OHAL dönemindeki bütün uygulamaların yeni sürece yasallaştırılarak taşındığını söyleyen Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) yöneticisi avukat Ahmet Baran Çelik, “Cumhurbaşkanlığı KHK’lerinin zaten OHAL KHK’lerinden hiçbir farkı yok” dedi.
Kaldırılan OHAL’in yerine hazırlanıp, “terörle mücadele”ye dair de yeni düzenlemeler içeren ‘Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ getirildiği Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Kabul edilen maddelere göre valiler, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde, 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilecek.
Kanun teklifi ile yine yıllardır tartışılan Terörle Mücadele Kanunu’na (TMK) geçici bir madde daha eklendi. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan gözaltı süreleri, bazı suçlarla ilgili olarak yeniden düzenlendi ve ek gözaltı süreleri getirildi. Yapılan bu yeni düzenlemeleri Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Şubesi yöneticisi Avukat Ahmet Baran Çelik değerlendirdi.
“OHAL’in bütün uygulamaları yasalaştı”
Türkiye’nin son 2 yıl boyunca OHAL ile yönetildiğini hatırlatan Çelik, bugün resmi olarak kaldırılsa da, OHAL dönemindeki bütün uygulamaların yeni sürece yasallaştırılarak taşındığını söyledi. Bunu hem Meclis’ten geçirilen yeni kanunlarda, hem de OHAL’deki KHK’lerden pek bir farkı olmayan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri’nde görebildiklerini belirten Av. Çelik, “Cumhurbaşkanlığı KHK’lerinin zaten OHAL KHK’lerinden hiçbir farkı yok. OHAL sadece ismen bitirildi. Ancak bütün uygulamalar yasalaştırıldı veya her an o döneme benzer bir uygulama çıkarma yetkisine sahip bir Cumhurbaşkanımız var artık” dedi.
“Valilere tanınan yetkiler ciddi sorunlara yol açacak”
Özellikle valilere verilen özel yetkiler üzerinde duran Çelik, valilerin kısmi OHAL ilan etme yetkilerinin olacağını vurguladı. Bölge kentlerinde yaşanan sokağa çıkma yasaklarını örnek gösteren Çelik, “Artık 90’lar benzeri rahat bir şekilde Diyarbakır’da OHAL ilan edilebilecek. Bunun içerisinde de özellikle valilere getirilen bu yetkiyle birlikte kısmi OHAL’ler ilan edilecek. Ancak kısmi OHAL’ler ilan edilmese bile valilere tanınan bu yetkiler çok ciddi sorunlara yol açacak. Biz bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz” diye konuştu. Çelik, Barış Atay’ın “Sadece Diktatör” oyunun yasaklanması, İhsan Eliaçık’ın kitap fuarlarına alınmaması gibi birçok örneğin bu yetkiyle çok daha rahat bir biçimde yapılabileceğini belirtti.
“Vali istediği şekilde yasaklama getirebilecek”
Verilen bu tür yetkilerle adeta “keyfiliğin yasallaştırıldığını” söyleyen Çelik, şöyle devam etti: “Mevzuata yerleşmiş olması onun hukuki olduğu anlamına gelmez. Mevcut Anayasa’ya bile aykırı. Çünkü toplantı gösteri ve yürüyüşleri izin almaksızın isteyen istediği yerde yapabilir. Bazı sınırlamalar var ama bu denli keyfi sınırlama koyabilecek yetki kimse de yoktu. Artık vali istediği şekilde bu yasaklamayı getirebilecek.”
Av. Çelik, gözaltı süresi üzerinde de durdu. OHAL ilk başladığında gözaltı sürelerinin 30 gün olduğunu, sonrasında bu sürenin 14 güne indirildiğini hatırlatan Av. Çelik, yeni çıkarılan yasa ile gözaltı süresinin 48 saat sonrasında savcının talebi doğrultusunda ilgili hakimliğin kararı ile 2+4+4 gün şeklinde uzatılabileceğine işaret etti. Çelik, “Gözaltı süresi 30 gün olduğu zamanlarda savcılar 30 günün tamamını neredeyse kullandı. Her zaman ya 28 ya 29 ya 30’uncu gün ifade işlemlerini alıp öyle adliyeye sevk edildiler. 14’e indiğinde yine 14 gün kullanıldı. Şimdi 12 gün olunca yine 12 gün kullanılacaktır. Diyelim ki bir yürüyüşten gözaltına alındınız. Yürüyüşte basit herhangi bir şeyi protesto ediyorsunuz. Bu TMK kapsamında çok rahat işleme konulup, onun için 12 gün gözaltında kalabilirsiniz” diye konuştu.
“Herkes her an cezaevine girebilir”
Bütün hukuki kurumları özellikle baroların, hukuk derneklerinin ve sadece onlar değil insanların da ses çıkarması gerekiyor. Evet, gözaltına alınmayana kadar çoğu insan bu durumu umursamıyor belki ama herkes her an gözaltına alınabilir. Herkes her an cezaevine girebilir. Bu nedenle topyekûn bir karşı çıkış olmadığı sürece bununla başa çıkmak mümkün değil. Maalesef OHAL’de insanlar o mücadelede başarılı olamadılar. Toplum, kurumlar ve siyasi partiler bir başarı sergileyemediler. Üç yıl çok uzun bir süre. İki yıl OHAL’i yaşadık. Ne kadar uzun geldiğini hepimiz biliyoruz. 2 yıl OHAL, 3 yılda bu süreç, 5 yıl ediyor. 5 yıl sonra biz bunlara karşı çıkmadığımız sürece bu duruma alışmış olacağız. Ondan sonrada bu süreç çok daha rahat devam edecektir.”
Kaynak: MA