Umut güzel bir şey. Şimdilerde yaşam savunucuları hayatın içine içine ustalıkla neşter vuruyorlar. Her biri ayrı bir yerde olsa da, “havada kalan konuşmalar” yerine doğaya yönlerini dönmüşler. Onların doğadaki bıraktıkları bu izler, yaşama renk katan yüzler olarak bizleri umutlandırıyor.
Konferans
Bilim Sanat Sosyal Etkinliklerde Gelişim Derneği, 21-22 Aralık’ta İzmir- Menemen’de iki günlük bir konferans düzenledi. Başlığı, “Doğal ve Sürdürülebilir Yaşamı Bilmek Neden Önemli?” idi. Konferansın birinci gününde “Batı Anadolu’da Çevre Sorunları” başlığı altında yaşam savunucuları sorunları ve çözüm önerilerini aktardılar.
Yaşam savunucuları
Manisa: Manisa’da 80’lerden bu yana balık ölümleri başladı. Termik ve JES’ler son beş yılda başa bela oldu. Türkiye ve AB bankalarının şirketlere verdiği kredilerin desteğinde şirketler tahribatı sürdürüyor. Alaşehir’de her şey öldü. Bütün mesleki odalar sorunu çok iyi biliyor, yerlerinden kımıldamıyorlar. ÇED gerekli değil dediler. Salihli Çevre Derneği’ni kurduk. Dava açtık. Hepsini kazandık.
Biz vatandaşız, düşman değiliz
Şirketler için bir tabur asker 10 gün nöbet tuttu Hacıbektaş’ta.
Her evin önünde bir asker vardı. Devletten böyle yardım alıyoruz biz (!). Batı bizi çöplük olarak görüyor. JES’ler temiz enerji değil, kirleticidir.
Çanakkale: Termik santral kömüre dayalı, ekolojiyi bozuyor. Bu yüzden bizim buradan hergün bir otobüs insan hastahaneye gidiyor. Tarımı santral bitirdi.
Aydın: Büyükmenderes basınç altında. Aydın da 44 JES durumu var. JES için temiz, çevre dostu, yenilenebilir dediler. Olmadığı ortaya çıktı. JES’ler, tarım, su ve yerleşim alanları hatta mezarlıkları bile kapsıyor.
JES’lerden dolayı yeraltı sularında % 56 arsenik ve bor artığı var. Bu sürekli artıyor da. Bor tarımsal ürünlerde etkili. Ağır metaller çok arttı. JES’ler bugün dursa etkisi 100 yıl sürecek. Kanser yapıyor. Aydın’da tapular JES’lere geçiyor. Bunlar yabancı ortaklı aynı zamanda.
Balıkesir: Balıkesir’de metal madenciliği yapılıyor. Altın, gümüş, bakır, molibden vs. siyanürlü linç yöntemi kullanılıyor. Ciddi doğa tahribatı yaratıyorlar. Madenciler 800 bin hektar civarında ruhsat almış durumda.
Tahribatın boyutu bu!
Burdur: Mermer ocakları dağları talan etti. Göller bölgesindeki havzanın suyu % 50 kayboldu. Salda Gölü bir harika. Dört yıldan bu yana Türkiye’nin Maldivleri oldu. 1.5 milyon insan Salda Gölü’nü ziyaret etti. Gölün kendine ait Salda sazanı ve çiçek balığı var. Gölün içindeki kumlar beyaz, oksijen üretiyor. Salda Gölü oksijen pınarları gibi. Rutubet bu nedenle az. İzmir’de rutubet % 90 olduğunda Salda’da % 20 civarında. Cumhurbaşkanı Millet Parkı olacak dedi. Bir baktık 41 inşaat var. Park değil. Rant-Bank oluşturuluyor. Göl yok edilmek isteniyor.
Uşak: Ege Bölgesi’nin ekolojisini belirleyen Murat Dağı’nda altın madenine karşı açılan davanın kazanılmasını sağlayan bölge halkının birleşik mücadelesi ve direnci değerli ve önemli. Karşımızda iktidarı da yanına alan ve yaşam alanlarımıza saldıran örgütlü bir kötülük var.
Ve bu kötülükle baş etmenin tek yolu, mücadelelerin yerellikten çıkarılması, “sahiplendirilmesi” ve ortaklaştırmaktan geçiyor.
Dinar-Afyon: Menderes suyunun başladığı yerden geliyoruz. Burada maden yok, fakat termik santral kurulacak. Biz de su temiz, ilerledikçe kirleniyor. Hepsi temiz olsun diye mücadeleye omuz vermek istiyoruz.
Muğla: Muğla cennet köşelerinden biri. Kıyıları ve sit alanları yağmalanıyor. Madenciler doğayı tahrip ediyor. Kömür ocakları için 8 köy yok edildi. Yeniköy- Kemerköy bölgesi için kömür şirketlerinin aldığı ruhsattan dolayı 21 yerleşim yeri, 23.000 hektar arazi olumsuz etkilenecek. Termik santraller bu doğa harikası bölgeyi kirletiyor. Ortak mücadele gerekli.
Denizli: Büyükmenderes 548 km’lik bir nehir. 194 km’lik bölümü Denizli’de. Afyon Dinar Suçıkan’dan başlayan nehrin yolculuğu Denizli Uşak ve Aydın’ı kat ettikten sonra Didim’in bir köyünden denize karışıyor. Kat ettiği bu yol süresince nehir kirletildi; 4.sınıf kirlilik oranına, yani tarımda dahi kullanılamaz noktaya getirildi. En önemli nedenlerden birisi Denizli Organize Sanayi atıkları, evsel atıklar, zirai ilaçlar ve kimyasal gübrelemelerdir. Aydın’da başlayan JES’ler Denizli Sarayköy’de büyük zararlar veriyor. Tarım alanları adeta ölüme sürükleniyor. Buraların çoğunluğu 1.sınıf tarım arazisi. JES’lerin yenilebilir enerji tanımının içersinde değerlendirilmesi bu bakımdan doğru gelmiyor bize. Hak, hukuk, adaletin, demokrasinin olmadığı ülkemizde istenildiği gibi ÇED alınabiliyor. Bu nedenle yargının, bilirkişilerin kararları tartışmalı duruma geliyor. Yenilebilir enerjiyi savunanlar yanlış yerde duruyor. Yenilebilir enerjinin doğaya ve insanlara yaptığı zararlar karşısında mağdur olanlarla birlikte olmalıdırlar.
Evet, iki gün süren konferansın kapanış konuşmasını dernek başkanı Leyla Yakın yaptı. Konferans sonrasında şirketler ve yandaşlarının, yenilenebilir temiz enerji safsataları yürekleri burktu. Türkiye’de sermayesi bütün canlılar olan bir RANT- BANK var, ama Yaşam Savunucuları’nın ortak mücadele etme arzuları içimi ısıttı.