OHAL’in kalkmasına rağmen cezaevlerinde hak ihlallerinin devam ettiğine dikkat çeken İHD İzmir Şubesi Ege Bölgesi’ndeki cezaevlerine dair rapor hazırladı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Ege Bölgesi’nde yer alan cezaevlerinde son 7 ayda yaşanan hak ihlaline dair hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı.
Buca Kırıklar F Tipi, Buca Açık Kapalı, Şakran T Tipi ve Kadın, Ödemiş T Tipi, Manisa T Tipi, Akhisar T Tipi, Menemen T Tipi, Menemen R Tipi, Bergama M Tipi, Denizli T Tipi, Denizli D Tipi, Aydın E Tipi, Manisa Alaşehir M Tipi ve Muğla Seydikemer Eşen T Tipi cezaevlerini kapsayan rapor, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında açıklandı.
İHD İzmir Şubesi Başkanı Avukat Zafer İncin, raporu ilgili kurum ve derneklerle yapılan görüşmeler, tutuklu aileleri ve avukatları tarafından derneklerine yapılan başvurular, cezaevine yapılan avukat ziyaretleri ve cezaevi tarafından gönderilen mektupları temel alarak hazırlandıklarını ifade etti.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün verdiği bilgiye göre, cezaevlerinde 260 bin 144 kişinin bulunduğunu hatırlatan İncin, bunlardan 202 bin 434’ü hükümlü, 57 bin 710’unun ise tutuklu olduğunu aktardı. İncin, 2018’in Kasım ayından bu yana yeni tutuklamalarla bu sayıların her geçen gün arttığını kaydetti.
‘Darp, işlece, ayakta sayım…’
OHAL’in kaldırılmasına rağmen cezaevlerindeki olumsuzluklarda herhangi bir değişiklik olmadığını dile getiren Av. İncin, raporladıkları hak ihlalleri şöyle sıraladı:
“Hücre cezaların sıkça verildiği, hücre cezaları nedeniyle infaz yakmalara devam edildiği, Yeni Yaşam ve Evrensel Gazeteleri verilmediği, tutukluların birbirleriyle ilişki kuramadıkları, atölye, spor ve kültürel çalışmaların engellendiği, ortak alanların kullandırılmadığı, tutukluların kendilerine masa ve sandalyelerin çok az sayıda verildiği veya verilmediği, tecrit uygulamalarının devam ettiği, darp, hakaret şeklindeki kötü muamele ve işkence uygulamaları olduğu, ayakta sayım dayatması olduğu, sevk taleplerinin gerçekleştirilmediği, gazete, dergi, radyo, kıyafet, mektup ve kitap kısıtlaması olduğu, süngerli oda uygulaması olduğu, çıplak arama dayatmasının devam ettiği, hasta tutukluların cezaevlerinde tutulmaya devam edildiği, ayrımcılık yasağına aykırı uygulanmaların gerçekleştiği, revire çıkartılmadıkları, yemek ve sıcak su gibi temel ihtiyaçların karşılanmadığı ve bunun ceza uygulaması şeklinde gerçekleştirildiği, görüşe çıkarılmadıkları, İletişim yasakları, ilaçların düzenli olarak verilmediği, aramaların keyfi olarak gerçekleştirildiği, 10 adet kitap sınırlamasının devam ettiği, aile ziyaretleri süresinin 40 dakikayla sınırlandırıldığı, hastaneye sevklerin geç gerçekleştirildiği veya gerçekleştirilmediği şeklindedir.”
‘Cezaevleri ikinci cezalandırma aracı olarak kullanılıyor’
Şube Başkanı İncin, geride kalan son yedi ay içerisinde, cezaevlerinde avukatlar ile tutukluların yaptığı görüşmelere kısıtlama getirildiğini ve görevlilerce sürekli denetime tabi tutulduğunu da ekledi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi hatırlatan İncin, “Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde belirtildiği üzere tutukluların cezaevlerinde infazın amacı olan iyileştirme ve topluma kazandırmanın aksine, cezaevlerinde adeta ikinci bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. Yetkililere tutukluların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatırız” dedi.
KAYNAK : MA