Bütçe görüşmelerinde söz alan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, ‘Demokratik çözümün, diyalog ve müzakerenin maliyeti yoktur’ dedi
Meclis Genel Kurulu’nda 5 Aralık’ta başlayan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmelerinin son gününde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç konuştu. Oluç, sözlerine tutuklu siyasetçileri selamlayarak başladı.
Bütçenin dünyadaki son dönem gelişmelerinden ve Türkiye’nin bu gelişmelere karşı aldığı çeşitli politik pozisyonlardan bağımsız olmadığını ifade eden Oluç, “Demokratik çözümün, kalıcı barışın bir maliyeti yoktur. Diyalog ve müzakerenin maliyeti yoktur” İfadelerini kullandı
Oluç’un konuşması şöyle;
Yüz yılı aşkındır çözülemeyen bu sorun, onbinlerce insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuş, Türkiye halklarının enerjisini, imkanlarını tüketmiş, gün geçtikçe daha da büyüyerek bölgesel, hatta küresel bir mahiyet kazanmıştır. Çözümsüzlükle geçen her gün ödenen bedeller bütün halklar için katlanmaktadır. Bugün ülkeyi adeta rehin alan tekçi güçler, maalesef Kürt halkına karşı hamaseti öne çıkarmaktadır. Her zaman olduğu gibi yolsuzluk ve hırsızlıklar açığa çıkarken, bağıra bağıra Kürt düşmanlığı yapılmaktadır. Sarayda odaları olan Çiller, Ağar gibi mevcut iktidardan önceki iktidarlar da Kürt düşmanlığını yükseltip çatışmayı derinleştirirken, aynı zamanda devlet eliyle uyuşturucu ticareti yaptılar, 90’lı yıllarda çeteler devleti soyarken Kürt halkına karşı karanlık ve kirli bir savaş yürütüldü, hamaset zirvedeyken devletin en başındakiler bankaların kasalarını boşaltıyordu. Bu formül hiç şaşmadı ve şaşmıyor.
Çatışma ortamı seçim ayarlı
Kuzey Suriye’de Kürt düşmanlığı üzerinden tertiplenmek istenen seçim ayarlı çatışma ortamı, iktidarda kalmanın ve Kürt karşıtı bölgesel statükoyu sürdürmenin bir aracı haline getirilmeye çalışılıyor. Suriyeli Kürtler iktidar güçlerince beslenen IŞİD, El Kaide türevleri ve ÖSO çeteleri aracılığıyla, Birleşmiş Milletlerin raporlarında da geçtiği üzere etnik temizliğe, kıyıma, demografik değişime maruz bırakılmak isteniyor. Buradan açıkça söylüyoruz, bu siyasal, ekonomik, toplumsal kriz bu yolla aşılamaz. Kürt meselesinin nasıl çözülemeyeceği geçmişten günümüze defalarca denenen yöntemlerle ortaya çıkarıldı. AKP Genel Başkanının birkaç gün önce Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası sarf ettiği şu cümleyi kendisine tekrarlayıp durmasını tavsiye ediyoruz; ‘Sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçları ummak sağlıklı zihnin hayata ve siyasete bakış tarzı olamaz.’ Biz bu kısır döngüden çıkılmasını öneriyoruz. Temel politikamız budur.
Çözüm baskıda değil
Şark Islahat Planı’ndan OHAL’lere kadar, inkar ve asimilasyonla, imhayla, yasaklarla, faili meçhullerle, işkencelerle, baskı ve zorla Kürt sorununun çözülemeyeceğini hem mevcut iktidar hem de geçmişteki hükümetler kanıtladılar. Dönemsel olarak zaman kazanmak ve kazanılan zamanda bu sorunu çözmek değil yok etmek anlayışı sürgit uygulanamaz. Çözüm bu değil. Açıkça ortada. Çözüm diyalogda, müzakereci bir anlayışla konuya yaklaşmakta. Konuşarak ilerlemekte. Mesela hem uluslararası hem de ulusal hukuka aykırı olduğu halde İmralı’da tecrit uygulamak, hukuksal bütün haklarını askıya almak Kürt sorununu çözmüyor. Bir hükümlünün en temel hakkı olan avukatlarıyla görüşmesinin sağlanması gerçekleşmelidir. Yapılan başvurulara cevap verilmelidir. Avukatları ve ailesi bir ayrıcalık istemiyor, hukuk uygulansın diyor. Biz de diyoruz: Hukuk uygulansın.
Demokratik çözüm çağrısı
Kürt sorununu, ekonomik ve sosyal krizi, dış politikayı ve tecridi birbirinden bağımsız gören büyük yanılır. Hiçe sayılan hukukla, gasp edilen haklarla, ortadan kaldırılan adaletle bırakın Kürt meselesini tek bir sorun çözülebiliyor mu? Türkiye halkları neyse ki ve sizin bütün çabalarınıza rağmen, toplumsal barış demeye devam ediyor. Barışın toplumsal ve siyasal zemini çok güçlüdür. Bunun en büyük harcı da birlikte yaşam iradesidir. Bunu bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Yapılması gereken artık ertelenemez, ötelenemez bir hal alan Kürt meselesini demokratik ve barışçı yollarla çözmektir. Batıdan doğuya, güneyden kuzeye, 7 kıtada dünya benzer meselelerini demokratik yol ve yöntemle çözmüştür, biz de artık bir asrı aşan bu sorunumuzu çözebiliriz. Çözmeliyiz. Çağrımız budur. Hem bugünkü iktidara ve muhalefete hem de yarın ki iktidara ve muhalefete. Ortak akılla, demokrasi içinde çözümün koşulları gerek toplumsal, gerekse de siyasal mutabakat açısından daha güçlü bir zemine doğru evrilmektedir. Demokratik çözümün, kalıcı barışın bir maliyeti yoktur. Diyalog ve müzakerenin maliyeti yoktur. Demokratik getirisi, toplumsal barış kazancı vardır.