Ülkede bir ayın içinde gazetelere yansıyan bazı kadın cinayeti haberlerini paylaşıyorum sizinle.
04.10.2018’de İstanbul Küçükçekmece’de bir erkek tartıştığı eşinin boğazını satırla keserek öldürdü. Polisi arayıp cinayeti ihbar eden katil koca kaçtı.
12.10.2018’de Tekirdağ Saray’da bir erkek bitmek bilmeyen şiddeti sebebiyle kendisini terk eden eşini eve dönmeye ikna edemeyince, sabah işine giderken kadının önünü kesti ve 4 bıçak darbesiyle öldürdü. Müşterek 4 çocukları vardı.
26.10.2018’de İstanbul Büyükçekmece’de ilk eşinden şiddet gördüğü için boşanan bir kadın 2 hafta önce evlendiği ikinci eşi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Katil koca kaçtı. Kadının 2 çocuğu vardı.
27.10.2018’de kocasından 10 yıldır sistematik şiddet gören ve anne babasının yanına kaçan kadın, Ankara’da kocası tarafından 8 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Kadının katili koca bu cinayeti planlayarak, kadını kandırdıktan sonra odaya kilitleyerek işledi. 2 çocukları vardı
İzmir Gaziemir’de bir kadın 28.10.2018’de ölen kocasının akrabası olan bir erkek tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
29.10.2018’de Manisa Salihli’de bir erkek eski eşinin iş yerine giderek önce onunla tartıştı sonra onu yanında getirdiği pompalı tüfekle öldürdü. Kadın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Katil adam tutuklandı.
01.11.2018’de Kayseri’de, hakkında ‘uzaklaştırma’ kararı bulunan adam, boşanma aşamasında olduğu eşini buluştukları alışveriş merkezinin terasında, tabancayla kurşun yağdırarak öldürdü.
Kadının vücuduna 7 kurşun isabet etti ve kadın kaldırıldığı hastanede öldü.
Urfa’da 10.11.2018’de bir erkek önce eşi ile kavga etti. Kavga sesleri etraftan duyuldu. Adam önce eşini öldürdü sonra kendini öldürdü. Katil koca olay yerinde ölürken kadın ise hastanede yaşamını yitirdi.
14.11.2018’de Gaziantep’in Şehitkamil ilçesinde birlikte yaşadığı kadını pompalı tüfekle öldüren adam tutuklandı. 2 çocukları vardı.
Bu haberler 1 ay 10 günün içinde gerçekleşen kadın katliamlarına ait. Basılı gazetelerde nasıl yer buluyor ya da buluyor mu bilmiyorum ama internette bir arama yaptığınızda denk gelmemeniz mümkün değil. Hepsi ülkenin değişik yerlerinden, farklı mahallelerden gelen haberler bunlar.
Geçtiğimiz haftalarda hem erkek şiddeti hem de erkek şiddetine karşı bir koruma mekanizması olan 6284 sayılı yasa çok konuşuldu. Ancak kadınlar, yukarıdaki cinayetlerden birinde de olduğu üzere 6284 sayılı yasanın ‘Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları’ başlığı ile düzenlenen 5. maddesine rağmen erkekler tarafından öldürülüyorlar. Yani 6284 bir koruma sağlamakla birlikte sınır ve yasa tanımayan, başlarına da bir şey gelmeyeceğine olan inancı güçlü olan erkeklerce seve seve ve bile bile ihlal ediliyor. Kadınlar yanlarında koruma polisleri var iken ve adliye önünde boşanmak üzere oldukları kocaları tarafından azmettirilen öz evlatları eliyle, aile meclislerinde alınan kararlar ile intihar süsü verilen fiiller ile, uzak , yakın başka bir akraba eliyle öldürülüyorlar. Kadınlar herhangi bir erkek tarafından da okula giderken, eve giderken, yolda yürürken öldürülüyorlar.
Erkeklere bahane çok. Mesela kadın müzik eşliğinde oynamadı diye, istediği kıyafeti giymedi diye, saçını istediği renge boyamadı diye ya da flört isteğine evet demedi diye…
Cumhurbaşkanı 15 Kasım’da bir açıklama yapıyor ve kadın cinayetlerinin cezasının 40 yıl olacağını duyuruyor. Şimdiye kadar yapılan ve basına yansıyan her açıklama ile erkek şiddetini meşrulaştıran ve kadına yönelik şiddeti teşvik eden yönetim sınıfı değilmiş gibi 40 yıllık cezalar konuşuluyor. Şiddetten arınma, erkek şiddeti ile hesaplaşma, yüzleşme ve bunu tüketmek için ne yapalım, koruyucu ve önleyici tedbirlere rağmen kadınlar öldürülüyor, pompalı tüfeklerle kadınların iş yerleri basılıyor, bu tüfekleri de biz satıyoruz, mini etek, hamile kadın ve iffetli kadın açıklamalarını da biz yapıyoruz diye düşünülmüyor, yerel seçim öncesi yeniden meydana çıkan af tartışmalarına istinaden ‘kadına şiddet 40 seneyle cezalandırılacak’ açıklamaları yapılıyor. Buradan beklenen fayda nedir bu uzunca tartışılabilir. Ama bizim derdimiz erkek şiddetini yok etmek olmalıdır. 67 yaşındaki bir adam kıskançlığı bahane ederek, 45 yaşındaki bir adam da istediği müzikle oynamadı diye kadın öldürüyorsa burada mesele başka bir şeydir. Kendinde kadına karşı şiddeti hak gören, şiddetin çok kötü bir şey olduğunu anlamadıkça ve eşitlik duygusuna sahip olmadıkça, egemenliğinden (erkek egemenliğinden) vazgeçmedikçe, ‘ama’ ları bir yana bırakmadıkça şiddet tükenmeyecektir. Erkek şiddeti bakımından cezalar elbette önemlidir ve caydırıcı olmalıdır. Ancak şiddetin varlığını ortadan kaldırma, şiddeti önleme yolları üzerine düşünüp bu yönde harekete geçmeden kadınlar katledilmeye devam edecektir.