1970’li yıllarda okuduğumu sandığım bir romanı, birkaç gün önce bir çırpıda okuyup bitirdim. Olağanüstü başarılı olan bu romanı okumuş olduğumu sanmamın nedeni, üzerine çok konuşulmuş olmasıdır herhalde. Bazen öyle olur; hakkında o kadar konuşulur ki, mesela o filmi görmüş olduğunuzu sanırsınız. Oysa öyle değildir…
Ülkemizde pek çok defa baskısı yapılan “Onca Yoksulluk Varken” isimli muazzam romanı şimdiye kadar okumamış olmama ve bu konuda beni yanıltan -okuduğumu sanmam- hafızama çok kızdım. Dahası yazarın Yahudi olması da, böylesi bir romanı okumak için aslında güzel bir zamanlama oldu.
Yanlış anlayıp hemen kızmayın! İsterseniz önce yazarı tanıyalım:
Asıl adı Roman Kacew olan Romain Gary, Vilna‘da (şimdiki Litvanya‘nın başkenti Vilnüs), Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 1914 yılında dünyaya geldi. Ailesiyle önce Varşova‘ya göç ettiler. Babası Arieh-Leib Kacew, 1925 yılında ailesini terk etti ve yeniden evlendi. Bu tarihten itibaren Gary, annesi Nina Owczinski tarafından yetiştirildi. Gary 14 yaşındayken, annesiyle Fransa’ya taşındılar.
I. Dünya Savaşı‘nda, Birleşik Krallık‘ın yanında Almanya‘ya karşı savaşmak için Fransa‘ya yerleştiğinde, adını Romain Gary olarak değiştirdi. Önce Aix-en-Provence, ardından Paris‘te hukukokudu. Fransız Hava Kuvvetleri’nde uçakkullanmayı öğrendi. II. Dünya Savaşı sırasında Fransa’nın Nazilerce işgali sonrasında, İngiltere’ye uçtu ve Özgür Fransız Kuvvetleri bünyesinde Avrupa ve Kuzey Afrika‘da bulundu. Pilot olarak, savaşta gösterdiği kahramanlık nedeniyle kendisine çok sayıda madalya verildi.
Pilot, diplomat, senarist
Savaştan sonra, Fransız diplomatik servisi için çalıştı ve 1945’te, ilk romanını yayımladı. İlerleyen yıllarda, kimilerini Émile Ajar takma adıyla yazacağı 30’un üzerinde roman, öykü ve anı kitabıyla, Fransa‘nın en üretken ve popüler yazarlarından biri olacaktı.
BM’nin 1952’de New York‘taki, 1955’te ise Londra‘daki Fransız Delegasyonu sekreterliğine getirildi. 1956’da Fransa‘nın Los Angeles başkonsolosu oldu. İlk eşi, Büyük Britanyalı yazar, gazeteci ve Vogue dergisi editörü Lesley Blanch’ti. Bu evlilik, 1944’ten 1961’e dek sürdü.
1962-1970 yılları arasında ünlü Amerikalı oyuncu Jean Seberg‘le evli kaldı. Seberg’le ayrılığı nedeniyle sarsılan Gary’nin 1980 yılındaki intiharında, Seberg’in 1979 yılındaki şüpheli ölümünden sonra girdiği bunalımın büyük etkisi olduğuna inanılır. Yazar, 2 Aralık 1980’de Paris‘te, kendisini tabancayla vurarak intihar etti. Emile Ajar’ın kendisinin takma adı olduğunu da açıkladığı intihar mektubunun son iki cümlesi çok ses getirdi: “Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşça kalın.”
İki ödüllü yazar
Fransa‘da bir kişiye birden fazla verilmeyen Goncourt Ödülü‘nü iki kere (bir kez Romain Gary bir kez de Émile Ajar adlarıyla) aldı, bunu da intihar notunda açıkladı. Ödülü ilk olarak kendi adıyla yayımladığı Cennetin Kökleri romanıyla 1956 yılında alan Gary, Émile Ajar adıyla yazdığı Onca Yoksulluk Varken romanıyla, 1975 yılında ödülü tekrar aldı.
Yalan Roman, Kadının Işığı, Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı, Yıldızyiyiciler, Kral Solomon’un Bunalımı, yazarın diğer eserlerinden bazılarıdır. Ayrıca, 1962 yapımı savaş filmi The Longest Day’in senaryo ekibinde yer aldı; 1971 yapımı, başrolünde o dönemki eşi Jean Seberg‘in oynadığı Kill! adlı filmi ise yazan ekipte yer aldı ve yönetti.
***
I. Dünya Savaşı’ndaki emperyalistler arası mücadelede soykırıma uğrayan Yahudiler, kendilerine reva görülen katliamı, Siyonist İsrail devleti eliyle, son yıllarda çevresindeki halklara yaşatıyorlar maalesef. ABD’nin başını çektiği emperyalistler, Yahudi halkına İsrail devletinin kurulmasında yardım ederken, onlardan bir nevi özür dilemiş olmuşlardı. Ancak şimdi kurulmasına yardımcı oldukları İsrail devletini, Ortadoğu’daki emelleri doğrultusunda kullanarak, Yahudi halkını yeniden kurban ediyorlar aslında.
Bir zamanların mağdur Yahudi halkı, istediği kadar kendini savunduğunu iddia etsin, dünyanın en vicdansız devletine sahip oldu. İsrail’in bu hale gelmesinde de en büyük rolü, emperyalist devletler oynadı. Yahudi halkına yardım, İsrail devletine en gelişkin silahları sağlayarak değil, halkın Netanyahu gibi bir başbakandan kurtulmalarına yardımcı olmak ve hatta onun yargılanmasını sağlamakla olur.
“Onca Yoksulluk Varken” ve benzeri romanlar ise, bize düşman olmamız gereken şeyin Yahudi halkı değil, sadece ulusal değil aynı zamanda dinci bir devlet olan İsrail’i yönetenler ve dahası bu devleti bir aparat olarak kullanan emperyalistler olduğunu bir kez daha hatırlatıyor!