Hüseyin Kalkan’ın haber analizi
AKP çarşamba günü açıkladığı seçim beyannamesinde OHAL’ı sürdüreceğini ilan etti. Gerçi Cumhurbaşkanı beyannameyi okurken bu bölümü telaffuz etmedi, ama OHAL’in uzatılacağı beyannamede şu şekilde yer aldı:
“Haklar ve hürriyetlerin temel şartı vatandaşlarının can ve mal güvenliğinin devlet tarafından sağlanmasıdır. 15 Temmuz gibi yarım asırlık dış destekli sinsi bir projenin sonucunda gerçekleştirilen hain darbe girişimi karşısında başlatmak zorunda kaldığımız OHAL uygulamasını vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerine zarar gelmeden milli güvenliğimizin ve vatandaşlarımızın huzuru tam olarak tesis edilene dek sürdüreceğiz.”
Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi iktidar partisi eğer yenide cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini kazanırsa, OHAL’ı kaldırmaya hiç niyeti yok. OHAL’in uzatılması ise insan hakları ihlallerinin tavan yapması bir yana ekonomiye önemli zarar vermekte. Ülke ekonomisini adeta çöküşe sürüklüyor.
En önemli sonuçlardan birisi hukukun rafa kaldırılması nedeni ile yabancı yatırımcıların ve sermayenin Türkiye’ye gelmekten vazgeçmesidir. Yabancı yatırımcı alıştığı kanunların yürürlükte olmaması nedeni ile uzun vadeli yatırmalara girişmekte çekinmektedir. Hele KHK’lerle bazı iş adamlarının varlıklarına el konulması sorunu büsbütün karmaşıklaştırmaktadır. Uluslararası markalar art arda Türkiye’yi terk etmekte, borsada yatırımı olanlar ellerindeki hise senetlerini elde çıkarmaktadır. Türk firmalarının ve devletin batı piyasalarında kredi bulması giderek imkânsızlaşmaktadır. Bulsa bile çok pahalı bulabilmektedir.
Türkiye ekonomisi uzun süre yapısal sorunlarla uğraşıyor. Hükümetin ekonomi yönetimi aslında bu yapısal sorunların farkında, ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Recep Erdoğan’ı aşıp reformları yürürlüğe koymaları mümkün olmadı. OHAL bu durumun üstüne geldi ve tuz biber oldu. Bütün ekonomik göstergeler bozuldu, ekonomi gün itibarı ile çökme noktasına geldi. Ekonomist olmaya gerek yok, ekonomi ile ilgilenen herkes OHAL’i kaldırılmada ekonomideki kötü gidişin durmayacağını belirtiyor.
Dolar sürekli yükseldi
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre OHAL’den önceki 18 ayda 2,79 olan dolar kuru OHAL’de ortalama 4,90 oldu. Yaklaş olarak yüzde 50 oranında arttı. OHAL uzadıkça bu ortalama kur yükseldi. 2017 yılında 3,65 olan ortalama kur 2018 itibariyle daha yüksek bir seyir halinde. Ortalama kur esas alındığında dolar bazında ücretlerin sürekli azalış gösterdiği görülüyor.
OHAL öncesinde de azalma eğilimi olan reel ücretler OHAL’le birlikte eğilimini hızlandırdı. Hem kamu emekçileri hem de asgari ücretliler, enflasyonun altında zamlar aldıkları için hem de dolar kuru etkisiyle maliyet enflasyonu yaşandığı için ücretlerin milli gelir içerisindeki payı azaldı.
OHAL döneminden önceki 20 ayda ortalama 3 milyon olan işsiz sayısı OHAL döneminde yaklaşık yarım milyon arttı. Bu artışın 184 bini 15-24 yaş arası gençler. OHAL’de çalışanların da çalışma koşulları kötüleşti. TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre sigortasız çalışan sayısı yarım milyon arttı.
OHAL’de enflasyon arttı
Merkez Bankası’nın hedeflediği yüzde 5’in çok üzerinde olan “olağan” enflasyon gerçekleşmeleri OHAL’de daha da yükseldi. Enflasyon iki haneli düzeye yükseldi ve oraya demirledi. Türk lirasındaki her yüzde 10 değer kaybı enflasyonun 1.5 puan artması anlamına geliyor. Enflasyonun en önemli olumsuz etkisi yoksulların daha da yoksul olması. OHAL’de Türkiye ekonomisi daha borçlu hale geldi.
Türkiye’nin “net” dış borcu artarak, borcun Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’ya (GSYH) oranı yükseldi ve borçlanma maliyetleri arttı. OHAL sürecinde Türkiye’nin net dış borcuna 23 milyar dolar eklendi. 2014 yılı sonunda GSYH’nın yüzde 26,5’i kadardı. OHAL’in uzatılması düzenli bir artış gösterdi ve 450 milyar doları buldu. Bu da GSYH’nın yüzde 33,4’ü oldu. Bütün bu nedenlerle sivil toplum örgütlerinin yanı da iş insani örgütleri de OHAL sürekli uzatılmasına karşı çıkmaktadırlar. Alınan kısmi ekonomik tedbirlere rağmen döviz kurunun düzelmemesi, enflasyonun düşmemesi, inşaat sektöründe düzelme olmaması, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün OHAL’le ortadan kaldırılmasıdır.