‘Adil yargılanma’ talebiyle 251 gündür ölüm orucunda olan Mustafa Koçak’ın sağlık durumu kritikleşti. Koçak’ın 33 kiloya düştüğünü aktaran ablası Sevgül Koçak, ‘Cezaevinden tahliye edilmezse oradan tabutla çıkaracağız’ dedi
İstanbul Adliyesi’nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın 31 Mart 2015 makam odasında öldürülmesine ilişkin yargılanan Mustafa Koçak geçtiğimiz yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Koçak, söz konusu ceza sonrası “adil ve bağımsız mahkemelerde yargılanma” ve “işkencecilerin yargılanması” talebiyle açlık grevine başladı. Koçak, açlık grevi eylemini 90’ıncı gününde ölüm orucuna çevirdi. Koçak’ın ölüm orucu eylemi 251’inci gününe girerken, dosya onanması için Yargıtay’a gönderildi.
‘Vazgeçilmez delil unsuru itirafçılık’
Müvekkili Koçak’ın yargılama süreci ve durumuna ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan avukat Ezgi Çakır, müvekkilinin savcı Kiraz’ın dosyasında şüpheli olarak gözaltına alındığını ve sonrasında tehdit ve işkenceyle iddiaları kabul etmeye zorlandığını hatırlattı. Koçak’ın bunu kabul etmemesi üzerine hedef haline getirildiğini kaydeden Av. Çakır, dosyada yer alan “itirafçı” Berk Ercan’ın sadece Koçak üzerine değil 344 kişi üzerine ifade verdiğini aktardı. Av. Çakır, “İtirafçı” Ercan’ın “Bana köftecide kendi söyledi. Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı öldüren silahı kendisi temin etmiş” ifadeleri doğrultusunda müvekkilinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığına değindi. Soruşturmanın tek bir tanık beyanı ile başladığını, sonrasında bir tanığın daha dosyaya dahil olduğunu belirten Çakır, “Özellikle politik dava dosyalarının artık vazgeçilmez delil unsuru olarak karşımıza ‘itirafçılık’ çıkıyor” dedi.
İşkence altında ifade
Davanın soruşturma aşamasına da değinen Çakır, dosyadaki diğer tanık Cavit Yılmaz’ın sonrasında işkence altında ifade verdiğini itiraf ettiğine işaret ederek, “Yılmaz’ın bu ifadeleri hiçbir yargı mensubunca değerlendirilmiyor” dedi. Koçak’ın adil yargılanmadığını kaydeden Çakır, “Cavit Yılmaz Almanya da ‘ben bu beyanları baskı altında zorla verdim’ dedi. Bu önemli bir delildi. Biz bunu mahkemeye delil olarak sunmak istedik. Mahkeme başkanı bu delili dosyaya koymak istemedi. Ne olduğunu bilmediği bir delili dosyaya koymaktan imtina etti. Mahkeme başkanı bu delili izlediğini söyledi. Şifreli bir kanalda yayınlanan bir programı nasıl izlediğini sorduğumuzda ise sıkıştı ve polisin izlettiğini kabul etti. Böyle bir yargılama sürecinde adil bir kararın çıkması mümkün değildir” sözleriyle yargılama sürecini anlattı.
‘İddiaların hepsi soyut’
Müvekkili için cezaevi koşullarının uygun olmadığını ve bu durum için Adli Tıp Kurumu’na (ATK) başvuru yaptıklarını aktaran Çakır, bu işlemleri sırasında Yargıtay Savcılığı’ndan kendilerine bir tebliğname geldiğini belirtti. Çakır, “Yargıtay Savcılığı sadece 3 satırla yerel mahkeme kararının soyut ifadelerle ne kadar güzel, anlamlı, içi dolu olduğu söylüyor. Aslında iddiaların hepsi soyut. Somut hiçbir şey yok. Ama biz Yargıtay’dan gerçekten adaletli bir karar bekliyoruz. En azından sağlığı ile ilgili bir karar bekliyoruz” dedi.
‘Sadece kendim için direnmiyorum’
Koçak’ın eylemine hala ilk günkü inat ile devam ettiğine dikkat çeken Çakır, eylemin ilk günlerinden beri cezaevi yönetimi tarafından “zorla müdahale” tehditlerine maruz kaldığını ifade etti. Koçak’ın açlık grevine başlarken “ben sizin günah keçiniz olmayacağım” sözlerini hatırlatan Çakır, “Mustafa’nın direnişinden çekindikleri kadar aslında bu usulsüzlüklerinin, haksızlıklarının teşhir olmasından çekiniyorlar. Çünkü, Mustafa şu an açlığa yatırdığı bedeniyle milyonların adalet talebinin bir sözcüsü durumunda. Kendisi de bunu ‘ben sadece kendim için direnmiyorum. Ben bu ülkede adalet için konuşan isteyen talep eden herkes için direniyorum’ diyor. Mustafa ölmek istemiyor. Mustafa’nın talebi hepimizin talebidir. Mustafa bu bedeli ödemeyi göze aldıysa bile bu hapishanede olmamalı” şeklinde konuştu.
Durumu kritikleşti
Koçak’ın sağlık durumuna ilişkin konuşan ablası Sevgül Koçak ise, kardeşinin 33 kiloya düştüğünü belirterek, “Mustafa şu an yürüyemeyecek kadar zayıflamış durumda. Konuşmada oldukça sıkıntılar yaşıyor. Sol kolunda uyuşmalar var, sol kolunu hissetmiyor. Sol kulağı duymuyor. Topuklardan kasıklara kadar şişlikleri var. Kasıktan sol böbreğe doğru şiddetli ağrıları ve krampları var. Sağ ve sol ellerini üzerinde deride renk değişimi ve tırnakta morarmalar var” dedi.
Cezaevi yönetiminin tutumunda şimdiye kadar herhangi bir değişiklik olmadığını söyleyen abla Koçak, kardeşinin B1 ilacını bile yeni almaya başladığını dile getirdi. Abla Koçak, kardeşinin sağlık durumunun kritik evrede olduğuna işaret ederek, “Tahliye edilmezse durumu daha da kötüleşecek. Sağlık durumundan dolayı bizimle vedalaştı ve helâlleşti. Biz ailesi olarak TTB ve TİHV’den bir doktor istiyoruz. Cezaevi yönetimi bunu kabul etmiyor. Mustafa’da revir doktoruna muayene olmak istemiyor” ifadelerini kullandı.
‘Nefes almakta dahi zorlanıyorum’
Adalet Bakanlığı’nın kendilerini Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğü’ne yönlendiğini dile getiren abla Koçak, şöyle devam etti: “Bizi hiçbir şekilde dinlemiyorlar. Hiçbir talebimizi kabul etmiyorlar. Şartlar böyle devam ederse, Mustafa sağlık sebebi ile tahliye edilmezse maalesef Mustafa’yı oradan tabutla çıkarmak zorunda kalacağız. Çünkü kendisi de ‘artık gözlerimi kapattığımda uyanıp uyanmayacağımı bilmiyorum. Artık nefes almakta da çok zorlanıyorum’ diyor. Mustafa bu şartlarda cezaevinde kalamaz.”