OHAL sonrası Meclis’te kabul edilen yasayı değerlendiren ÖHP’li avukat Fırat Epözdemir, tasarının hiçbir sistemin ruhuna uygun olmadığını belirterek, “Türkiye’yi AİHM davalarında mahkum edecek çok sayıda davayla karşı karşıya kalacağız” dedi.
Kaldırılan Olağanüstü Hal’in (OHAL) yerine yeni düzenlemeler içeren “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesini Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi Fırat Epözdemir Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Bilal Seçkin’e değerlendirdi.
Yasa ile OHAL’in kalıcı hale geldiğini söyleyen Epözdemir, bu algının bir bütünen kamuoyunun genelinde oluştuğunu ifade etti. Epözdemir, “Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararlar OHAL’de uygulanıyordu ve 3 ayda bir de uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin değerlendirmeler yapılıyordu. Maalesef bu 3 aylık süre, 3 yıla çıktı. Bunun yanı sıra Bakanlar Kurulu’nda olan yetkilerin bir bölümü maalesef valilere verildi. Dolayısıyla bu kapsamda değerlendirildiği zaman temel hak ve özgürlükleri kısıtlayacak bir yasa teklifi olarak görülüyor” diye konuştu.
‘Vatandaşlarının özgürlükleri kısıtlayacak’
Epözdemir, devletin kamu düzenini koruması için gerekli düzenlemeler yapmasının anlaşılır karşılandığını; ancak bu yasal düzenlemeyle bir devletin kamu düzeninin bozulmamasına ilişkin değil, daha çok ülke vatandaşlarının temel hak özgürlüklerinin kısıtlayacağını söyledi. Epözdemir, şöyle devam etti: “Örneğin seyahat özgürlüğünü engelleyen maddeler var. Valilere, kişilerin belirli yerlere girmelerini engelleme hakkı veriliyor. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Herhangi bir vali ‘kamu düzenini bozacağı noktasında ciddi bulgular var’ diye keyfi bir şekilde bir milletvekilinin kendi seçim bölgesine girmesini engelleyebilecek bir hakka sahip olacak. Bu gibi durumlar kabul edilemez. Anayasa’nın 2’nci ve 13’üncü maddesini, ayrıca 90’ıncı maddesi atfıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) başta olmak üzere uluslararası sözleşmeleri çiğneyecek şekilde gözaltı süreleriyle ilgili düzenlemeler getirildi. Bu düzenlemeler, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere aykırı düzenlemelerdir.”
‘Düzenlemeler cezasızlığın önünü daha da açacak’
Kişinin hak ve hürriyetlerini kısıtlayan bu düzenlemeleri, 90’lı yıllardan çok iyi bildiklerini vurgulayan Epözdemir, “90’lı yılların uygulamaların son dönemde ne derece yaşandığını soruşturma ve dava dosyalarından çok iyi biliyoruz. Burada, aslında görevini kötü niyetle yapan kolluğa bir nevi kötü muamele ve işkence imkanı tanınıyor. Bunu tanımamak lazım. Denilecek ki ‘bu hakkı kötüye kullanıp, işkence yapan kötü muamele yapan memurlar soruşturulacak, haklarında davalar açılacak ve cezalandırılacak.’ Ama bu yapılmayıp tam tersi uygulamalar yapılıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca biz işkenceden bırakın ceza alan yargılaması yapılan kaç tane kamu görevlisi gördük? Dolayısıyla bu düzenleme, tüm bunların önünü açacak düzenlemelerdir” ifadelerini kullandı.
‘Hiçbir sistemin ruhuna uygun değil’
Keyfi uygulamalara yol açacak birçok düzenlemenin olduğunu ifade eden Epözdemir, yasa tasarısının ne Türkiye’deki oluşan yeni sistemin ne de eski sisteminin ruhuna uygun olmadığı vurgusunda bulundu. Hiçbir sistemin temel hak ve hürriyetlerini sınırlandırma yetkisini kendinde bulunduramayacağını ifade eden Epözdemir, “Avukatlar olarak böyle bir düzenleme ilgili davalarda Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunacağız. Anayasa Mahkemesi’ne bu konunun taşınması iddiasında bulunacağız, savunmalarını yapacağız. Ancak umudumuz ve beklentimiz, öncelikle Meclis’te geçtikten sonra yasalaşan bu kanunların Meclis’teki diğer partilerin bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi’ne göndermesidir. Tabi ki Anayasa Mahkemesi’nden olumlu sonuç alınır mı, bilemeyiz; ancak bu konularla ilgili bize gelen her davayı AİHM’e kadar götürüp aykırılık iddialarında bulunacağız” dedi.
Epözdemir, “Bu teklifin yasalaşması halinde kesinlikle ileride Türkiye’yi AİHM davalarında mahkum edecek çok sayıda dava ile karşı karşıya kalacağız. AİHM de bu konuda Türkiye aleyhinde kararlar verecektir” diye konuştu.