Yeni eğitim ve öğretim yılı yarın başlıyor ancak Eğitim Sen’in açıkladığı raporda 2018-2019 döneminin de geçmiş yıllardaki gibi kaosun yaşanacağı ön görülüyor. Eğitim Sen, sorunlara karşı mücadeleyi yükselteceğini vurguladı
Yeni eğitim öğretim yılında birçok sorunla birlikte yarın başlıyor. Sürekli değişen Milli Eğitim Bakanı’yla birlikte değişen müfredat, kayıt yaptırırken yasal olmamasına rağmen bağış adı altında alınan okul kayıt ücretleri ve özellikle lise öğrencileri tercihleri dışında okullara kayıt yaptırmak zorunda bırakılması gibi nedenlerden dolayı 2018-2019 yılı zorlu geçeceği tahmin ediliyor. MEB’in bütçesi her yıl biraz daha azaltılırken, eğitimin yükü devletin sırtından tamamen kaldırıldı ve tüm yük velilerin yıkıldı.
Politikalar değişime engel
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, (Eğitim Sen) “2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Başlarken Eğitimin Durumu” başlıklı rapor açıkladı. Eğitim Sen genel Merkez binasında yapılan açıklamada konuşan Eğitim Sen Eşbaşkanı Feray Aytekin Aydoğan, 2018- 2019 eğitim öğretim yılının, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için çözüm bekleyen sorunların gölgesinde, her zamankinden daha zor koşullarda açıldığını belirtti. Yeni eğitim öğretim yılının aynı zamanda yeni bir bakanla açıldığını hatırlatan Aydoğan, “Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, göreve geldiği günlerdeki açıklamalarıyla toplumun farklı kesimlerinin dikkatini çekmişse de, eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda köklü bir değişikliğe gidilmeyeceği artık açıkça görülüyor” dedi.
Hükümetin eğitim politikasına eleştirisini sürdüren Aydoğan, “Kamuda, eğitimde siyasi ve idari kararlarla hayata geçirilen hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, sendikal faaliyetler nedeniyle yaşanan sürgünler, bilime meydan okuyan yeni müfredat, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturması, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek güvencesiz çalışmaya mahkûm edilmesi gibi sorunlar, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleşmesini beraberinde getiriyor” diye konuştu.
Eğitim emekçilerinin haklarını geliştirebilmenin, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamanın yolunun bugüne kadar izlenen eğitim politikalarından ciddi bir kopuşu gerektirdiğine dikkat çeken Aydoğan, “Kaygımız, bu karanlık tablonun daha da derinleşeceğidir. Eğitim sisteminin içine itildiği karanlıktan çıkmasının tek yolu, eğitimde ve toplumsal yaşamda demokratik bir siyasi iklimin sağlanması ve eğitimin kamusal, parasız, bilimsel, laik, nitelikli ve anadilinde örgütlenmesinin sağlanmasından geçmektedir” ifadelerini kullandı. Sorunların çözümü için mücadele edeceklerini kaydeden Feray Aytekin Aydoğan, “Bu eğitim öğretim yılında da emeğimiz, haklarımız ve öğrencilerimiz için tüm örgütlü gücümüzle sorunlarımızı ve taleplerimizi gür sesle dile getireceğimizin bilinmesini istiyoruz. Bu ağır tablonun yükünü sırtlamayı değil, öğrencilerimiz ve velilerimizle birlikte haklarımız için mücadele edeceğimizi, asla ama asla bu tablonun altında ezilmemek için kararlı olduğumuzu belirtiyoruz. Çünkü bir öğretmenin dünyayı değiştirebileceğini çok iyi biliyoruz” diye konuştu.
Eğitimde sınıfsal ayrım
Bilim insanlarının bütün eleştiri ve itirazlarına rağmen eğitimde 4+4+4 dayatması ile ülkede yaşanan ‘piyasa merkezli’ ve yoğun ‘inanç sömürüsüne’ dayanan adımlar, eğitimde yaşanan nitelik kaybının en temel nedenleri arasında. 2018-2019 eğitim-öğretim yılında kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları artarak devam edecektir. Bu durum iktidar ve MEB açısından büyük bir övünç kaynağı olarak görülürken, eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan, eğitimin giderek paralı hale gelmesi nedeniyle okul dışına itilen çocukların sayısının artmasına neden oluyor ve toplum içindeki sınıfsal çelişkileri daha da belirgin hale getiriyor. Okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına paralel ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değil. Okullarda ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürüyor. Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştiren önemli bir unsur. Eğitim kademelerine göre okullaşma oranlarına bakıldığında eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında örgün eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen, okullaşma oranları açısından hedeflerin çok gerisinde kalındığı görülüyor. Okullaşma oranları açısından son 6 yılın en dikkat çekici verisi ilkokulda okullaşma oranının yüzde 98.86’dan yüzde 91.54’e düşmesi, ortaokulda okullaşma oranının 6 yıl içinde çok az bir artışla yüzde 93.09’dan yüzde 94.47’ye çıkmasıdır.
