PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için Adalet Bakanlığına başvuran ÖHD’li Yunus Emre Güneş, ‘Bütün sivil toplum örgütü ve hukuk örgütleri Adalet Bakanlığı üzerinde baskı oluşturmalı’ dedi
İmralı Adası’nda ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 35 aydır haber alınamıyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü talepleriyle tutsakların başlattığı açlık grevi 71’nci gününde sürerken, tutsak yakınlarının benzer taleplerle birçok kentte başlattığı Adalet Nöbetleri de sürüyor.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) öncülüğünde bin 330 avukat, “Öcalan üzerinde tecridin kaldırılması ve diyalog yolunun açılması” için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu.
ÖHD Genel Merkez yöneticilerinden Yunus Emre Güneş, tutsaklara dönük baskılar ile İmralı tecridini Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi
Hak ihlalleri
Cezaevlerinde ihlallerin sistematik bir hal aldığına dikkati çeken Güneş, tutsakların mektuplarının engellendiğini, dilekçelerinin işleme konulmadığını kaydetti.
Cezaevlerinde son süreçlerde yaşanan sürgünlere değinen Güneş,
“Bu sürgüneler gerçekleşince avukat ya da ailelere bilgi verilmiyor. Bu da tecridin cezaevlerine yansımalarını bize gösteriyor. Müvekkillerle yaptığımız görüşmelerde cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin Sayın Öcalan üzerinden sürdürülen tecritten bağımsız olmadığını söylüyorlar. Biz de bunu böyle görüyoruz” diye konuştu.
‘Tutsaklar Mücadelenin yükseltilmesini bekliyor’
Tutsakların tecride karşı açlık grevinde olduklarını ifade eden Güneş, “Tutsaklar, kamuoyundan sadece duyarlılık beklemiyor. Bütün demokratik mücadele alanlarının değerlendirilip, mücadelenin yükseltilmesini bekliyorlar. Eğer bir çözüm yolu gelişmezse başka yollara başvuracaklarını bize aktarıyorlar” diye belirtti.
‘Tecrit krizi derinleştiriyor’
Tecrit politikalarının sadece cezaevleri ile sınırlı kalmadığı vurgulayan Güneş, tecridin yargı, siyaset ve toplumsal alana sirayet ettiğini dile getirdi.
Kayyımlar, Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmaması ve Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin tecritle bağlantılı olduğunu belirten Güneş, “Siyasal iktidar tecritle Kürt sorununu derinleştirmekte ve buna karşı duran muhalifleri, sol ve sosyalist kitleyi hedef haline getirmekte” dedi.
Tecridin kalkmasının Türkiye’de derinleşen krizleri aşacağını düşünen Güneş, “Gelişen çözüm süreçlerinin Türkiye’ye demokrasi yönünde katkısını hepimiz gördük. Savaş, uzun süre durdu ve bunun ekonomik krize olumlu yansımaları oldu. Çözüm süreci bitirilip, Öcalan’a yönelik tecrit uygulanınca tekrar bir kriz süreci başladı. Bu kriz derinleşerek devam ediyor” şeklinde konuştu.
‘Herkes katkı sunmalı’
Tecride karşı toplumsal mücadelenin büyütülmesi gerektiğini ifade eden Güneş,” ÖHD olarak geçtiğimiz hafta bin 330 avukatla Adalet Bakanlığı’na tecridin kaldırılması ve görüşmelerin başlaması için başvuruda bulunduk. Yine adalet nöbetini sürdüren anneler birçok yerde nöbetlerini sürdürüyor. Diğer yandan ‘Özgürlük Yürüyüşü’ yapılıyor. Ama bunlar yeterli değil. Bütün sivil toplum örgütü ve hukuk örgütleri Adalet Bakanlığı üzerinde baskı oluşturmalı. Barolar da buna öncülük etmelidir. Kürdistan’ın özgürlüğü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve onurlu bir barış için kendine ‘yurtseverim’, ‘demokratım’, ‘sosyalistim’ ve ‘insan hakları savunucusuyum’ diyen herkesin bu mücadeleye katkı sunması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