Garzan Mezarlığı’ndan kaçırıldıktan 2 yıl sonra DNA testi sonucu oğlu Burhan Altıntaş’ın cenazesini alan anne Saliha Altıntaş, 25 yıl sonra oğluna kavuştuğunu söyledi. Amca Alaattin Altıntaş ise, ‘Çocuklarımızın kemikleri, bir saç teli dahi bizim mücadele geçmişimiz ve kültürümüz olacak’ dedi
Ayşe Sürme/MA-Bitlis
Bitlis’teki Garzan Mezarlığı’ndan 2017 yılında çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilen ve 2 yılı aşkın süre sonra DNA eşleşmesi sonucu Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’ndan çıkarılan Burhan Altıntaş’ın (Numan Tatvan) kemikleri ailesine teslim edilmişti. Altıntaş’ın cenazesi Bitlis’in Söğütlü (Peyndas) köyünde toprağa verilirken, aile 25 yıl sonra çocuklarına kavuştuklarını söyledi.
1971’de Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Söğütlü (Peyndas) köyünde doğan Altıntaş, köylerinin yakılması sonucu 1994 yılında İstanbul’a göç etti. İstanbul’da askerlik yaptığı sırada PKK’ye katılan Altıntaş’ın hangi tarihte yaşamını yitirdiği bilinmezken, aile çocuklarının 1997 sonu üç arkadaşı ile birlikte Garzan bölgesinde korucular tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü düşünüyor. Çocuklarının yaşamını yitirmesinin üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen bir türlü cenazeye ulaşamadıklarını anlatan aile, Garzan Mezarlığı’na yapılan saldırı sonrası ATK’ye gönderilen cenazeler için verdikleri DNA eşleşmesi sonucu çocuklarının kemiklerine ulaştıklarını belirtti.
25 yıl sonra kavuştu
Anne Saliha Altıntaş, 25 yıldır çocuğunu görmediğini ve aramadıkları yerin kalmadığını söyledi. Oğlunu bulma umudunu yitirdiği anda İstanbul’da verdikleri DNA testi sonucunun ortaya çıktığını dile getiren anne Altıntaş, “25 yıl sonra oğlumun kemiklerini gördüm. Oğlumu kendi ellerimle köyümüze getirip toprağa verdim. 25 yıl sonra oğluma kavuştum” dedi.
Duygulu anlar yaşayan anne Altıntaş, yaşamı boyunca bu anları unutmayacağını vurguladı.
‘Saldırı bilinçli’
Burhan Altıntaş’ın amcası Alattin Altıntaş, Garzan Mezarlığı’nın yıkılmasında sonra “bir umut” diyerek ailenin ATK’ye DNA testi verdiğini belirterek, 3 ay sonra gelen sonuçla birlikte cenazelerinin İstanbul Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’nda öğrendiklerini dile getirdi. Altıntaş, şunları kaydetti: “Mahkemenin vermiş olduğu kararla yeğenimin cenazesini tespit ettik. Uzun bir süre çocuklarımızın kemiklerine ulaşma, bir mezar taşlarının olması için hukuki mücadelesini veriyorduk. Birileri bizim tarihimizi, geçmişimizi unutturmaya çalışıyor. Biz de inadına unutmayacağız. Geçmişimize ve tarihimize sahip çıkacağız. Bu yüzden çocuklarımızın kemikleri, bir saç teli dahi bizim mücadele geçmişimiz, aynı zamanda kültürümüz olacak. Kürt tarihini ve Kürtlerin toprağını sömürge olarak ele geçirmiş olan güçlere baktığımızda şu gerçeği net olarak görüyoruz. Kürtlerin cenazelerinin bile bir arada olmasına tahammül edemeyen bir zihniyet var. Kürtlerin belleğini silme, kendi öz geçmişinden, gerçekliğinden koparmaya çalışan, asimilasyon politikalarıyla yok etme, beyinsel ve ruhsal olarak bunları ortadan kaldırmaya dönük politikalar var. Kürt öncülerine baktığımızda hiçbirisinin mezarı yok. Devlet bilinçli olarak mezarları yok etmeye çalışıyor. Bizim verdiğimiz mücadele bizim tarihimizdir. Bu belleği silemeyecekler.”
Bu tür durumların artık yaşanmaması için ulusal birliğin çok önemli olduğunu anlatan amca Altıntaş, “Kürtler artık ayrışmayı bir tarafa bırakıp ulusal birlik için ne gerekiyorsa onu yapmalıdır. Bizim ilk olarak ortak akıl, ortak bilinç, ortak birlik oluşturma sorumluluğumuz var. Bunun başarmanın yolu birbirimize sıkı bağlanarak, bir araya gelme olgusunu oluşturmaktır” şeklinde konuştu.
Ailelere çağrı
Diğer ailelere “Gelin bir an önce bu trajediyi bitirelim” çağrısı yapan Altıntaş, “Aileler Bitlis Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapıp kan örnekleri versin. Şuan yaklaşık 250 kişinin cenazeleri kimsesizler mezarlığında bekliyor. Bunu yapmak zor değil. Aile olarak bunu görevimizi yerine getirmek insani sorumluluğumuzdur. Mezarlıkta o kutuların içerisinde yerleştirilmiş kemikleri görünce trajedinin vahametini daha iyi görebildik. Bizim ailelerden isteğimiz bir an önce kan verip bu trajediyi sonlandırmalarıdır. Bizim amacımız çocuklarımızın kendi topraklarında huzur içerisinde defnedilmesidir” diye konuştu.