Depremin ilk gününden bölgede olan EKA üyesi Delal Erol, ‘Halkın tamamı ölüme terk edilmişliği ile yüzleşerek, bir devletin bütün kurumlarının gözünde insanların değerinin olmadığını gördük’ dedi
İstanbul’da örgütlenen Emekçi Kadınlar (EKA) ve Mücadele Birliği Platformu, depremde yıkılan Hatay’ın Antakya ilçesine aralarında madenci, inşaatçı ve sağlık ekiplerinin de yer aldığı yaklaşık 40 kişiyi gönderdi. Ekip Antakya ilçesinde hem enkaz altında kalanları kurtarmayı hem de halkın yaralarını sarmak için sağlık yardımlarını sürdürüyor. 2 haftadır bölgede çalışan EKA ve platform üyeleri, bölgede halkın yaralarını sarmadan deprem bölgesinden çıkmayacaklarını vurguluyor.
EKA temsilcisi Delal Erol, oluşturdukları heyetlerin yardım çalışmalarını ve bölgeye dair izlenimlerini Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
Deprem haberini alır almaz Antakya’ya yola çıktıklarını ifade eden Erol, oluşturdukları heyetin büyük bir çoğunluğunun Antakyalı olduğunu belirtti.
Bölgeye ilk vardıklarında “büyük bir yıkım ile karşılaştık” diyen Erol, “İndiğimiz noktada doğrudan arama kurtarma ekipleriyle çalışmaya başladık. Bu ekipler çevreden ulaşan birkaç insandan ibaretti. Profesyonel anlamda hiçbir ekip yoktu. Dolayısıyla neredeyse ekipmansız bir şekilde enkazların içerisinde gezerek yaşayan insanları çıkarmaya başladık. Hava karardığında ise dönmek zorunda kalıyorduk. Çünkü profesyonel ekipmanlarımız yoktu. Örneğin ışıklarımız yoktu, gece arama çalışmaları için yeterli malzemelerimiz yoktu. İş bölümü yapmıştık, inşaat ve maden işçisi olan arkadaşlarımız enkaz çalışmalarında, sağlık emekçisi arkadaşlarımız yaralıların pansumanlarıyla, tedavileriyle ilgilenmeye başladı. Bir kısmımız şehir hızla devasa bir çöplüğe dönüşmeye başlarken düzenli olarak temizlik faaliyetleri yürüttü” ifadelerini kullandı.
Halk ölüme terk edildi
Depremin ilk üç gününde devletin hiçbir yardım kurum ve kuruluşlarının olmadığını dile getiren Erol, halkın bu zaman diliminde birbirleriyle dayanışarak adeta seferberlik ilan ettiğini belirtti. Kendilerinin de canla başla yardımlarda bulunduğunu ifade eden Erol, enkaz çalışmalarına eldivensiz başladıklarını ve enkazları çıplak elleriyle kazıdıklarını vurguladı.
“Günleri, saatleri bulan bu sürecin tamamı bilfiil devletin kendisinin bölge halklarını ölüme terk etmesiyle sonuçlandı. İnsanların yaşadıkları tablo bu kadar acıydı aslında” diyen Erol, halkın devletin almadığı önlemler, geç gelen yardım ekipleri yüzünden ölüme terk edildiğini söyledi
Devletin gözünde insan
Antakya’nın yüzde 80’inini dolaştıklarını ifade eden Erol, bölgede bugüne kadar devletin gözünde insanın değerinin olmayışına çıplak gözlerle şahit olduklarının altını çizdi.
Erol, “Var olan enkazlara gelmeyen, zamanında yetişmeyen görevlilerin bankaların para kasalarını kurtarmak için hiç kimsenin altında olmadığı 2, 3 katlı enkazlara girmeye çalıştıklarını gördük. Bu bize sermayenin çıplak gerçek yüzünü en acı bir biçimde gösterdi. Sevdiklerimizi kaybederek, bir bölge halkının tamamını ölüme terk edilmişliği ile yüzleşerek, bir devletin bütün kurumlarının gözünde insanların bütün canlıların hiçbir değerinin olmadığını gördük” dedi.
Faşist çetelerle yardımlara engel
Devlet çalışanlarının depremin ilk günlerinde gönüllü çalışanları engellemediklerini ifade eden Erol, “İlk günlerde böyle bir şeye yeltenemiyorlardı. Çünkü kendileri de sayıca çok azdı” dedi. Erol, zamanla sivil faşist çeteleri bölgeye getirerek, sol sosyalist örgütlere karşı bir savaş süreci başlattıklarını dile getirdi.
Kadınların durumu
Depremde ilk etkilenen kadınlar ve çocuklar olduğunu dikkati çeken Erol, kadınların hijyen ürünlerine kavuşmada zorluklar yaşadıklarını ifade etti. Kadınların birçoğunda hijyen ürünlerine, temiz iç çamaşırlarına erişim zor olduğu için genital bölge rahatsızlıkları oluşmaya başladığını belirten Erol, toplumsal tabu ve baskılar yüzünden kadınların kendilerini rahat ifade edemediklerine dikkat çekti. Erol “Ayrıca bölgede 25 bin kadının gebe olduğu söyleniyor. Bu kadınlar için genetal muayyenlerin ve bir yandan da orada hayatına devam eden kadınlar için bu sağlık sorunlarının aşılabileceği ve doğum kontrol yöntemlerinin de ulaşılabilir olması gerekiyor. Bölgede uzun süreli bir çalışma yürütmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
HABER MERKEZİ