4+4+4 geriletti
MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce, 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 25 bin 172 okul öncesi eğitim kurumu ve bu kurumlarda 1 milyon 59 bin öğrenci varken, 4+4+4 uygulamasının ilk yılında, okula başlama yaşının 60-66 aya düşürülmesi nedeniyle, okul sayısı bin 616 azaldı. Öğrenci sayısı ise 953 bine geriledi. Sonraki yıllarda okul ve öğrenci sayısı azalmaya devam etti. Son birkaç yılda çok az artış gösterdi. Okul öncesi eğitimde beklenen artışın bir türlü görülmemesinin en önemli nedeni, 4+4+4 dayatmasının ilk yılında okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kaydettirilmiş olması. MEB’in, eğitim fakültelerinin ve bilim insanlarının bütün itirazlarına rağmen okula başlama yaşını düşürmesi, telafisi mümkün olmayan sorunlar ortaya çıkardı.
İmam hatiplerdeki artış
AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarına çözüm üretmek yerine, yıllardır siyasal olarak istismar ettiği imam hatiplerin sayısını arttırma derdine düşmesi, bazı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin yazılı ve sözlü talimatları ile öğrencilerin imam hatiplere yönlendirilmesiyle imam hatip sayısı yeniden yükselmeye başladı. İmam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 2012-2013 eğitim öğretim yılında 94 bin 467 iken, 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 oldu. Bu artışın en önemli nedeni MEB’in imam hatip ortaokullarına yönelik özel politikaları. MEB, devlet okullarına ihtiyacı kadar ödenek ayırmayıp, eğitimin finansmanı için elini velilerin cebinden çıkarmazken, imam hatip okulları söz konusu olunca bütün parasal kaynakları ve imkanları seferber etmektedir. Özellikle son yıllarda MEB’in öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirme girişimleri, açık lisede okuyan öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasına neden oldu. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte orta öğretim ve lise açık öğretimde artış yaşandı. 1 milyon 586 bin 823 öğrenci açık öğretimde okuyor.
Özel okullar tavan yaptı
Türkiye’de özel okul sayısının en çok olduğu eğitim kademesi okul öncesi eğitimde. 2017-2018 eğitim öğretim yılında faaliyet gösteren 11 bin 694 özel okulun 5 bin 218’i özel okul öncesi eğitim kurumları. Özel okul öncesi eğitim kurumları hem okul, hem de öğrenci sayısı açısından eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında 2 kattan fazla arttı. Eğitim istatistikleri açısından asıl dikkat çekici gelişme sadece bir yıl içinde özel okul öncesi eğitim kurumları sayısında 588 gibi yüksek sayıda bir artışın gerçekleşmiş olmasıdır. Aynı dönemde öğrenci sayısı önceki yıllardan farklı olarak 35 bin arttı. Okul öncesi eğitimde her üç yaş grubunda da ülke ortalamasının altında olan iller şöyle: İstanbul, Ankara, Adana, Maraş, Osmaniye, Yozgat, Gümüşhane, Erzurum, Bayburt, Ağrı, Kars, Iğdır, Elazığ, Van, Muş, Bitlis, Antep, Urfa ve Mardin. Okul öncesi eğitim, eğitim öğretim sisteminin temelidir. Anaokullarında ya da ana sınıflarında yeterli öğretmen, personel, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bulunmaması okul öncesi eğitimin en önemli sorunlarının başında geliyor.
Özel okullar altın çağında
Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirmenin tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleştiği görülüyor. Türkiye’de faaliyet yürüten özel okullar altın çağını yaşıyor. Özel okul ve özel okula giden öğrenci sayıları tüm zamanların rekorunu kırdı. Eğitimde 4+4+4 uygulaması öncesinde Türkiye’de 4 bin 664 özel okul (2.848 özel okul öncesi, 931 özel ilköğretim, 885 özel lise) bulunmaktayken, 4+4+4 düzenlemesi ile birlikte özel okul sayısı 11 bin 694’e (5.218 özel okul öncesi; 1.618 özel ilkokul; 1.869 özel ortaokul; 2.989 özel lise), aynı dönemde toplam öğrenci sayısı ise 535 bin 788’den 1 milyon 352 bine yükseldi. Özellikle 4+4+4 düzenlemesi sonrasında, velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okullara göndermesi, teşvik politikaları ile özel okul sayılarının ve bu okullara giden öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasını beraberinde getirdi.
HABER MERKEZİ