Danıştay’ın yönetmeliğini iptal ettiği “Öğrenci Andı” kararına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, “Karar eski ile yeni Türkiye’nin buluşmasıdır” derken, Eğitim Sen Kadın Sekreteri Derya Yulcu, ”tekçiliği dayatan bir uygulama” dedi.
Danıştay 8’inci Dairesi, 1933 yılından itibaren ilköğretim okullarında her sabah okunan “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmelik hükmünü 5 yıl sonra iptal etti. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Kadın Sekreteri Derya Yulcu, kararı şaşırtıcı bulmadıklarını söylerken, HDP Eğitim Politikalarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, eski ile yeni Türkiye’nin buluşması olarak değerlendirdi.
‘Türk-İslam sentezini aşılayan bir uygulamadır’
Yulcu, “Danıştay’ın tekrar okutulması yönünde karar vermesi aslında bizi çok da şaşırtmadı. Zaten 1980 Anayasası ile yönetiliyoruz. Cinsiyetçi, militarist bir anayasa ile yönetilirken aslında verilen karar da onun ruhuna uygun bir karar” dedi.
Türkiye’nin artık demokratik bir ülke olmadığını vurgulayan Yulcu, “Andımızı ilkokullarda hepimiz okuduk. Bütün halkların çocukları okudu. Irkçılığı, tekçiliği dayatan bu uygulama yıllarca uygulandı. Bu karar zaten bizim için kabul edilemez. Çok ırkçı, milliyetçi ifadeler barındırıyor. Çocuklara hoş görüyü, tahammülü anlatmayan, tamamen Türk-İslam sentezini aşılayan bir uygulamadır. Andımız tekrar okutulma kararı alınması çok yanlış bir karar” diye belirtti.
Yulcu, AKP yetkililerinin kararı tepki gösteren açıklamalarını da “popülist yaklaşım” olarak değerlendirirken, “Danıştay kararı, Türkiye’nin bugün yönetildiği yasalardan, uygulamalardan bir farkı yok. Bu yönetim biçiminde bu kararda şaşırtıcı değil” dedi.
‘1930’lu yılların ruh hali’
Akdağ ise, “Öğrenci Andı”nın 1930’lu yılların ruh hali olduğunu hatırlatarak, “21’inci yüzyılda demokrasinin, çoğulculuğun ve farklılıkların bir arada yaşamasının öneminin açığa çıktığı toplumsal ortamda herkesi bir forma sokma anlayışının, çocukların kafasına her gün empoze edilecek şekilde hayata geçirilmesi pedagojik olarak da yanlış bir uygulamadır” dedi.
Akdağ, demokratikleşme çerçevesinde bu düzenleme yapılmıştı ve gerçek bir demokratikleşme açılımı yapılmadığı için anayasal düzenleme, toplumsal dokunun gelişimini sağlayacak bir düzenleme gerçekleşmediği, yerli ve milli çerçeve de toplum yeniden şekillendirilmeye çalışılırken bu karar aslında ona uyumlu” diye konuştu.
‘Eski ile yeni Türkiye buluşması’
AKP’nin karara yönelik tepkilerinin demokratikleşme amacıyla olmadığını vurgulayan Akdağ, şunları söyledi: “Bizim açımızdan çok kültürlü, çok dilli eğitim sistemi önceliklidir. Aslında hükümetin milliyetçiliği yükselttiği bir noktada, Danıştay kararını eski Türkiye ile yeni Türkiye’nin buluşması olarak değerlendirebiliriz. Milliyetçiliğin yeniden etrafımızı kuşattığını görüyoruz. Her koşulda demokratikleşmenin yaşamın her alanında mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘Tek tipleştirici uygulama’
Öğrenci Andı ile ilgili tartışmaların “okutulsun mu yoksa okutulmasın mı” üzerinden yapılmasını eleştiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Komisyonu Sözcüsü Melek Boz ise, tartışılması gereken noktanın And’ın içeriği ve neden tekrar gündeme getirildiği olduğunu ifade etti.
Öğrenci Andı’nın içeriğinin ötekileştirici, ayrıştırıcı ve tek tipleştirici olduğunu belirten Boz, “Sürekli Türklüğe vurgu yaparak ve Türklüğü yücelterek diğer etnik gruplardan ne kadar üstün bir millet olduğu dile getirilmektedir. ‘Türküm, doğruyum çalışkanım’ denilerek, Türk olmayanların doğru ve çalışkan olmadığı, çocukların beyinlerine kazınmaktadır. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ derken de, Türk olmasan mutlu olamasın denmektedir. Peki, bu durumda Türk olmayan çocuklarda oluşan hasarı tartışan var mı? Bunu dile getiren psikolog ve pedagogların görüşlerine ne kadar önem veriliyor. Çocuk hakları savunucularının üzerinde çalışması ve düşünmesi gereken en önemli mesel budur” dedi.
‘Yargısı elbette boş duramazdı ve…’
Danıştay’ın neden böyle bir karar aldığı üzerinde de duran Boz, kararın alınmasının altındaki temel motivasyonun AKP’nin yürüttüğü milliyetçi politikalar olduğunu ifade etti. Boz, “AKP’nin özellikle Kürtler üzerinde sürdürdüğü savaş, bu kararın alınmasında en önemli etkendir. Bir taraftan askeri savaş yürütülürken, öbür taraftan medyayı baskı altına alarak psikolojik savaşa yüklenen hükümetin yargısı elbette boş duramazdı ve bu kararı alarak şovenist politikaların değirmenine su taşımıştır” diye konuştu.
Bu ülkede çocuklara dincilik ve milliyetçilik dışında başka bir seçenek bırakmadığını söyleyen Boz, “Çocuklar ne dincilerin ne de milliyetçilerin gelecekleri değildir. Biz hükümetin ve yargının çocukların temel haklarını korumasını bekliyoruz. Çocuklar üzerinden dincilik ve milliyetçilik savaşı vermesini değil” diye belirtti.
Kaynak: MA