PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alamama halinin kaygıları derinleştirdiğini vurgulayan ÖHD’li avukat Serdar Tüm, ‘CPT son raporu açıklayıp, İmralı’yı denetime açmalı’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’dan haber alınamama hali 35’nci ayına girdi. Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar için yapılan aile ve avukat görüşleri ise sistematik bir şekilde engellenmeye devam ediyor.
Mutlak habersizlik ve görüş yasağına dair Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) 22 Ocak’ta bin 330 avukat ile Abdullah Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer tutsaklarla görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu.
Mezopotamya Ajansı’ndan Emrullah Acar’a konuşan, ÖHD Riha Şube yöneticisi Serdar Tüm “Avukatlarının hukuki yardımda bulunması önünde bir set oluşturulmuştur” dedi.
Tüm, bilinçli bir şekilde oluşturulan engellemeler için bir dönem ‘koster bozuk’ gerekçesinin öne sürüldüğünü, bugün ise çeşitli disiplin cezalarıyla avukat görüşünün engellendiğini belirterek, “İnfaz kanunundan kaynaklanan görüş hakkımız var. Bu hakkımızı kullanmak istiyoruz. Mahpusların sağlıklarından endişeliyiz. Öncelikle sağlık durumlarını öğrenip, bu endişeyi ortadan kaldırmak istiyoruz” diye konuştu.
‘Kürt sorunun barışçıl çözümü için Öcalan ile görüşülmeli’
Adalet Bakanlığı’na İmralı’daki tutsaklarla görüşmek için yapılan başvurunun bir diğer nedeninin ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümünde muhatap olması olduğunun altını çizen Tüm, “Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir yol ile çözülmesi için, İmralı’da Sayın Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini düşünüyoruz. 1999 yılından bu yana Sayın Öcalan hukuki yardım alamamıştır. Bu hukuki yardımda bulunmak için İmralı’ya gitmek istiyoruz” dedi. “Koster bozuk” ve “Disiplin cezası” gerekçelerinin Türkiye ekonomisi ve demokratikleşmesine ektilerine değinen Tüm, “Sayın Öcalan’ın söz kurduğu, Türkiye siyasetine yön verdiği dönemlerde çatışmalar durmuştur. Çatışmanın olmadığı yerde savaş bütçesi de olmaz. Savaş bütçesi olmaz ise refah olur, ekonomi düzelir. Sayın Öcalan’ın tecrit edilmesi, çatışmalı süreçleri doğurmuştur. Bu çatışmalı dönemler ekonomik krizleri beraberinde getirmiştir. Kosterin bozuk olması ve disiplin cezalarının cefasını, bir bütün olarak toplum ödüyor” ifadelerini kullandı.
‘Hukukçular tecride dair söz kurmalı’
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında siyasi tutsakların başlattığı açlık grevleri eylemlerine de değinen Tüm, “Açlık grevleri dönüşümlü olarak devam ediyor. Kamuoyunun yapamadığını tutsaklar bedenlerini açlığa yatırarak yapmaya çalışıyor. Kürt sorunun demokratik çözümü için bir eylemsellik içindeler. Hukukçuların yapması gereken ilk şey; tecride dair söz kurmaları, tecride karşı çıkmalarıdır. Adalet Bakanlığı’na başvururken de bunu dile getirme, söz kurmak için yaptık. Biz Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi için başvurduk. Çünkü İmralı hukukun karadeliği olmuştur” dedi.
‘İmralı denetime açılmalı’
Avrupa Konseyi’ne bağlı Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) İmralı’ya son ziyaretine dair hazırladığı raporu açıklamadığını hatırlatan Tüm, “CPT’nin yapması gereken kamuoyunun endişelerini gidermektir. CPT’nin sadece raporu açıklaması değil, İmralı’yı denetime açması gerekir. Gözlemlerin yapılabilmesi gerekir. Hukuk örgütleri, Türkiye Barolar Birliği’ne çağrımızdır; tecride dair söz kurun, iktidarın, Adalet Bakanlığı’nın adım atması için talepte bulunun diyoruz. Tecrit insanlık suçudur, bu suça karşı tüm kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
HABER MERKEZİ