Açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri devam ederken, ölüm orucu eyleminde olan Zeki Bayhan, ‘Başlattığımız ölüm yolculuğu değil, özgür ve onurlu yaşam yolculuğudur’ diyerek tüm kamuoyunu annelerin cesaretine ortak olmaya çağırdı
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için aylar önce başlatılan açlık grevi eylemleri devam ederken, ilk 15 tutuklunun başlattığı ölüm orucu 15. gününde, ikinci grup olan 15 tutuklunun ölüm orucu eylemi ise 4. gününde. Aylardır açlık grevinde olan yaklaşık 7 bin tutuklunun ve ölüm orucunda olan 30 tutuklunun sağlık durumları adeta pamuk ipliğine bağlı. Eylemciler için saniyelerin bile çok önemli olduğu bugünlerde hükümetten yana henüz tecridin kaldırılacağına dair bir açıklama gelmedi. 10 Mayıs’ta ölüm orucuna başlayan 15 tutukludan biri de Tekirdağ 2 No’lu Kapalı Cezaevi’nde bulunan Zeki Bayhan. 1998 yılından bu yana tutuklu olan Bayhan, aynı zamanda yazar. Eylemine ilişkin mektup gönderen Bayhan, ölüm orucunun temel amacının İmralı tecridini kırmak olduğuna vurgu yaparak, “Eylemimiz, Öcalan şahsında halklarımızı, haklarımızı ve onurlu, özgür yaşamı savunma eylemidir. Biz bir ölüm yolculuğu başlatmıyoruz. Dirhem dirhem eriyerek de olsa özgür ve onurlu yaşam yolculuğundan vazgeçmeyeceğimizi, yaşama uğruna ölecek kadar bağlı olduğumuzu söylüyoruz” diye belirtti.
‘Tüm toplum tecrit altında’
“Bugün sadece Öcalan ve Kürtler üzerinde bir baskı ve imha siyaseti yok” diyen Bayhan, mektubuna şu sözlerle devam etti: “Sistemden yana olmayan, tüm toplumsal kesimler, devrimci demokrat çevreler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, ekonomistler ve herkes üzerinden yürütülen amansız bir baskı ve sindirme rejimi var. Devlet bürokrasisinin ve hukuk kurumlarını ele geçirmiş ve her tarafı sessizliğe, karanlığa boğmak isteyen ceberut faşist bir rejimle yüz yüzeyiz. Biliyoruz ki faşizm kendisine mutlak itaata zemin sunan sessizlikten ve karanlıktan beslenir. Faşizmin ışıktan ve sesten korkması bundandır.”
‘Annelere layık olacağız’
Öcalan üzerinde uygulanan söz konusu tecride karşı daha fazla seyirci kalamayacaklarının altını çizen Bayhan şunları aktadı: “Geç kaldığımızın farkındayız. Öcalan’ın 20 yıl önce tutsak alınmasında da, 20 yıldır tek kişilik bir hücrede tutulmasında da, ağır tecrit politikalarına maruz kalmasında da bizim sorumluluğumuz var. Bunun ağır ve acı bilincini taşıyoruz. İmralı rejimini daha fazla seyredemeyiz. Bu rejimin topluma yaydığı karanlığı dağıtmak istiyoruz. Zayıf bedenleri, ilerleyen yaşları ve asırlık inatlarıyla polis postalları altında ezilmek istenen analarımızın sesine ses, onurlu direnişlerine layık evlatlar olmak istiyoruz.”
‘Herkes sokağa çıkmalı’
Son olarak İmralı tecridinin sona ermesi için mücadele çağrısında bulunan Bayhan, “Halkımızı, haklarımızı, dostlarımızı, faşizme karşı ses ve ışık olmaya davet ediyorum. Görüyoruz ve biliyoruz, mevcut koşullarda bir basın açıklaması yapmak bile bedel istiyor. Fakat unutulmamalıdır ki, yüzlerce polisiyle birkaç anneyi sokaklarda sürükleyip, darp etmeyi marifet bilen faşist zihniyet, sokaklar ışığa ve sese boğulduğunda tuzla buz olacaktır. Yeter ki yeterli ışık ve ses olsun” diye konuştu.
HABER MERKEZİ