Bir süreden beri yazılarımı, “Kadının Başucu Kitaplığı” temasıyla toplumsal cinsiyet konularını işleyen kitapların tanıtımı ekseninde yazıyorum. Bu kapsamda ele alınması gereken epeyce kitap var; büyük çoğunluğu da batı merkezli yayınlar, Türkçe yayınlanmış eserlerin büyük çoğunluğu batı merkezli demek, daha doğru olacak belki.
Ama biliyoruz ki farklı coğrafyalarda çok farklı kadın deneyimleri var. Toplumsal cinsiyet rejiminin yarattığı sorunlara, alternatif sistem arayışları temelinde çözümler üretmeye çalışan, bunun için mücadele eden kadınlar var. Yanı başımızda Rojava deneyimi var. Eril zihniyetin elinde bin bir parçaya bölünmüş ve toplumsal sorunlara çözüm üretme kapasitesini neredeyse yitirmiş sosyal bilimleri sorgulayarak, özgür ve alternatif bilgi üretme iddiasında olan jineoloji çalışmaları var. Bilgi kadından/toplumdan nasıl çalındı? Bugün hayatlarımızı çalanlar ile binlerce yıl önce bilgiyi bizden çalanlar arasında nasıl bir bağlantı var? Erkek egemen sistemlerde bilgi insanları köleleştirmenin, sömürünün, savaşların aracına nasıl dönüştürüldü? Bilgi, sermaye tekellerinin, egemen/fetihçi erkek sistemlerinin hizmetine nasıl koşuldu? Toplum ve kadın bilgiyle yeniden nasıl buluşabilir? Bütün bu sorulara cevap arayan kadınlar, üç yıl önce yeni bir yolculuk başlattı. 8 Mart 2016’da yayın hayatına başlayan Jineoloji dergisi bugüne kadar 14 sayı yayınladı. Bu yazıda, üç ayda bir yayınlanan Jineoloji dergisini tanıtmaya çalışacağım.
“Kadın etrafında gelişecek bilim, doğru sosyolojiye atılmış ilk adımdır” sloganıyla çıkan Jinoloji, bir bilim kuram dergisi. Yöntem olarak, bilgiyi toplumsal zeminde aramayı, tartışarak birlikte üretmeyi ve birlikte öğrenmeyi esas alan Jineoloji dergisinde birbirinden önemli temalar ele alındı. İlk sayı “Sosyal bilimler krizi ve jineoloji”ye ayrılmıştı. Dergi, sosyal bilimler eleştirisiyle işe başlamayı tercih ederek; doğayla, yaşamla, toplumla bağı koparılan bilimi, kadın ekseninde yeniden onlarla buluşturma hedefini net olarak ortaya koymuştu. Derginin şimdiye kadar yayınlanan sayılarında, kadın gerçeğine dayalı yöntem ve hakikat, özsavunma olarak jineoloji, kadın doğasına bakış, erkek doğası ve erkeklik, özgür eş yaşam, etik estetik, kadın direniş yöntemleri ve eğitim politikaları gibi konular irdelendi. Her sayıda kadın bakış açısıyla kaleme alınan, birbirinden kıymetli makale ve araştırma yazıları yer aldı. Erkek egemen sistemin kodlarını deşifre eden ve demokratik, özgürlükçü, ekolojik bir gelecek inşa etme iddiasının altını dolduran yazılardı. Bu nedenle Jineoloji’nin tüm sayıları, kadının başucu kitaplığında mutlaka bulunması gerekir diye düşünüyorum.
Derginin son sayısı ise “Demokratik Siyaset” temasıyla yayınladı. Temmuz-Ağustos-Eylül dönemini kapsayan bu sayıda, demokratik özne-demokratik siyaset, demokratik siyaset-politik toplum ve politik toplum-özgürlük ilişkisi, çeşitli yönleriyle irdeleniyor.
