Eğitim-Sen Wan Şubesi Başkanı Murat Atabay, MEB Bakanı Yusuf Tekin’in 20 bin öğretmen atamasına tepki göstererek, ataması yapılmayan ücretli öğretmenlerin ucuz iş gücü olarak kullanıldığını söyledi
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 200 bin ihtiyaç bulunmasına karşılık 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapılacağını açıkladı. Bakan Tekin, en çok atama yapmayı planladıkları 5 alanı sıralayarak, sınıf öğretmenliği için 3 bin 263, özel eğitim öğretmenliği için 2 bin 499, rehberlik için 1597, din kültürü ve ahlak bilgisi için bin 594 ve İngilizce için 968 atamanın yapılacağını açıkladı. Yapılan 20 bin öğretmen atamasında ise Yaşayan Diller ve Lehçeler için ise sadece 10 öğretmen atamasına yer verildi. Bu durumun bir asimilasyon politikası olduğunun altını çizen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şube Başkanı Murat Atabay, en büyük hakaretin bir halkın kendi dilini seçmeli olarak tercih etmesi olduğunu ifade etti.
‘Ucuz iş gücü muamelesi yapılıyor’
Son yıllarda öğretmen atamalarında ciddi bir problem yaşandığını ve ders sayısının çok fazla olmasına rağmen atama sayısının çok sınırlı tutulduğunu ifade eden Atabay, “Bu kadar az atama yapılması ucuz iş gücü oluşturmanın bir aracı haline dönüştürüldü. İktidar çalışanları atamıyor ve ücretli öğretmen yaparak aslında ülkede 700 bin kişiyi ucuz işgücü olarak kullanıyor. Yani bu öğretmenlere asgari ücret ödenerek adeta devlet eliyle kaçak işçi muamelesi yapılıyor. Bu insanlar aylık 12 bin TL civarında çalıştırılıyor ve emekleri sömürülüyor” dedi.
Dindar nesil projesi
Hem verilen mezunlar hem atama sayısındaki bir durumun aslında iktidarın yıllardır sürdürdü bilinçli politikaların bir yansıması olduğunu ifade eden Atabay, “Bu yıl 3 alanda zorunlu seçmeli ders getirdiler ve öğrencileri din kültürü dersini seçmek zorunda bıraktılar. Böylece o alanda atanacak din kültürü öğretmeni sayısını da arttırdılar. Yani kendi kafalarında oluşturdukları yerli ve milli, kindar ve dindar nesli projelerini aslında atamalara da yansıttılar” dedi.
‘Yaşayan diller ve lehçeler’
Türkiye’nin kurucu unsurlarından biri olan Kürt halkının kendi ana dilinde sadece Kürt halkının değil Türkiye’de yaşayan diğer bütün etnik grupların da, kendi anadillerinde eğitim yapmalarının yasal bir mevzuat olmadığını vurgulayan Atabay, “Ana dilinde eğitim talebimiz yerinde dururken Avrupa’nın gözünü boyama adına seçmeli bir ders olarak getirdiler. Kürtçeyi, adını da zaten Kürtçe değil de ‘yaşayan diller ve lehçeler’ yaptılar. Bunlar üzerinden bir atama gerçekleştiriyorlar ama o dersin seçilmemesi için de her şeyi yapıyorlar. Bir halkın dilini seçmeli olarak vermek de aslında o halka hakarettir. Yaklaşımı atamalarda da görüyoruz. Her yıl ortalama 120 mezun vermesine rağmen 10 öğretmen ataması yapılacak. Hem seçmeleri ders olarak müfredata koymak hem de çocuklara bunu seçtirmemek Kürtlere hakarettir” diye konuştu.
Atabay son olarak, “Buna karşıda toplumsal anlamda ana dilinde eğitimi için çok yoğun bir çalışma ortaya koymamız gerekiyor ”diye konuştu.
HABER MERKEZİ