ÖHD ve Diyarbakır Barosu, tutuklu Kurbani Özcan’a uygulanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporda, ‘Özcan, ellerinin dizlerin altından kelepçelenip cenin pozisyonunda yüzüstü bırakıldı’ denildi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Diyarbakır Barosu, Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Kurbani Özcan’a yönelik gerçekleştirilen hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları ortak raporu paylaştı.
Hak ihlalleri
Özcan’nın yaşadığı hak ihalelerine ilişkin tespit ve değerlendirmelerin yer aldığı rapor şu şekilde: “Kurbani Özcan’ın avukatı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve Diyarbakır Barosu olarak oluşturulan heyet 18.08.2022 tarihinde, Kurbani Özcan ile yapılan görüşmelerde anlatımlar şu şekilde gerçekleşmiştir: ‘09.08.2022 tarihinden önce, A30 koğuşunda kalmakta iken daha önce husumetli olduğu Burak Kökdere’nin Kurbani Özcan’ın bulunduğu odaya getirildiği ifade edilmiştir. Kurbani Özcan, Burak’la daha önce A18 koğuşunda sıkıntı yaşadığını, bu sebeple idare ve savcılığa koğuşunun değiştirilmesi için dilekçe verdiğini ancak bu hususta herhangi bir işlemin yapılmadığını ve kendisine olumlu olumsuz bir dönüşün gerçekleşmediğini belirtmiştir. Yine Burak Kökdere’nin A 30 Koğuşuna getirilen, covid temaslı ve hatta pozitif olduğunu, bu şekilde koğuşa getirildiğini, bu sebeple de idareye bu hususta bildirimde bulunulduğunu, ancak koğuşunun değiştirilmediğini belirtmiştir. Burak Kökdere’nin covid testinin pozitif olması sebebiyle kendilerinin pozitif olduğunu ifade etmiştir.
Tedavi önünde engeller
09.08.2022 tarihinde, A 30 nolu koğuşta Kurbani Özcan’ın kahvaltı hazırladığı sırada, Burak Kökdere’nin tahrik edici söylemleri sebebiyle aralarında tartışma çıktığı, bu tartışma sonucunda Kurbani Özcan tarafından çöp kovasının duvara fırlatıldığı belirtilmiştir. Yaşanan bu tartışma sebebiyle, koğuşa gelen infaz koruma memurlarının Kurbani Özcan’ın kolunu ters çevirerek, odadan çıkardığı, aynı koridorda bulunan A1 Geçici müşahede odasına götürüldüğü ifade edilmiştir. Yaklaşık 20-25 dakikanın geçmesi üzerine, Kurbani Özcan astım rahatsızlığı sebebiyle nefes darlığı çektiği, bu sebeple kapıya vurup ilaçlarını getirmelerini istediği ifade edilmiştir. İlk aşamada, gelmediği belirtilen infaz koruma memurlarının daha sonrasında geldikleri, ‘bekle işimiz var’, deyip ilaçları getirmeyi geciktirdikleri, sonrasında yaklaşık 20 dakika geçtikten sonra, ilaçların getirildiği belirtilmiştir. Belirli bir süre geçtikten sonra, yaşanan tartışma sebebiyle darp ve cebir raporunun alınması için Kurbani Özcan ve Burak Kökdere’nin hastaneye sevk işlemleri yapıldığı, alınan raporda, darp cebir izine rastlanılmadığı belirtilmiştir.
Koğuş değişimi
Cezaevine tekrar getirildikten sonra, Kurbani Özcan’ın yaşanan tartışma sonucu kendi rızası dışında A14 koğuşuna götürüldüğü, astım hastası olduğunu, kalabalık bir yerde kalamadığını, buna yönelik Gazi Yaşargil E.A.H.’nde alınan raporunun mevcut olduğunu belirtmiş olmasına rağmen, cebren A14 koğuşuna yerleştirildiği ifade edilmiştir. Kurbani Özcan kapı mazgalından infaz koruma memurlarına ‘beni buradan çıkarın hastalığım sebebiyle, koşulları uygun olan bir koğuşa verin, aksi takdirde başıma geleceklerden siz sorumlusunuz’ demesi üzerine Rıfat isimli infaz koruma memuru diğer memurlara ‘alın bunu buradan’ söyleminde bulunduğu belirtilmiştir.
Koridorda yatırıldı
Kurbani Özcan’a ayaklarının tamamına 4 kelepçe vurulduğu, ellerinin dizlerin altından kelepçelendiği ve Kurbani Özcan’ın cenin pozisyonunda yüzüstü bırakıldığı ifade edilmiştir.memurlar tarafından kollarının ters bir şekilde büküldüğü, akabinde Rıfat isimli gardiyanın söylemi üzerine aynı koridorda bulunan A 30 numaralı odanın sağ tarafına düşen yumuşak odaya elleri kelepçeli bir şekilde götürüldüğü ifade edilmiştir.
