Üniversite öğrencileri, KYK yurtlarında yaşanan sorunlara karşı sıra arkadaşlarına mücadele çağrısı yaptı
Ercan Kaplan
Aydın’ın Efeler ilçesinde 25 Ekim’de KYK’ye bağlı bir yurtta yaşanan asansör faciasında Zeren Ertaş isimli öğrenci yaşamını yitirirken, 15 öğrenci de yaralandı. Birçok kentte bulunan KYK yurtlarında yine asansör kazaları meydana geldi ve buna karşın protesto eylemleri düzenlendi. Bu protestolarda KYK yurtlarındaki barınma, öğrenci intiharları, burs ücretleri, beslenme gibi sorunlara dikkat çekildi. Barınamıyoruz Hareketi’nden Gizem Özdemir ve Öğrenci Faaliyeti’nden Şükrü Ünsal ile öğrencilerin yaşadığı sorunlara ve çözüm yollarına ilişkin konuştuk.
‘Bu öfke sokaklara yansıdı’
KYK yurtlarında birçok sorunun olduğunu ve yetkililerin sorunlara dair bir şey yapmadıklarını belirten Barınamıyoruz Hareketi’nden Gizem Özdemir, Aydın’da yaşanan asansör faciası sonrası birçok ihbar mesajı aldıklarını kaydetti. Yurt yetkililerinin “Güvenmiyorsanız binmeyin” dediklerini aktaran Özdemir, Zeren Ertaş isimli öğrencinin ardından yaşanan öfkenin sokaklara yansıdığını vurguladı.
‘Öğrenci intiharları politiktir’
Son dönemde intiharlara da tanıklık ettiklerini ifade eden Özdemir, bu intiharların “politik” olduğunun altını çizdi. Özdemir, “Eskişehir’de Resul adında bir arkadaşımız intihar etmişti. Tabii ki intiharların hepsi politik intihar. Gençlerin bir sürü sorunu var, burs ve kredi ücretleri 2 bin TL olarak açıklandı. 2 bin TL para mı? Dışarıda bir öğün pide yiyorum, tavuk pilav yiyorum, böyle yaşıyorum. Ulaşımı da ekleyince parayla en fazla 5, 6 gün geçirebilirim. Ben aile evinde yaşıyorum. Bu yüzden çoğu öğrenciden iyi bir konumdayım. Ona rağmen 2 bin TL benim ayımın yarısına yetmiyor” sözlerine yer verdi.
‘Bu mücadeleyi kazanalım’
İntihar eden ve katledilen arkadaşlarının sesi olmak için mücadele ettiklerini ifade eden Özdemir, bir mücadele anısını şöyle anlattı: “Mesela Boğaziçi’nde 240 kadın yurttan atılmıştı, burası erkek yurdu olacak diye ve son dakika yapılan bir şeydi bu. Kadınlar sokakta kalmışlardı. Onlarla birlikte bir dayanışma ördük. O yurdu mesela kazandık biz, 200 kadını yurda yerleştirdik. Bu çeşitlilikte müdahalelerimiz, kazanımlarımız oldu. Buradan öğrenci arkadaşlarıma sesleniyorum: Meclis’te bir barınma komisyonu kurulabilir. Bizim raporlarımız ve taleplerimizden biriydi bu. Bu ve benzeri taleplerimiz için arkadaşlarımızı bununla beraber mücadeleye davet ediyoruz.”
‘Söz hakkı verilmeli’
Saray faşizminin politikaları sonucu üniversite öğrencilerinin intihara sürüklendiğini belirten Öğrenci Faaliyeti’nden Şükrü Ünsal, üniversitelilerin yaşamlarının “değersiz” olduğunu sözlerine ekledi. Üniversitelilerin kaldıkları yurtlarda söz sahibi olmadıklarının altını çizen Ünsal, “Biz aynı politikaları üniversitelere atanan kayyumlarla görüyoruz. Bu yüzden kampüslerde talebimiz yurtta kalan öğrencilerin kendi söz haklarının tanınmasıdır. Bu yurt komisyonları kurularak olacaktır. Biz bu yurtta kalıyoruz, bu yurdun bileşeniyiz, bizim de söz hakkımız olmalı. Kalabalık yatakhaneler, kötü yemekler, kötü ulaşım koşulları istemiyoruz. Kadın öğrencilerin yurda giriş-çıkış saatlerine, yaşam biçimine müdahaleleri istemiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Örgütsüzlük kırılmaya başladı’
Zeren Ertaş’ın katledilmesinin ardından öğrencilerin örgütsüzlük halinin kırılmaya başlandığını dile getiren Ünsal, muhafazakâr ve milliyetçi kentlerde bile öğrencilerin birleşip eylemler düzenlediklerini hatırlattı. Öğrenci Faaliyeti olarak öğrencilerin öz örgütlülüğüne inandıklarını vurgulayan Ünsal, bu yüzden “Dikkat Eylemleri”ne başladıklarını açıkladı. Ünsal, “Ülke çapında çok fazla üniversiteliyle iletişim fırsatımız oldu. Ki burada mücadeleyi daha da büyüterek ilerliyoruz. Baskı mekanizmalarına karşı mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Dikkat Eylemleri’nin çıkış noktası şuydu: Biz katlediliyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz ama siz bunu görmüyorsunuz. O zaman dikkatinizi vermeniz gerekiyor. Aynı zamanda baskı araçlarını kullanan siyasal iktidara karşı dikkat, biz sesimizi çıkarıyoruz mahiyeti vardı” diye belirtti.
‘Daha fazla katledilmek istemiyoruz’
Öğrencisi olduğu Marmara Üniversitesi’nin kampüsünün her an ranta açılabileceğine dikkat çeken Ünsal, iktidarın sermayeye ilişkin politikalarının kampüslerde de gördüklerini söyledi. Ünsal, “Bir üniversiteli açken ne kadar eğitim alabilir? Marmara Üniversitesi’nden örnek verebilirim. Beş TL olan yemekhane ücreti, 15 lira oldu. Bir anda yüzde 200 zam geldi. Kitaplar çok pahalı, kitaplara ulaşamıyoruz. Düzgün barınma koşullarımız yok ve çok uzaklarda kalıyoruz. Ayrıca hocalarımız bile ihraç ediliyor. Bu gerçeklikler varken ne kadar nitelikli eğitim alabiliriz, bilmiyorum. Öğrenci Faaliyeti’nden öğrenciler olarak daha fazla katledilmek istemiyoruz. Geçinemiyoruz. Bunlara karşı tüm sıra arkadaşlarımızı mücadeleyi bizimle birlikte büyütmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
20 yıla rağmen yatak başına 10 öğrenci
Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2002 yılında 182 bin 258 olan yatak sayısının bugün 850 bine yükselmiş olmasıyla övünse de yatak kapasitesini öğrenci sayısına oranladığımızda 2002 ile aynı noktada olduğu görülüyor. Buna göre aradan geçen 20 yıla rağmen hâlâ yatak başına 10 öğrenci düşüyor. 2002 yılında KYK yurtları dışında kalan öğrenci sayısı 1 milyon 700 binken 2023 yılında bu sayı 6 milyon 100’e yükseldi.