Atlas Okyanusu’nda beş yıldır sürdürülen, şimdiye kadarki en detaylı araştırmada 12 yeni tür keşfedildi
Atlas (Atlantik) Okyanusu’nda beş yıldır sürdürülen, şimdiye kadarki en detaylı araştırmada 12 yeni tür keşfedildi. BBC Türkçe’de yer alan habere göre yosun hayvanları, yumuşakçalar ve mercanlar, şimdiye kadar dipte yapılan çalışmaların yetersiz olması nedeniyle keşfedilmemişti. Bilim insanları yeni keşfedilen türlerin şimdiden iklim değişikliği tehdidi altında olabileceği uyarısını yapıyor. Zira okyanus tarafından soğurulan karbondioksit, sulardaki asit düzeyini yükseltiyor ve özellikle mercanların çürümesine neden oluyor. Araştırmacılar, bu özel türleri ve yaşam alanlarını korumak için “çok geç olmadığını” vurguluyor. En az 12 yeni derin su türü keşfedildi. Ekip aynı zamanda daha önce bilinen alanlarda yaşayan türlere ait 35 yeni iz yakaladı.
İklim değişikliği
Okyanusların ısınması, asitleşme ve besin kaynaklarının azalması, dip deniz türlerinin yaşam alanlarını 2100 yılına kadar ciddi şekilde yok edebilir.
Hidrotermal bacalar
Bilim insanları Azorlar yakınlarında deniz tabanı akıntıları keşfetti. Hidrotermal bacalar, okyanus derinlerinde farklı türlere ev sahipliği yapabilen, biyolojik üretkenlik bakımından önemli alanlar.
Ay ve Mars’tan az biliniyor
Liverpool Üniversitesi’nden projeye katılan Prof. George Wolff, “Ay ve Mars yüzeylerine ait haritalar, okyanus derinlerine ait haritalarımızdan hâlâ daha iyiler. Derin denizlerde nereye gitseniz yeni bir şey buluyorsunuz. Sadece yeni türler değil, yeni ekosistemler de bulmanız mümkün” diyor.
‘Derin su şehirleri bulundu’
‘Atlas’ isimli projeye liderlik eden Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Murray Roberts ise BBC’ye yaptığı açıklamada beş yıl süren araştırmaların okyanustaki bazı özel alanları da ortaya çıkardığını belirtti. Roberts, “Süngerler ve okyanus mercanlarından oluşan derin su şehirleri bulduk. Bu alanlar, okyanustaki yaşamı destekliyor. Balıklar bu bölgelere yumurta bırakıyorlar. Eğer bu şehirler insan eliyle yok edilirse, bu balıklar yumurtlayacak bir yer bulamaz ve bu ekosistemler gelecek nesiller için işlevini yitirir. Bu, yağmur ormanlarının biyoçeşitlilik için önemini kavramak kadar önemli. Derin denizler için de aynısı geçerli. Tüm bu korunması gereken alanlar arasında bir bağlantı var” bilgisini paylaştı.
EKOLOJİ SERVİSİ