Cenin pozisyonunda bekletildi
Yumuşak odanın önünde, kıyafetlerini çıkarmak için baskıda bulunulduğu, Kurbani Özcan tarafından bu talep kabul edilmeyince, infaz koruma memurlarınca iç çamaşırları dışındaki kıyafetlerinin zorla çıkartıldığı belirtilmiştir. Elbiseleri çıkartılırken, kelepçesi açıldığı belirtilen Kurbani Özcan’ın ellerinin sonrasında tekrardan ters bir şekilde kelepçelendiği ifade edilmiştir. Yumuşak odada tutulan Kurbani Özcan, elleri kelepçeli bir şekilde bekletildiği sırada, ellerini ayaklarından geçirerek düz bir şekilde kelepçeli hale getirdiğini ifade etmiştir. Bu sırada Kurbani Özcan’ın atletini çıkararak kendini asmak istediği, odadaki kamera görüntülerinden olayı infaz koruma memurlarının gördüğü ve odaya geldikleri belirtilmiştir. Bu defa, ayaklarının tamamına 4 kelepçe vurulduğu, ellerinin dizlerin altından kelepçelendiği ve Kurbani Özcan’ın cenin pozisyonunda yüzüstü bırakıldığı ifade edilmiştir. Ellerine ve ayaklarına kelepçe takılırken, 4-5 kişinin üzerine çıktığı ve bu sırada fiziki müdahalede bulunulduğu ifade edilmiştir. Bu esnada, infaz koruma memurlarının bağırıp çağırdığı, birilerinin ayak bileklerine bastırdığı sırtına ayaklarıyla bastıkları, birinin sırt bölgesine oturduğu ve vücudunun çeşitli yerlerine tekme atıldığı belirtilmiştir. Rıfat isimli infaz koruma memurunun “delikanlıysan sen de Cahit BİR gibi intihar et de göreyim “ dediği, sonrasında kapının kilitlenip infaz koruma memurlarının gittiği ifade edilmiştir.
Baygınlık geçirdi
Kurbani Özcan, nefes darlığı çekerek bayıldığını, kendisine geldiğinde, sol kolundan tutularak sürüklendiğini ve odadan çıkarıldığını gördüğünü belirtmiştir. Kendisine geldikten sonra Şehmus isimli infaz koruma memurunun geldiği, kelepçesinin çıkarılmasını söylediğini, kelepçeler çıkarıldıktan sonra, bahçeye götürüldüğünü ve astım ilacının getirildiğini ifade etmiştir. Şehmus isimli infaz koruma memurunun kendisiyle sohbet etmeye çalıştığını, A14 koğuşuna gitmesini söylediğini belirtmiştir. Bunun üzerine Kurbani Özcan’ın ‘beni zorla göndermeyin dayanamıyorum, rahatsızlığım sebebiyle kalabalığa gelemiyorum’ demesi üzerine, tekrar yumuşak odaya götürüldüğünü ifade etmiştir. Bu defa, elleri arkadan kelepçelenmiş, ayaklarına da hatırladığı kadarıyla 4 kelepçe vurulmuş ve yüzüstü yumuşak oda da bırakıldığını belirtmiştir.
Konuyu kapatalım teklifi
İnfaz koruma memurlarının gitmesinden sonra, Kurbani Ö’ın kapının altındaki boşluktan, tekli odada kalan Ferhat Çirti isimli mahkuma seslenip ‘nefes alamıyorum ayaklarım şişti ciddi ağrılar çekiyorum, ayaklarımda kanama başladı’ söylemesi ve bağırması üzerine tekli oda da kalan mahkumlar tarafından zile basıldığı belirtilmiştir. Bunun üzerine infaz koruma memurlarının geldiği, Necat isimli memurun Kurbani Özcan’ın cinsel bölgelerini açıkta bırakacak şekilde, alt iç çamaşırını sıyırdığı ve bu şekilde bıraktığı ifade edilmiştir. Sonrasında, Kurbani Özcan baygınlık geçirdiğini ifade etmiştir. Kurbani Özcan kendine geldikten sonra, Rıfat isimli infaz koruma memurunun tekrardan geldiği, ‘konuyu kapatalım seni A 14 isimli koğuşa alalım, biz de tutanakları imha ederiz’ söyleminde bulunduğu, Kurbani Özcan’ın ‘ben hakkım neyse arayacağım hastalığım sebebiyle, o koğuşta kalamıyorum’ söylemi üzerine, tekrar kelepçeli bir şekilde bırakıldığı belirtilmiştir. Yaklaşık 8-9 saat süresince, vardiya değişikliğine kadar elleri ve ayakları kelepçeli bir halde orda bekletildiği, sabah vardiyasında, infaz koruma memurlarınca yumuşak oda tehdidiyle, Kurbani Özcan’ı zorla A14 koğuşuna tekrar götürdükleri ifade edilmiştir.
