının açık göstergesiydi.
Yağma her yerde!
Muğla’nın Bodrum ilçesindeki Adayalı mevkiinde orman arazilerinin turizm arazisine çevrilerek Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un şirketine tahsis edildiği öğrenildi.HKP, Bakan Ersoy ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Turizm Bakanlığı’na ait bir orman arazisini otel yapmak için kendi şirketine tahsis edildiği öne sürüldü. Bodrum’daki söz konusu koy için imar raporu olmamasına rağmen ÇED raporu çıkarılırken, altyapı çalışmaları için Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin borçlandırıldığı belirtildi.
Gabar, Cudi, Besta!
Cudi’de hemen her kesimin gözleri önünde yüzbinlerce ağaç kesilip katledilerek pazarda korucular tarafından satıldı. ‘Güvenlik’ iddisıyla asker desteği ve korucular eliyle Cudi Dağı’nın Gabar ve Besta bölgelerinde ağaç kıyımı 5 yıldır kesintisiz sürdürülmekte. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Gabar’ı delik deşik edip adeta yok oluşa bağlarken, sondajlar Cudi Dağı’nın her noktasına taşınarak genişletiliyor. Sondaj çalışmalarını aralıksız sürdüren TPAO, sondajlarla elde ettiği veriler doğrultusunda petrol üretimleri için dünya petrol tekelleriyle de kol kola girerek bölgeyi yerle bir eden uygulama aralıksız sürüyor. Doğa yağmasına açılan alanlar genişlerken, yoğun sondajlar Amed ve Wan’da başlatılmış durumda.
Orman katliamları genişliyor
Gabar’ın ardından Cudi Dağı’nda keşfedildiği iddia edilen ‘milyar dolar’ değerindeki petrol rezervlerinin ardından sondajlar Bestler Dereler, Feraşin, Kato ve bölgenin birçok noktasına doğru büyütüldü. Gabar, Cudi ve Besta bölgesinde son 3 yılda 41 ayrı ormanda yangın çıkarıldığı belirtilirken, 68 ayrı bölgede orman kesimiyle büyük bir ekolojik yıkım yaratıldı. Besta Bölgesi ile Cudi ve Gabar dağlarında 4 yıldır asker gözetiminde, korucular tarafından sürdürülen orman katliamı Şirnex’ın Elkê (Beytüşşebap) ve Qilêban (Uludere) ilçelerinin kırsal bölgelerine ulaştı. Korucular tarafından başlatılan ağaç kesimi aylardır devam ederken, Qilêban ilçesindeki Bêtkar bölgesinde “kalekol inşası” gerekçesiyle başlatılan ağaç kesimi geniş bir alana yayılırken, kesimler Elkê ilçe kırsalına doğru genişledi.
EKOLOJİ SERVİSİ