Suriye Özerk Yönetim Kadın Kurulu Başkanı Adalet Omer, Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen sistemin egemenleri korkuttuğunu belirtti
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları her geçen gün artarak devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Kadın Kurulu Başkanı Adalet Omer, bir ayı geride bırakan saldırılar, kadın öncülüğünde bölgede devam eden inşa ve direnişe ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin 19 Kasım’da gerçekleştirdiği hava saldırıları ile Derîk’te bir katliam yaşandığını belirten Omer, bu saldırının sadece Türkiye eliyle gerçekleşmediğini ve bunda Rusya, İran ile Suriye Rejimi’nin payı da olduğunu söyledi. Saldırılara karşı bu devletlerin sessizliğinin planın bir parçası olduklarını gösterdiğini dile getiren Omer, “Buradaki amaç Rojava halkını korkutmaktı. Halkın, toprağını, evini bırakmasını istediler. Hem de büyük bir katliam yapmak istediler. Ancak bu amaç gerçekleşmedi. Saldırılara karşı halk binlerle sokağa çıkarak, şehitlerini uğurlayarak cevap verdi. Bu planın boşa çıkmasından bir hafta sonra Amerika ve Rusya cılız açıklamalar yapmak zorunda kaldı” diyerek Rusya ve ABD’nin saldırılardaki rolüne işaret etti.
Saldırıları boşa çıkaracağız
Halkın, devrimci halk savaşına hazır olduğunu gösterdiğini belirten Omer, Derîk’e yönelik saldırılar esnasında Hediye Abdullah’ın yaralıları kurtarmaya giderken ikinci bombardımanda yaşamını yitirdiğini anımsattı. Omer, devamında şunları belirtti: “Kadınların nasıl direndiğini, şehadete kadar nasıl mücadele ettiğini bu ruhta görebiliyoruz. Bu kadınların direnişi bütün kadınlara ve ezilen halklara bu nedenle umut veriyor. Mücadele ve direnişimiz devam edecek. Evet saldırı ve baskılar var, Türkiye ve Rusya’nın planlarını biliyoruz. Rojava, var olan planları için kurban edilmek isteniyor. Ancak devrimci halk savaşı için birliğimizi, örgütlülüğümüzü sağlamaya devam edeceğiz. Kürtler ve Araplar, ancak birlik olursak bunları boşa çıkaracağız. Hiçbir uluslararası devletin sorunlarımızı çözemeyeceğini biliyoruz. Bu nedenle bu kirli ellere izin vermemeliyiz. Tarihi hakikatimizle bunlara karşı mücadele etmeliyiz.”
‘Dünya Rojava’ya borçlu’
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni yok etmeyi hedefleyen Türkiye’nin ilk başta IŞİD eliyle bölgede varlığını sağlamak istediğini ifade eden Omer, bu nedenle de her türlü desteği ve lojistiği sağladığını dile getirdi. Türkiye’nin IŞİD eliyle hayallerini gerçekleştirmek istediğini vurgulayan Omer, kadınlar öncülüğündeki direnişin Türkiye’nin hayallerini yerle yeksan ettiğini belirtti. Olası saldırılara Arin Mirkan gibi tüm kadınların cevap olacağını söyleyen Omer, “Türkiye’nin yol verdiği DAİŞ’e karşı hiç kimsenin 24 saat duramadığını hepimiz gördük. Böyle büyük silahlarla, binlerce askerle saldıran DAİŞ’e karşı kimse direnemiyordu. Onu yıkan, yok eden de bu halkın iradesi oldu. DAİŞ yenilmeseydi, bugün bütün dünyaya hüküm sürmeye devam edecekti. O nedenle herkes bugün QSD’ye borçludur. Rojava ve halklarına borçludur. Bu halk insanlığı savunmak için binlerce şehit verdi. Bugüne kadar da kimse bu halka dönük saldırılara karşı bir cevap vermedi. Niye, çünkü Amerikasından Rusyasına herkes kendi menfaatlerine göre hareket ediyor” dedi.
Halk kurban ediliyor
Bütün devletlerin kendi çıkarları için halkı kurban ettiğini ifade eden Omer, “Kürt halkının özgür yaşamasını istemiyorlar. Biz insan haklarını savunuyoruz. Ancak ‘kötülük ve saldırı istemiyoruz’ diyen tüm uluslararası kurum ve devletler bu duruma neden sessiz kalıyor? Türkiye’nin yapmadığı kalmadı. Sivilleri hedef gözeterek katletti, şehit düşürdü. Çocuk ve hakikati ortaya çıkaran gazetecileri şehit etti. Kanunlara suç olarak yazılan bütün saldırıları Türkiye işledi” tepkisinde bulundu.
Birlik ve örgütlülük çağrısı
Egemen devletlerin planlarının boşa çıkarmak için örgütlülüğün ve birliğin önemine değinen Omer, son olarak şunları söyledi: “Biz diyoruz ki bu egemen, hegemon devletlerin planlarına karşı bölge ve bütün halklar olarak örgütlenerek mücadele edebiliriz. Kendi çıkarları için maskeler altında saklanan ve bölgede amaçları için mücadele eden devletlere karşı örgütlülüğümüzle karşı durabiliriz. Ancak örgütlülük ve birlikle bu planları boşa çıkarabiliriz. Toplum olma gücünü ne kadar birlikte sağlarsak, o kadar güçlü kazanırız. İşte o zaman faşist devletlerin saldırılarını boşa düşürebiliriz.”
Kaynak: MA