M. Emder Öndeş
Olmuyor işte, olmuyor olmuyor olmuyor! Boşa koysanız dolmuyor, doluya koysanız almıyor, bardağın bi yanına baksanız Kerbelâ, öte yanı derya deniz. Ama yok, olmuyor işte!
Görmüyor musunuz olanları, alanları dolduranları? Her köşede kameralarınız var, yukarıdan aşağıdan, sağdan soldan her köşeyi adım adım izleyen, her milimetre kareyi deve kadar büyütüp gösteren teknolojileriniz var, tonla para akıttığınız istihbarat örgütleriniz var, örtülü örtüsüz yerlerden beslediğiniz ‘analiz’cileriniz, ekranlara kazık çakmış uzmanlarınız var, kırk yılda bir de olsa Allah rızası için size söylemiyorlar mı gerçeği?
Ne oldu dün? Bir düşünün bakalım. Yüksekova’dan Muğla’ya kadar, ne oldu bu memlekette? Kim bitip tükenmiş de kim her bahar yeniden dirilmiş?
Aylardır, kapatacağım, kapatmak üzereyim, aha bak kapatıyorum dediğiniz bir parti vardı, bildiniz mi? Bir sürü ‘delil’leri alt alta yazıp, süsleyip püsleyip kapatma davası da açmıştınız hani, hatırladınız mı? Neredeydi o parti dün? Kolunu kanadını kırmıştınız ya, sokağa çıkamaz hale getirmiştiniz ya, halk artık onlardan yüz çevirmişti ya… Hiç baktınız mı, yediden yetmişe milyonlarca insanın elinde hangi bayraklar vardı? Halaylar kimin için çekiliyordu? Alanlarda, “Hay Allah, partimiz de kapatıldı, acaba ne yapsak ki” diye ağlaşan birini gördünüz mü hiç?
Yıllardır zindanları tıklım tıklım doldurdunuz, vekil demediniz, öğrenci demediniz, hoca demediniz, genç yaşlı, kadın-erkek demediniz, sesini çıkaranı, itiraz edeni, kaşının üstünde gözün var diyeni tutup götürdünüz; fabrikadan çok hapishane açtınız memlekete, yetmedi hapishaneleri kelepçelere yükleyip evlere taşıdınız, yetmedi yasaları da çiğneyip kendi verdiğiniz cezaları da uzattıkça uzattınız; yetmedi Meclis’e dalıp abdest alan bir insanı kolundan tutup sürüklediniz… Peki, dün kimsenin yüzünde, gözlerinde korku gördünüz mü hiç? Aman benim de başıma bir iş gelir, evceğizimde sakin sakin oturayım diyen kimse var mıydı alanlarda? Bıktım artık, yoruldum, bırakayım ne olursa olsun diyene rastladınız mı hiç?
Bir insanı bir adaya kapattınız, dile kolay, 22 yıl! Yetmedi, dünyayla bütün bağını kestiniz, yetmedi bütün kapıları kapatıp ailesine bile yüzünü göstermez oldunuz. Çürüsün dediniz, çürüyüp etkisini, gücünü, aklını, fikrini yitirsin dediniz; doğru bildiklerini unutup bizim istediğimiz yola girsin diye umdunuz; gözden ırak olursa gönülden de ırak olur, herkes unutur, kimse artık onu umursamaz diye hesapladınız. Öyle mi oldu peki? Yitirdi mi etkisini? Alanlarda toplanan insanlara sordunuz mu hiç? Baktınız mı yüzlerine, duydunuz mu söylediklerini? Ne diyorlar onun için?
Kadınlara taktınız kafayı. En tehlikeli onları gördünüz besbelli. İstediniz ki hep sussunlar, ayaklarını kırıp evlerinde otursunlar ve ‘efendileri’ ne derse onun bir milim dışına çıkmasınlar; köşe başlarında, evlerde, odalarda katledilsinler ama sahipsiz kalsınlar; sokakta, evde, işyerinde tacize istismara uğrasınlar ama seslerini çıkarmasınlar. Dinlediler mi peki sizin devletlû emirlerinizi? Geri çekildiler mi sokaklardan ve alanlardan? Tek bir imzayla bütün haklarını yok saydığınızda, razı oldular mı buna? Razı olacak gibi görünüyorlar mı sizin oradan bakınca?
Büyük hayaller kurdunuz başkalarının ülkeleri üzerine. Akıllara sığmaz paralar döktünüz savaş araçlarına, kasaları kuruttunuz, mermi uğruna ekmekleri küçülttünüz, sağda solda cihatçı gruplarını besleyip cephelere sürdünüz; barış diyeni hain ilan edip “kan banyoları”nden söz edenleri baş tacı ettiniz. Yalnızca dışarıda mı? Diriler bir yana mezarları bile yakıp yıktınız, annelerin eline kemik torbaları tutuşurdunuz, evlatlarını arayanların önüne lacivert duvarlar ördünüz… Dinlediniz mi peki dün yapılan konuşmaları? Duydunuz mu alanlardan yükselen sesleri? Vazgeçmiş mi barış demekten milyonlar?
Olmuyor işte alay komutanı, olmuyor. Neresinden bakarsan bak, pembe, yeşil, siyah, hangi gözlüğünü takarsan tak, manzara değişmiyor. Bu işin sonu yok çünkü! Bu yolun sonunda ışık yok! Bu kadar zulümden sonra durum budur ve bundan fazla zulmün de bir işe yaramayacağı, buradan yürünerek yol alınamayacağı kesindir.
Sene 2021. 21 Mart Newroz…
Herkes yazsın bir tarafa bu tarihi.
Öğrenmek isteyen için büyük nimet.
Öğrenmek istemeyene tarih öğretecek.