Kadıköy’de hafriyat kamyonunun altında kalarak yaşamını yitiren Şule İdil Dere’nin ölümüne ilişkin süren davaya dördüncü bilirkişi raporu geldi. Raporda, belediye ile birlikte 5 sanık da suçlu bulundu
İstanbul Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda yürürken hafriyat kamyonu tarafından ezilerek yaşamını yitiren Şule İdil Dere’nin davasında dördüncü bilirkişi raporu geldi. İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, bir önceki celse mahkeme heyetinin talebi üzerine hazırlanan bilirkişi raporu dava dosyasına geldi. İnşaat Mühendisi Dr. Taner Metinsoy, Gemi İnşaat ve Makine Mühendisi Murat Tanrıverdi, Trafik Kazaları İnceleme Uzmanı Murat Birgin tarafından hazırlanan 17 Eylül 2018 tarihli raporda, olayın meydana geldiği noktada herhangi bir güvenlik önleminin alınmadığı, kamyonun geri geri manevra yaptığı esnada arkasında herhangi bir gözcünün bulunmadığı tespitine yer verildi. Raporda sürücü Mumün Kılıç’ın kanunda ve yönetmelikte belirtilen kurallara uymadığı, yol üzerinde keyfi ve kasıtlı davranışlarda bulunarak emniyet şeridine girdiği, aracının hızını hız sınırlarının üzerine çıkarttığı, arka tarafını tam göremediği halde herhangi bir gözcü kullanmadan geri geri manevra yaparak trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü belirtildi. Olayın belediyenin sınırlarının içinde olduğu bilgisine yer verilen raporda, “Belediyenin Kurbağalıdere ıslah çalışmalarında gerekeli güvenlik önlemlerini almadığı, motorlu taşıtların girmesinin uyarı işaret levhasıyla yasaklandığı bölgeyi yaya trafiğine kapatmadan hafriyat kamyonlarını bu yaya yolu üzerinde hareket ettirdiği anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Olayın önüne geçilebilirdi
Çok tehlikeli sayılan işlerde risk değerlendirmesi yapılmasının zorunlu olduğu kaydedilen bilirkişi heyeti raporunda, “Dosya içerisinde olay tarihinden önce risk değerlendirmesi yapıldığına dair bir belge görülmemiştir. Çok tehlikeli sınıfta yapılan işlerde risk değerlendirmesi zorunlu olup aksi takdirde kanun gereği işin durdurulması söz konusudur. Bu denli önemli bir yükümlülüğü yerine getirmeyen işveren yetkililerinin kusuru bulunmaktadır. Yapı alanına yetkisiz kişilerin girişi engellense kazanın önüne geçilebilirdi. Şoförün manevralarını kontrol eden ve yönlendiren bir işaretçi bulunsa idi, kazalıyı uyararak tehlike bölgesinden çıkarabilir ve olayın önüne geçilebilirdi. Kamyon şoförü Mümin Kılıç’a ekipmanın kullanım şartları ve kullanımdan kaynaklanabilecek tehlikeleri içeren uygun eğitim ve talimatlar verilse idi bahse konu kazanın önün geçilebilirdi. Bu önlemleri almak işverenin yükümlülükleri olduğundan kazanın meydana gelişinde işveren vekili konumunda bulunan yetkililer asli kusurlu bulunmaktadır” denildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün asıl işveren, İSTAÇ İstanbul Çevre Yönetimi Sanayi A.Ş.’nin de alt işveren olduğu belirtilen raporda, “Asıl işveren adına işyerinde çalışan ve sorumlulukları bulunan koordinatör Saffet Altındağ, saha sorumlusu Celal Yıldırım, saha sorumlusu Ergun Ata, alt işveren adına saha sorumlusu İbrahim Ruhi Kelleci asli, iş güvenliği uzmanı Zafer Karasaçlı ise tali kusurludur” denildi. Raporda maktül Şule İdil Dere ve sanık Tayfur Bingöl’ün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı belirtildi.
İSTANBUL