Kürtçenin eğitim dili ve resmi dil olması talebiyle bir araya gelen 9 Kürt partisinin oluşturduğu Kürt Dili Platformu’nun ilk önceliğinin Kürtçe’nin eğitim dili olması gerektiğini söylediler.
Kürtçeye dönük asimilasyon politikalarına karşı yakın zamanda bir araya gelen Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Demokrat Partisi- Bakur (KDP-B), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (KDP-T), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadi İnisiyatifi’nden oluşan 9 Kürt partisi, “Kürt Dili Platformu” oluşturup, bir de kampanya başlattı.
“Bugün anadilimiz, yarın milletimiz” sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında Diyarbakır’da geçtiğimiz hafta sonucu iki gün süren Kürt Dili Çalıştayı yapıldı.
Oluşturulan Platform’da yar alan siyasi partilerin liderleri, yazarlar, dil bilimcileri ve HDP milletvekilleri, düzenlenen çalıştay sonucunda ilk somut kararlaşmalarına giderek 3 çalışma grubu kurdu. Bu gruplar, “kamuoyu oluşturmak”, “hükümete talepleri iletmek” ve “uluslararası sözleşmelere dayalı olarak çalışma yürütmek” üzere görev paylaşımına gitti.
önceliğimiz Kürtçe’nin eğitim dili olması’
Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz’e konuşan, Kürt Dili Platformun’da yer alan isimlerden Dil Bilimci Mülkiye Birtane, yapılması planlanan çalışmaların çok yönlü olarak ele alınacağını ve bugüne kadar denenip, sonuç alınmış bir yöntem olarak dil atölyelerinin kurulacağını belirtti. Birtane, çalışmaların süreklilik konularının dil eksenli olacağını kaydetti. ‘Kürtçenin nasıl yaşamsal kılınacağı?’ sorusuyla ile karşı karşıya olduklarını da belirten Birtane, “Devleti demokratikleştirmeden bulunacağımız her talep havada kalır. Ama burada biz kendimiz ancak bir şeyler yapabilirsiniz. İlk önceliğimiz Kürtçenin eğitim dili olması” dedi.
‘Türkiye taraf olduğu anlaşmalara uymalı’
Platform, Kürt dili üzerindeki baskıları “İnsan Hakkı İhlali”, “Azınlık Hakkı İhlali” ve “Çocuk Hakları Sözleşmesinin İhlali” başlıkları altında Birleşmiş Milletler (BM) gündemine de taşıyacak. BM Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) daha önce Kürtçenin Kırmanckî (Zazaca) lehçesini “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na almasından hareketle UNESCO’nun bir bütünen Kürtçe için harekete geçirilmesi hedefleniyor. Buna ilişkin konuşan Avukat Mehmet Emin Aktar, hukuki boyuttaki girişimlerinin nasıl olacağını ise, şu sözlerle dile getirdi: “Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar var. Türkiye bu anlaşmalara bağlı ve anlaşmadaki maddelere uymak zorundadır. Çocuk Hakları Sözleşmesi, milli haklar, azınlık hakları, UNESCO var. Kampanya konuyu gündeme getirme ve hukuki mücadele şeklinde yürüyecek. Başvuru yapacağımız yerler Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi olacaktır. Bu mekanizmaları devreye koyacağız.”
‘Uluslar, anadilleriyle kimlik kazanır’
Kürtçe üzerinde devam eden asimilasyon politikalarına karşı biraraya geldiklerinin altını çizen PDK-T Sözcüsü Şerefhan Cizirî de, “Uluslar, anadilleriyle kimlik kazanır. Biz dilimizi kaybedersek, ulusumuzu da kaybederiz” uyarısında bulundu. Çalıştayın bir yol haritası belirlemek için düzenlendiğini dile getiren Kürt yazar Ahmet Kanî ise, Kürtçe yazdığı için artık çok sayıda Kürt yazarın bugüne kadar hedef alındığını ve tutuklandığını anımsatan Kanî, Kürtçe üzerinde devam eden azılı asimilasyon politikalarının bugün oto-asimilasyona evrildiği uyarısında bulunup, bu durumla mücadele edeceklerini belirtti. Anadilin önemini, “Dil insanın var oluşudur, bir milletin var oluşudur” sözleriyle tanımlayan Kürt Yazar İrfan Babaoğlu da, Kürt halkında dil bilinci oluşturulması sorumluluğunun tüm Kürt yazarların görevi olduğunu ifade etti.