Haydar Ergül
27 Kasım Kürt’ün makus talihinin yön değiştirdiği, yeni bir doğrultu kazanmanın doğuşudur. Bu doğuşun üzerinden 43 yıl geçti. 44. yıla girildi. 43 yıl önce Kürt’ün dirilmesi bir hayaldi. Ama dirildi, hayal gerçek oldu. Olmayanın olura dönüştüğü gündür, 27 Kasım.
Öncesi Kürt’ün makus talihi varlık olmaktan çıkma, yabancı varlıklar içinde erime ve yok olmaktı. Onlara benzeşme, onlar gibi olma yaşamı bir doğrultu kazanmıştı ve Kürt’ün yeni doğrultusu, yönü dirilişe ve özgürlüğe dönük tarihin çubuğunun bükülmeye başlamanın başlangıcı oldu, 27 Kasım.
Kuşkusuz ani gerçekleşmemişti doğum. Zaten hiçbir doğum ani gerçekleşmez, öncesi ve bir hazırlık sürecini yaşadıktan sonra doğum gerçekleşir.
Öncesi, daha eskilerde kimi kıpırdamalar ve çabalar olmuştu, ancak ciddiyet kazanması, adeta anne rahmine düşen embriyo gibi oluşum 1973 yılının Newroz’una denk gelecek şekilde olacaktır. İlk mayalanma ve birikim sonucu düşünsel oluşum açığa çıkacaktır. 1973-78 arasında esas olarak kavramsal bir diriliştir. Bunun esas yönü ideolojik ve düşünsel olsa da yer yer pratikleşme de yaşanacaktır. 27 Kasım, onların bir bünyeye kavuşmasının doğuşudur. Düşünce, tarz ve temponun temel esaslara kavuşturulduğu, kimliğin isimlendirilmesidir, doğuş. Doğan çocuğa bir isim konur. Bu doğuşta Özgürlük Hareketi’nin çekirdeği olacak yapının isimlendirilmesidir. Doğuş, aynı zamanda düşünsel bir çevre olmaktan çıkma, politik kimlik kazanmaya cesaret etmedir. Kürt gerçeğinde politika yapmak o günün koşularında imkânsızdır. Kürt’ün adı yoktur; vardır diyenin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelenlerden daha korkunçtur.
Bu koşullarda politik bir güce ulaşmak, buna cüret etmek, sistemin tanımladığı akıllılığın dışına çıkmak, tabir uygunsa “deli” olmayı gerektirir. Zaten bu ilk yürüyüşçülere “deli” diyenler de epey vardır. Burada delilik, akıllılık kavramlarını tartışacak değiliz. Ancak her sistemin akıllılık tanımı sistem dışına çıkmayan, sistem çıkarlarına uygun davranan, gerekliliğini yapanlara akıllıdır denirken, uymayanlara da deli deniliyor. Bu anlamda ilk yürüyüşçülere “deli” denilmesi yerinde bir tanımlama olarak bakılabilir. Çünkü sistem Kürt yoktur diyor, onlar “vardır ve Kürtler halktır, ülkelerine Kürdistan” denir, diyorlar ve bunun için siyaset yapacaklarını ilan ediyorlar. Buna cesaret etmek büyük bir cüret gerekir. İşte buna cüret etmek delilik oluyor. Kimi delilikler böylesine iyi ve güzel olabiliyor.
İnişli çıkışlı 43 yıl geride kalırken; 44. yılında Kürt, bütün dünyada tanınır hale geldi. Ortadoğu dengelerini değiştirme kudretine ulaştı ve bölge halklarının umuduna dönüşüyor. Hem düşünce ve yaşam ölçüleriyle örnek alınıyorlar, hem de direnişlerine sempatiyle bakılan toplum düzeyine ulaşıyorlar, Kürtler.
Yine 43 yıl önce üç Kürt yan yana geldiğinde biri mezara, biri hapishaneye, biri de hastaneye düşer deyimi ile tanımlanırlardı. Yani ‘Kürtler birbirleriyle anlaşamazlar, kavga ederler; tavuk için bile birbirlerini öldürürler’, diye düşünülürdü. Günümüzde ise özgür, demokratik yaşam istem ve direnişi on milyonlarca Kürt’ün düşüncesine dönüştü. Halk bazında birliklerini esas anlamda sağlamış durumdadırlar ve özgürlüğün şafağını yaşıyorlar. Bunların tümü 43 yıllık direniş ve mücadele temelinde gerçekleşti. Bunun için büyük bedeller ödendi ve fedakarlıklar yapıldı, muazzam emekler verildi. Bunlar sonucunda özgür yaşam umudunun şafağına varıldı.