Okulların açılmasına az kaldı. Alışveriş siteleri, markalar “okula dönüş” kampanyalarını başlattı bile. Ancak Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK İŞ) hesaplamasına göre Ağustos’ta açlık sınırı 12 bin 198 TL’ye, yoksulluk sınırı 39 bin 733,03 TL’ye yükselmiş durumda. Bu yıl Mayıs ayında, TÜİK tarafından açıklanan “Türkiye Çocuk Araştırması, 2022”ye göre peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketebilen çocukların oranı sadece %57,8. Et, tavuk ya da balık tüketen çocuk oranı ise sadece %12,7. Fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri tüketen çocukların oranı ise yüzde %10,9 oldu.
Dolayısıyla bu hesaplamalara, bu oranlara göre “okula dönüş” kampanyalarından kimlerin “yararlanacağı” şüpheli…
Geçtiğimiz günlerde CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi de bir rapor yayımladı. Raporda, okul öncesi öğrencilerinden üniversite öğrencilerine kadar çocukların önemli bir kısmının yetersiz ve sağlıksız beslenmesinin giderek arttığı belirtiliyor. Bu nedenle de sağlıklı ve dengeli “Ücretsiz Okul Yemeği Programı”nın acil olarak hayata geçmesi gerektiği söyleniyor.
Ücretsiz Okul Yemeği Programı geçtiğimiz öğretim yılında da gündemdeydi. Öğretmenlerin çocukların “beslenememe” durumlarına ilişkin tanıklıkları, ebeveynlerin çocuklarına beslenme çantalarına “hiçbir şey” koyamıyorum ifadeleri ortak bir talebe dönüşmüştü. Bu talep üzerine özellikle muhalif belediyeler sınırlı da olsa bazı uygulamalara başlamıştı. Ancak bu uygulamalar yeterince yaygın ve her çocuk için erişilebilir değildi. Bu yüzden de konunun merkezi olarak çözülmesi amacıyla, bütçe görüşmeleri sırasında “bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi” için Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine ek bütçe teklifi verilmiş, ancak teklif AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedilmişti.
Bu yıl çocuklar yeniden “okula dönerken” durumda değişen pek bir şey yok. Yine bazı belediyeler, bazı okullara ücretsiz öğün vermek için hazırlıklarını yapıyor. Ancak dediğim gibi bu çok yaygın değil. Hem bazı okullar belediyelerin vermeyi teklif ettiği yemekleri reddediyormuş: Öyle ya, kabul edilirse kantin sahipleri nasıl para kazanacak?!…
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nin raporunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda “Okul öncesi eğitim programlarında ücretsiz olarak sunulan beslenme hizmetlerinin yaygınlaştırılması” hedefinin beş yıl boyunca devam edeceği ancak ilköğretim ve liseler için ücretsiz “Okul Yemeği” adımından hiçbir şekilde söz edilmediğine değiniliyor.
Raporda ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın 2019-2023 Çocukluk Çağı Obezitesinin Önlenmesi İle İlgili Eylem Planı’na da vurgu yapılıyor: Bu plana göre 2020’de “Doğu ve Güneydoğu’da okul yemeği programının pilot/öncelikli uygulamasının yapılması, okul yemeği programının ülke genelinde yaygınlaştırılması” hedefi bulunuyor ancak bu hedef hayata geçmedi, deniyor.
Aralık 2022’de çocuk ve kadın hakları alanında çalışan 46 örgüt “Beslenme Çocuğun İnsan Hakkıdır” diyerek bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamada Türkiye gibi alt gelir grubunda ve kendi içinde gelir dağılımının eşit olmadığı, derin yoksulluk pratiklerinin yaşandığı bir ülkede “eşitlik ilkesi doğrultusunda, merkezi ve yerel kamu kurumlarının işbirliği ile okullarda her çocuğa ve üniversite öğrencilerine ücretsiz olarak besleyici, güvenli ve dengeli okul beslenme programları sunulmalıdır” deniyordu. Örgütler ayrıca bu programlar için uluslararası sözleşmeler kapsamında yasal bir alt yapı oluşturulmasına da çağrı yapmıştı.
Gündemden düşse de milyonlarca insanı derinden etkileyen 6 Şubat depremleri ve uygulanmaya başlanan “yeni” ekonomi programlarıyla birlikte eşitsizliklerin daha da artacağı açık olan bugünlerde, 46 örgütün çağrısının acilen yerine getirilmesi için “okula dönüş” değil “meclise dönüş” kampanyası gerekmiyor mu sizce de?