Derginin giriş sayfasında yer alan “Demokratik siyaset özgürlüğün öğrenilip yaşandığı gerçek okuldur. Politikanın işleri ne kadar demokratik özneler yaratırsa, demokratik siyaset de toplumu o kadar politikleştirir, dolayısıyla özgürleştirir” sözü, başta kadınlar olmak üzere büyük bedeller ödeyerek yürümeye çalıştığımız özgürlük yolunun manifestosu gibi.
Rojava kadın deneyimini anlatan “Kadın Zamanı” başlıklı makalede; kadınların demokratik siyasete dahil olma yöntemleri, kadın kanunları oluşturma süreçleri, kadın evleri, kadın meclisleri, aile içi şiddetle mücadele kapsamında yapılan çalışmalar, kadın komün ve kooperatifleri anlatılıyor. Kadına boşanma hakkı bile tanımayan bir sistemden, kadın adalet meclislerinin kurulduğu demokratik bir toplumsallığa doğru nasıl yol alındığı anlatılan yazı şu cümleyle sona eriyor: “Kölelikten çıkışın yolu demokratik sistemin öznesi olmaktan geçiyordu. Bu temelde kadınlar Xwebûn olma yolunda ilerliyorlar. Daha çok yol kat etmeleri gerektiğini bilerek.”
“Alternatif Politika Üreten İnanç, İdeoloji, Örgütlenmelerde Kadın” başlıklı yazıda; Mezopotamya tarihinde egemen baskıcı eril sistemlere karşı, farklı inanç, ideoloji ve kültürler üzerinden yürütülen direnişin, kadınlarla olan bağı irdeleniyor.
Kadın hangi politik süreçlerden dışlandı/dışlanıyor ve nasıl bir politikaya dahil oluyor/olmaya çalışıyor? Anti-kadın biçiminde inşa edilen devletli uygarlık siyaset alanı, sırf kadınların katılımı üzerinden dönüştürülebilir mi? sorularına yanıt arayan makale de oldukça ilgi çekici.
“Yerel Kadın Örgütlenmelerinin Güçlendirilmesi ve Mücadelenin Farklı Düzeyleri ile İlişkilenmesi” başlıklı yazıda, kadın örgütlenmesinin sorunları tartışılıyor. Türkiye’deki kadın hareketlerinin büyük başarılar kazandığı ancak gelinen aşamada, yerel kadın örgütleri ile merkezi kadın yapılar arasında doğru temelde bir ilişki kurulamadığı için bir tıkanma yaşandığı tespiti yapılıyor.
Bu tıkanmanın aşılmasının bir dönüm noktası olabileceği belirtilen yazıda, bunun başarılması halinde kördüğüm haline gelmiş Kürt ve Türk sorunlarının çözümüne de katkı yapacağı vurgulanıyor. Jineoloji dergisinin yeni sayısının çıkmasına da az bir zaman kaldı. Ekim ayında çıkacak 15. sayının konusu ise “demografya” yani nüfus bilimi. Erkek egemen sistem, nüfus politikalarıyla toplumu yönetmeye çalışırken, bu politikaların temel hedefi kadın ve çocuklar oluyor. Savaşlar, soykırımlar, zorunlu göçler, doğum kontrol yöntemleri erkek egemen sitemin kadın ve toplum üzerinde kurduğu tahakkümü sürdürme biçimleri. Kadın bedeninin kontrol altına alınmaya çalışılması bununla doğrudan bağlantılı. Jineoloji’nin Ekım sayısında bütün bu konuları irdeleyen makaleleri okuyacağız.
Hepimizin hayallerini, 21. yüzyılı kadın yüzyılı yapma umutları süslüyor. Bu yüzyılda “sorunların anası” haline gelen kadın özgürlük sorununa cevap olabilirsek, 21. yüzyılı kazanabiliriz. Kadınlığa içirilmiş köleliğin kodlarını çözmenin ve özgürlüğün bilgisini oluşturmanın yolunu Jineoloji ile bulabiliriz. Jineoloji dergisi tüm kadınları tartışarak birlikte üretmeye ve birlikte öğrenmeye davet ediyor.