ÖHD tarafından hazırlanan ve İmralı tecridine dikkat çeken ‘Tecrit Bülteni’nin ikinci sayısı yayımlandı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’a yönelik tecrit politikası ve uygulamaları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) tarafından yayımlanan “Tecrit Bülteni”nin yeni sayısı çıktı.
15 günde bir hazırlanan bültenin ikinci sayısında, Abdullah Öcalan ve diğer tutsakların dışarı ile bağlantılarının hukuk eliyle gayri hukuki bir şekilde kesildiği belirtildi. Bültende tecridin tanımı yapılarak, “tüm ülkenin kaderini” etkileyen bir sistem haline dönüştüğü belirtildi.
Kürt sorununda yüzyıllık çözümsüzlük
Bültende, tecridin tanımı “Dayanağını 5275 Sayılı Kanununun disiplin cezalarını düzenleyen kısmından alan fakat konu itibari ile disiplin cezaları ile açıklanamayacak; bir kanununun veyahut kanun maddesini çoktan aşan, hukuk düzeninde yeri olmayan ve hukukun açıklanması için yeterli olmadığı uygulamanın adı tecrit. Kürt sorununun yüzyıllık çözümsüzlüğü ve Kürtlerin bir halk olarak temel haklarından yoksun bırakılmaları ile sonuçlanan bölgesel ve uluslararası konsensüsün en çok somutlaştığı ve topluma en çok sirayet ettiği uygulamanın adı tecrit” olarak yapıldı.
Tecrit hali İmralı’ya özgü
Dünya deneyimlerinde benzer uygulamalar ile gündeme gelmiş cezaevlerinin olduğunun belirtilen bültende, “Ancak hukukun bu denli askıya alındığı, hiçbir görüşmeye izin verilmediği, hiçbir şekilde dış dünya ile iletişim kurulamayan tecrit hali İmralı’ya özgü. Bu denli iletişimsizlik hali içerisinde bırakılan başka bir mahpus bulunmamakta. Hukuk dünyası için de yeni bir deneyim yaratan tecrit ulusal ve uluslararası yargısal kurumlar için de ciddi bir sınav mahiyeti taşımaktadır. Yasayı savunma mı, siyasal iktidarın gayrı hukuki fiili uygulamasını meşru gösterme çabası mı? Bunu da yakın zamanda örnekleri ile göreceğiz” ifadelerine yer verildi.
Tecride karşı olmak demokrasiyi talep etmektir
Bültende, tecridin İmralı’yı aşarak tüm Türkiye’ye yayıldığına vurgu yapılarak, “Tecride karşı olmak demokrasi, adalet, eşitlik, insan olmaktan kaynaklı en temel hakları talep etmek demektir” denildi.
İSTANBUL