Örgütlü gençlik vicdanı körelmemiş, haksızlığa asla kayıtsız kalmayan, yüreği halkının varlık ve özgürlüğü için çarpan, zulmün üstüne hesapsızca ve cesurca yürüyen gençliktir. Örgütlü gençlik nasıl ve niçin yaşadığını sorgulayan, planlı ve amaçlı yaşayan gençliktir
Gençliğin Sözü
Faşizmin her tür ahlaki ölçüyü çiğneyerek pervasızca saldırdığı, Kürt halkının direniş iradesini kırmak ve soykırım siyasetini başarıya ulaştırmak için tüm imkanlarını seferber ettiği, son olarak yapılan kimi çok kirli ittifaklarla soykırım siyasetini üst bir aşamada sürdürmek istediği, yine Türkiye’de demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren herkesi susturup teslim almaya çalıştığı, buna karşı ise her alanda direnişin büyütülerek sürdürüldüğü önemli bir süreçten geçmekteyiz.
Tam da böyle bir süreçte gençliğin toplumsal mücadeledeki misyonu üzerinde durmak, bu konuda yaşanan sorunları ve çözüm yöntemlerini tartışmak önemlidir. Zira toplumsal mücadelelerde gençlik, en dinamik ve belirleyici güçtür. Bu nedenle gençliğin aktif katılmadığı, hatta öncülük etmediği bir mücadelenin başarıya ulaşması da beklenemez.
Gençliğe dönük özel savaşın yozlaştırıcı faaliyetlerinin yanı sıra doğrudan saldırılar var. Kürtçe şarkı söyleyip halay çektikleri için her gün tutuklananlar oluyor. İstanbul’un göbeğinde Kürtçe konuştuğu için bir Kürt genci katlediliyor. Kürtçe konuştukları için Kürt gençleri işten atılıyor. Türkiye’ye çalışmaya giden Urfalı Kürt gençlerinin evlerine kurşun yağdırılıyor. Dersim’de, Gever’de polisler keyfi bir şekilde kimlik kontrolü adı altında gençlere hakaret ediyor, işkence yapıyor. Şimdi tüm bu saldırıların birbirinden bağımsız, öyle tesadüf eseri geliştiği söylenebilir mi? Böyle olduğunu söylemek için aptal olmak lazım. Çok açık ki tüm bu saldırılar belli bir plan dahilinde yapılıyor. Bu saldırılarla Kürt gençliği onursuzlaştırılmak, teslim alınmak isteniyor. Bu çok açık ve nettir, dolayısıyla bunun başka bir izahı, açıklaması olamaz.
Evet, faşizmin en çok saldırdığı, adeta göz açtırmadığı, her tür özel savaş yöntemiyle yozlaştırıp mücadeleden düşürmek istediği kesim gençliktir. Neden faşizm gençlikten korkuyor, daha doğrusu hangi gençlikten korkuyor? Açık ki faşizm örgütlü gençlikten korkuyor, yoksa öyle örgütsüz, ne yaptığını, nasıl yaptığını bilmeyen gençlikten değil. Eğer ki şu an Türkiye’de kasıp kavuran bir faşizm varsa ve bunca suçu işleyebiliyorsa bu tümden kendi gücüyle izah edilebilir mi? Hayır, bunu söylemek doğru olmaz çünkü faşist iktidarlar toplumların ve özellikle de gençliğin örgütsüzlüğünden aldığı güçle bunca baskı uygulayıp bunca sömürüyü gerçekleştirebiliyorlar. Çünkü örgütsüz olmak parçalı olmaktır, ortak bir paydada buluşamamak, ortak bir tavra sahip olamamaktır. Bu da müdahaleye açık olmaktır. Bu nedenle örgütsüz olan her tür parçalanmaya, dolayısıyla yenilgiye de mahkûmdur.
Oysa örgütlü gençlik vicdanı körelmemiş, haksızlığa asla kayıtsız kalmayan, yüreği halkının varlık ve özgürlüğü için çarpan, zulmün üstüne hesapsızca ve cesurca yürüyen gençliktir. Örgütlü gençlik nasıl ve niçin yaşadığını sorgulayan, planlı ve amaçlı yaşayan gençliktir. Örgütlü olmak belli bir fikir, bir amaç etrafında bir araya gelmek, birbirine kenetlenmektir. Çünkü bir olup birlikte yürünmeden tehlikeler bertaraf edilip toplumsal görevler başarılamaz. Gençlik ancak böyle oldu mu toplumun beklenti ve taleplerine cevap olabilir, beklenen devrimci-demokratik gelişmeleri sağlayabilir. Ve işte faşizmin korktuğu ve hedef aldığı gençlik de bu oluyor. Bu nedenle örgütlülük en büyük güç kaynağıdır. Ve hiçbir engel, gençliğin harekete geçmiş örgütlü gücü karşısında duramaz.