Fiillerde anlam kayması yaşanıyor. Türkçe dil bilgisinde böyle durumlar meydana gelebiliyor. Konuşurken, düşünürken, düş kurarken oluyor bunlar. Sık sık meydana gelen bu dildeki sorunun kişiden kişiye farklı nedenleri var. Alışkanlıktır bazen, dikkatsizliktir de. Bu anlam kaymasına zaman kayması da denilir. Yani anlam kayarsa zaman da kaymış olur. Dil bilgisinin bu yazı ile alakası ne? Küçücük çocukların öldürülmelerinin hukuktaki yeri ne? Sorular arası benzerlikler bir cevap olabilir. Sorular yeter ki sorulmaya devam etsin.
Kandırmak pespaye bir saldırıdır. Alçakça bir zeminde uzlaşır, aldatmayla kandırmaya evrilir. Bu çağda herkes kandırdığından emin, herkes aldatıldığından şüphe duymuyor. Ruh hali, tavandan tabana, bir piramit gibi dağılıp yayılıyor, şekil alıyor. En tepede olan aradaki her yeri sarsabiliyor ve hatta şekillendirebiliyor. Oysa bir taşın firarı en tepedekinin yerini bir anda değiştirebilir. Israr etse, piramidin şekil değiştirmesine, yerle bir olmasına aldırmadan o taşı bedeninden atıverir. Israr burada mücadele demektir, karşı çıkıp itirazını taşa çevirmektir. Şekil değiştiren taş, en eski şahittir, değişir her şey, değiştirir de.
Anlamı ve zamanı kaydırmayı planlayan devlet bunun için her organını devreye sokuyor. Uyanık olmak değil, pişkinlik bu. Alışılmış, maskenin şeklini almış bir yüzsüzlük. Bile isteye ve bir amaca yönelik. Henüz ismi konulmamış çocukları hapseden bu devran, öldürdüğünü ‘düşman’ sıfatından düşürmek için türlü tanımlarla kendini aklamaya çalışıyor. Masum iktidar her zaman ve her yerde haklı, her zaman kendini koruyor.
Olay 2016’da Şırnak İdil’de sokağa çıkma yasağı döneminde gerçekleşiyor. O dönem henüz 12 yaşında olan Fatma Elarslan açık bir arazide ölü bulunuyor. Hatırlayanlar bilir; o dönem cenazeler sokak ortasında kaldı, insanlar diri diri yakıldı, ölü bedenler panzerlerle sürüklendi. Öyle bir zamandı ki bazı ölümler haberlere bile düşemedi.
Haberlere düşenler de sembolik yargı yoluyla kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle gündemden düştü. Çünkü devletin bekasına göre Kürtlerin öldürülmesi bilindik bir kararla kovuşturmada yer edinemiyor. Haklı devlet, suçlu Kürt. Bu değişmeyen bir devlet sloganı. Çocuk da olsa aynı nakarat ve karar.
Normalde parmak izinden evinin adresini bulan soruşturma, Fatma’nın kimin silahından çıkan kurşunla öldürüldüğünün tespitinin mümkün olmadığına hükmediyor. Bu karar değişen kavramın aynı kararı aslında: Faili meçhul. Hukukta, yasada tanım değişir, karar değişmez. Gelişen teknoloji ezilen halka ve sınıfa ilkel. Her daim yetersiz. Çünkü Uğur Kaymaz, Nihat Kazanhan, Enes Ata, Ceylan Önkol, Berkin Elvan hâlâ akılda.
Devletin yargısına göre 12 yaşındaki Fatma boyundan büyük silahı taşıyabilmiş ve üstüne üstlük çatışmaya bile girmiş. Zaten çatışmaya giren herkesin katledilmesi müstahak! Bu devredilmiş ve kanıksanmış bir karar. Kılıf hazır olunca çocuktan silahlı tehdit, sıradan insandan örgüt lideri bile çıkarılır. Potansiyel suç kodu her yeri kapsayacak kadar geniş. Herkesi yolundan alıp hapse veya mezara koyabilir. Hukuki karara göre o günlerde güvenlik güçleri almış oldukları emre göre hareket etmiş. Emir neydi, emri veren kimdi, emri alan kimdi vs bunların hepsi teferruat. Lazım değil hukuki soruşturma için. Netice önemli, imha ve beka yarışıyor çünkü.
Bazı yerlerde kıyas kabul görmüyor çünkü eşitlik olduğunda kıyas edilir her şey, yarışa düşmeden karşılaştırılır. Eşitlik olmadı mı, karşılaştırmak vakit kaybı oluyor. Bu yüzden tanıklık her zaman tarihi çağırıyor, isyanını ve bildiğini dayatıyor, genişliyor böyle bilgi; hakikat ve olacak.
Fatma’nın babası Mehmet Elarslan diyor ve soruyor: “Kızım öldürüldüğünde daha 13 yaşına bile girmemişti. İlçede yasak başladı, 20 gün boyunca kızımı aradık. Kızımı canlı ararken cenazesini Mardin Devlet Hastanesi morgunda buldum. 12 yaşındaki çocuk nasıl silah kullanabilir ki? Buradan hakim ve savcılara soruyorum; 12 yaşındaki bir çocuk silah kullanabilir mi? Fiziksel olarak gücü yetmez. Eğer hakim ve savcıların 12 yaşındaki çocukları eline silah alıp ve silahı sıkabilirse, kurşun atabilirse, benim de kızım ateş etmiştir. Kızımın silah kullandığı ve ateş ettiği koca bir yalan. Kızım İdil’in sokak ve caddelerinde vuruldu.”
Doğrusuyla, yanlışıyla anlam ve zaman kayması düzeltilebilir bir şeydir. Fiiller yer değiştirir, kayan anlamı zamana yetiştirir. Ama ölüm, ama cinayet ve devam eden bu tehdit sıradanlaşınca, yanlışın anlamı bile kayar. Dil bilgisinde başlayan kayma devlet dersinde katilleri kayırır.