Onbinlerce insanın yaşamını yitirdiği ve evsiz kaldığı depremdeki sorumluluklarının üstünü örtmeye çalışan iktidar, hızla doğal alanları yapılaşmaya açmaya çalışırken, bölgede tüm koruma yasalarını iptal etti
6 Şubat günü yaşanan iki depremde onbinlerce insanımız zamanında müdahale edilmemesi sonucu göçükler altında yaşamını yitirirken, imar afları yoluyla yıkıma neden olanlar bu kez doğal yaşamı yıkıma taşıyacak adımlar atmaya başladı. Bilimsel hiçbir dayanağı bulunmayan kararname ile meralar ve ormanlar katledilerek yerine deprem konutları inşa etme kararının alınması dikkat çekti. OHAL Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararnamede, yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin kararlar yer aldı.
Bu acelecilik niye?
Karara göre, afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afetten etkilenenlerin geçici veya kesin iskan alanları; AFAD’ın yeni yerleşim yerlerinin tespitine ilişkin görev ve yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca resen belirlenerek ilgili kurumlara bildirileceği belirtildi. Kararnamede, 4342 sayılı Mera Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ek 16. maddesinde belirtilen alanların yerleşime açılacağı ve belirlenen alanlarda vasıf değişikliği gereken yerlerin resen vasıf değişikliği yapılacağı belirtiliyor. Hızlı ve aceleci olarak alınan kararların arka planında rantsal hesapların yattığı iddiaları içinde doğal alanların vasfını yok etmeye çalışmak anlaşılır bulunmuyor.
Tek sorun etüt raporları mı?
Plan ve parselasyon işlemlerinde askı, ilan, itirazlara ilişkin hükümlerde, Kadastro Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın talebine istinaden ‘ilgili kurumların görüşleri alınmaksızın’ Hazine adına idari yoldan tescili yapılacak. Köy yerleşme alanları dahil belirlenen kesin iskan alanlarında ve mevcut kentsel alanlarda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanacak plan ve imar uygulamaları beklenmeksizin, jeolojik etüt raporu ve zemin etüt raporu doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanacak vaziyet planına ve düzenlenecek yapı ruhsatına göre uygulama yapılacak. Ancak tek sorunun etüt raporları olamayacağı bilinirken, kentlerin tarihi yapısı ve geçmişinin yok sayılmak istenmesi kabul edilemez.
Tüm tahsisler iptal
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen geçici veya kesin iskan alanlarında, Mera Kanunu gereğince verilen izinler, Orman Kanunu gereğince verilen izinler, Orman Genel Müdürlüğü tarafından Devlet İhale Kanunu gereğince kiraya verilen mesire yerleri, orman parkları ve taşınmazlara ilişkin kiralama sözleşmeleri ile Mera Kanunu kapsamında tahsis amacı değişikliği gerçekleştirilen ancak tapuda henüz Hazine adına tescil edilmeyen alanların tahsis amacı değişiklikleri, Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8. maddesi kapsamında verilen tahsis alanları ilgisine göre resen iptal edilmiş veya feshedilmiş sayılacak.
Tek adam kararları yıkım demek
Çıkarılan kararname ile tek adam modeli işletilmeye devam edilirken, yine bilim ve bilim insanları devre dışı bırakılarak ranta ve yağmaya dönüşen bir sürecin geliştirilmek istendiğini izliyoruz. Amik Ovası’na havalimanı yapılamayacağını ortaya koyan raporlara rağmen bunu gerçekleştirenler ormanları ve meraları da işgale kalkarken yine itirazlara kulak tıkamaları bekleniyor. Halkta yarattıkları çaresizliği kullanıp istedikleri her şeyi yapmakta kendilerini özgür hisseden iktidarın aldığı kararla bilim insanlarını, TMMOB gibi kurumları devre dışı bırakması dikkat çekerken, doğal alanları rantsal alan olarak değerlendirmek istiyor.
Bilim düşmanı adım
Bölgede deprem olacağını yıllar önce bildiren ve deprem gününe kadar bu uyarıları yapan bilim insanlarını duymazdan gelen iktidarın zaten büyük bir yıkım içinde olan doğal yaşamı imara açma adımları yakın gelecekte farklı birçok felakete sebep olacaktır. Halkın çadır ihtiyacına bile yanıt veremeyen iktidarın ve bağlı kurumlarının acil olarak konut işine girişmesi normal aklın kabul edebileceği bir şey olamaz. Yapılması gereken en acil şey halkın çadır ihtiyacına yanıt vermektir. Kentlerin ruhuna uygun ve özellikle bilimsel çalışmalar sonucu hazırlanacak yeni kentsel yerleşim planlarının geniş katılımlı çalışmayla ortaya çıkarılmasına kadar geçecek sürede, insanların rahat yaşayabileceği geçici konutlar yani konteynerlerin kurulması öncelikli adım olması gerekmektedir.
HABER MERKEZİ