4 kelepçe izi
18.08.2022 tarihinde, Kurbani Özcan’ın anlatımları dışında, gözlem ve tespitlerde bulunulmuş, Kurbani Özcan’ın vücudunun değişik yerlerinde yara izlerinin olduğu tespit edilmiştir. Kurbani Özcan’ın her iki ayak bileğinde, yaklaşık birer cm genişliğinde, bütün bileğini çevreleyen halkalar şeklinde 4 kelepçe izinin bulunduğu görülmüş, bu yaraların kabuk tuttuğu muhtemelen kelepçelerin çok fazla sıkılmasından kaynaklı kabuk tutmuş yaraların ete gömüldüğü gözlemlenmiştir. Yine, yürürken sendelediği, ayaklarını sağlam bir şekilde basamadığı, yürüme zorluğu çektiği gözlemlenmiştir. Dudağının sağ alt kısmında bir pirinç tanesi büyüklüğünde kabuk tutmuş yaranın bulunduğu gözlemlenmiştir.”
Raporda ayrıca ÖHD ile Diyarbakır Barosu tarafından oluşturulan heyetin tespit ve değerlendirmelerine yer verildi. Yapılan tespit ve değerlendirmeler şöyle:
*Heyetimizin 18.08.2022 tarihinde Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ziyareti sırasında vekaletli avukat tarafından talep edilmesine karşın hastane sağlık belgelerinin sağlık dosyasından örneğinin verilmesi talebi sözlü bir şekilde reddedilmiş, bu husus tarafımızca tutanak altına alınmıştır. Heyetimiz anılan bu durumun görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarını oluşturduğu kanaatindedir.
*Covid-19 pandemisi göz önünde bulundurulduğunda gerek mağdur mahpusun gerekse birlikte aynı koğuşta kaldığı diğer mahpusların sağlığı risk altına alınmıştır.
*Heyetimizde Kurbani Özcan’ın işkence, kötü muamele, hakaret, tehdit, suçlarına maruz kaldığına yönelik yoğun ve ciddi bir kanaat oluşmuştur.
*Heyetimiz mağdur mahpus Kurbani Özcan’ın maruz kaldığı uygulamaların hem ceza infaz kurumu idaresi ve personellerinin hem de ceza infaz kurumu sağlık personelleri açısından görevi kötüye kullanma, suçu bildirmeme suçlarının unsurlarının oluştuğu kanaatine varmıştır.
*Heyetimiz mağdur mahpus Kurbani Özcan’ın psikolojik ve fizyolojik rahatsızlığı bildirilmesine rağmen ceza infaz kurumu idaresince uygun fiziki koşulların sağlanmadığı ve infaz sürecinde gerekli iyileştirmelerin yapılmadığı ve ‘Maddi Ve Manevi Varlığını Koruma Ve Geliştime Hakkı’ nın, Sağlık Hakkı’nın ihlal edildiği kanaatine varmıştır.
*Heyetimizce yapılan tespitler neticesinde söz konusu başvuruda ceza infaz kurumu idare ve personellerinin eylem ve işlemlerinin keyfi ve insan onuruna aykırı olduğu değerlendirilmektedir.
*İstanbul Protokolü ilkelerine dayalı olarak, işkenceye ilişkin iddiaların hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulması, bağımsız heyetlerce araştırılması, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılması gerekmektedir. Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgelerde yer alan ‘telafi/zararın karşılanması” haklarının gereklerine uygun olarak mahpusların maruz bırakıldığı işkence ve diğer kötü muamelenin tüm boyutlarıyla ele alınması ve gereğinin yapılması devletin görevidir. İşkence suçunun faillerinin tespit edilmesi, yakalanması, kovuşturulması ya da mahkûm edilmesinden bağımsız olarak işkenceye maruz bırakılan her bir insanın ‘telafi/zararın karşılanması” hakkı “etkili bir hukuk yolu” ve “onarım” kavramlarını kapsamaktadır.
*Kamera kayıtları, görev listesi, işkence görenin/görgü tanıklarının anlatımları gözetilerek olayla ilgili kolluk görevlilerinin tespit ve teşhis işlemleri yapılmalı; tespit edilen şüpheliler, soruşturma tamamlanıncaya kadar açığa alınmalıdır.
*Olayda yer alan infaz koruma memurları hakkında ivedilikle etkin ve şeffaf bir adli ve idari soruşturma yapılmalı, soruşturma sonucu bütün detaylarıyla kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
*Mahpuslara yönelik infaz koruma memurların haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı adli ve idari makamlar; failleri koruma politikasını terk etmeli, cezasızlık politikasından vazgeçmelidir.
*İşkenceye maruz bırakılan mahpusuın tedavi ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.
*Mahpuslara ulusal ve uluslararası mevzuatın gereği olarak insan onuruna yaraşır bir muamele gösterilmelidir.
*İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da cezanın önlenmesi sözleşmesi seçmeli protokolüne uygun şekilde ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca Diyarbakır 3 Nolu T Tipi Hapishanesinde yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz.”