İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair konuşan Yeşil Sol Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, ‘Elbette en güçlü aktör ittifak olarak bir oy parti olarak 3-4 puan geriye düşmemizin bizim kilit aktör olma rolümüzü değiştirdiğini düşünmüyorum ‘ dedi
28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimleri için tüm partiler saha çalışmalarına devam ediyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden (Yeşil Sol Parti) İstanbul milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Youtube kanalında seçin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sandığa gitmeme lüksümüz yok
Sandığa gitmemenin bir seçenek olduğunu ancak bunun kendi iradelerini yok saymak anlamına geldiğini ifade eden Önder, “Bir tutumdur. Tarihte de yeri vardır. Boykotun bizim kendi geleneğimizde de yapılmıştır bu. Ama şu anda bu lüks sayılacak bir tutum olur. Çünkü ne sonuç üreteceği baştan belli bir tavır takınmış oluruz. Bu sonuçta bizim açımızdan hangi seçenek galip gelirse gelsin bizim açımızdan olumlu hiçbir sonuç üretmeyecek bir seçenektir. Dolayısıyla belki de yapmayacağımız tercih etmeyeceğimiz tek seçenek olarak bunu görmek zorundayız” dedi.
Bu seçimden çıkaracağımız dersler var
Siyasal düzlemler söz konusu olduğunda böyle kestirimlerin yapılamaz olduğunu vurgulayan Önder, “Yani beş yıl mı, beş ay mı bunu öngöremezsiniz. Çünkü dünya demokratik düzlemine baktığımızda erken seçimlerle dolu vaktinden önce yapılan seçimlerle dolu. İşte en azından Yunanistan’a baktığımızda bunu görebiliyoruz. Hemen yanı başımızda bizim tarihimizde de var önümüzde. Sekiz ay sonra bir yerel seçim var. Bunu bir referanduma dönüştürmek. Buradan çıkaracağımız derslerle iktidar, iktidar blokuna ağır bir yenilgi yaşatmak, burada rüştünü ispat eden tek siyasal yapı olmanın ve avantajıyla bir söylem üstünlüğü kurmak, bir erdemliliğin altını çizmek, bu ittifak anlayışını gerekiyorsa gözden geçirmek gibi bir sürü şeyle bunu referanduma dönüştürdüğümüzde ve bu iktidar bloku ağır bir yenilgi aldığında kim beş yıllık bir ömür biçebilir” diye ifade etti.
En başta adalet geliyor
Yargı bağımsızlığı ve cezaevindeki tutuklulara değinen Önder şöyle konuştu: “Örneğin bizim arkadaşlarımızın cezaevinde boşuna yatıyor oluşunun ya da siyasi bir hınç alma duygusuyla yatıyor oluşunun altını kendisi çizdi. Dolayısıyla bu ağır bir sorumluluk aldı üzerine. Bunları yerine getirmek zorunda zaten bu ülkede değişim talebi de tam bu noktalarda en başta adalet adaletsizlikten şikayet alanında odaklanıyor. Kılıçdaroğlu’nun bir hiyerarşik olarak önce şunu yapacağı, sonra bunu yapacağı ya da bunu yapmayacağı gibi bir şey ben öngöremem ama kesinlikle adalet bahsinden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Birincisi bu. İkincisi bu sistem artık bir aleni ve çok hoyratça bir yağma, talan düzenine dönüştü. Bu anlamda da bu halkın kaynaklarının öz kaynaklarının talanının önüne geçecek bir adım atmasını bekliyorum. Ondan sonrası gülistanlık olmayacak yine kendi egemen blokun kendi içinde iç çekişmeleri, çatışmaları devam edecek. Biz burada ne kadar aktör olabilirsek, ne kadar gelişmelerde insiyatif ve irade koyabilirsek o şekilde şekillenecektir diye düşünüyorum.”
Kilit rolümüz sürüyor
“Elbette en güçlü aktör ittifak olarak bir oy parti olarak 3-4 puan geriye düşmemizin bizim kilit aktör olma rolümüzü değiştirdiğini düşünmüyorum” diyen Önder sözlerine şöyle devam etti: “Hiçbir partilimizin de böyle düşünmemesi gerektiğini öneriyorum. Çünkü demokrasi tarihinde yok. Bizim gibi bunca zorbalığın altında kendisi için bir şey talep etmeden, senin toplumsal bütün bozucu alan taleplerini omuzuna alıp, bunun bedelini de çatır çatır bütün üyeleriyle, yöneticileriyle, seçilmişleriyle, ödeyebilen bir tek siyasi yapıyor.”
İSTANBUL