Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerinde tecrit, fiziki ve psikolojik şiddetin arttığını belirten ÖHD’li Şeyma Önal, ‘Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması için adımlar atılmalıdır,’ dedi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi’ndeki 19 cezaevine Ocak ve Haziran ayları arasında gerçekleştirdikleri ziyaretlerde edindikleri tespitlere dair açıklama gerçekleştirdi. Dernek binasında düzenlenen toplantıda, “Tecrit insanlık suçudur” pankartı asıldı.
Açıklamayı yapan Cezaevi Komisyonu üyesi Şeyma Önal, son dönemde halka yönelik uygulanan sert politikaların cezaevlerinde daha da ağırlaştığını belirtti. Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerinde tecrit, psikolojik ve fiziksel şiddetin arttığına dikkati çeken Önal, “Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir” ifadelerini kullandı.
Kürtçeye yönelik ayrımcılık devam ediyor
Gazete ve dergi gibi yayınların cezaevi idareleri tarafından keyfi olarak yasaklandığını dile getiren Önal, “Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe’ye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir” dedi.
Hasta tutsakların durumuna da değinen Önal, tedavi hakkının engellendiğini, muayene süreçlerinin uygun bir şekilde yürütülmediğinin altını çizdi.
Çıplak arama dayatması
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde çok sayıda kadının çıplak aramaya maruz kaldığını belirten Önal, gözaltına alınan ve yaklaşık 1 ay tutuklu kalan gazeteci Esra Solin Dal’ın yaşadıklarına değinerek, şunları belirtti: “Talep etmesine rağmen uzun bir süre diğer mahpusların bulunduğu odaya alınmadığı ve tek başına bir hücrede tutulduğu, mahpusun hücrede tek tutulmasıyla ilgili hapishane idaresine, Adalet Bakanlığı’na ve çeşitli kurumlara başvuruda bulunduğu ancak buna ilişkin bir sürecin yürütülüp yürütülmediği konusunda bilgi sahibi olunamadığı, mahpusun, diğer mahpusların bulunduğu odaya geçme şeklindeki yazılı ve sözlü taleplerinin hapishane idaresince cevapsız bırakıldığı aktarılmıştır.”
‘İmralı tecridi kaldırılmalı’
Adalet Bakanlığı’na gönderdikleri mektuplarda geçen “Kürt Halk Önderi” ibaresi nedeniyle 7 tutsak hakkında “haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma” cezasının verildiğini aktaran Önal, cezaevlerinde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında eylemin sürdüğünü hatırlattı. Önal, “Tutsakların talepleri, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve Ceza İnfaz Kanunu’nda güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler doğrultusunda Abdullah Öcalan üzerindeki hukuka aykırı tecridin son bulması, Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesi ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünün sağlanmasıdır. Tutsaklar, politik yaklaşımlar sebebiyle ağır hak ihlallerinin yaşandığı, tecrit uygulamalarının yoğunlaştığı ve fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddetin ciddi şekilde arttığı bu dönemde aile ve yakınlarıyla görüşemeyecek olmalarının ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır. Bu sebeple mahpuslar daha fazla hak ihlaline uğramadan; hapishanelerde devam eden eylemlerin son bulması için Abdullah Öcalan’a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü hususunda adımlar atılmalıdır” diye belirtti.
İSTANBUL