Seçimlerde son kritik haftaya girildi. Bu son hafta seçim sonuçlarının tayin edilmesinde önemlidir. Şimdiye kadar yapılan seçim çalışmalarında önemli gelişmeler sağlandı; kimi tartışmalar oldu ama sona erdi. Son haftayı en verimli şekilde değerlendirmek önemlidir.
Yirmi bir yıldır iktidar olan AKP iktidarı bir kötülüğün örgütlülüğü olarak öne çıktı. Liderliğini kurduğu ‘ümmetin’ lideri olma hayallerinin sonuna gelindi. Bu amaca ulaşmak için kötülük sıradanlaştırıldı; kavramlar, değerler öylesine çarpıtıldı ki iyi olan, güzel olan toplumu toplum yapan ve tarihin derinliğinde insan emeğinin en rafine hali olan hemen her şey ters yüz edildi. İstismar edilmeyen hiçbir toplumsal değer bırakılmadı. Yalan söylemek normalleştirildi.
Herhalde en büyük çarpıtma ve yalan da son günlerde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yapılan tartışmalar ve çarpıtmalar oluyor. İki yılı aşkın süredir dış dünya ile bütün iletişim bağları koparılmış, başta ailesi olmak üzere avukatlarının bütün girişimleri sonuçsuz bırakılıyor, görüştürülmüyor. İmralı Adası’nda neler oluyor? Sorunun cevabı verilememektedir. Öcalan’ın sağlığı nasıldır? Bu sorunun cevabını başta Kürtler olmak üzere içte ve dışta Öcalan hakkında sağlıklı bilgi almak için önemli bir çaba ortaya konulmakta, ancak iktidar görmezlikten geliyor, üç maymunu oynuyor.
Türk yasalarına göre de tecridin yasal ve hukuki dayanağı yoktur. Yani bir devlet kendisinin koyduğu yasalara uymuyor. Yasayı uygulamamayı normalleştirmiştir. Başta muhalefet olmak üzere Türk toplumunda da yasa uygulamamayı kural haline getirdi adeta.
Kuralsızlık kurala dönüştürülmüştür ve normal görülen bir aşamaya getirilmiştir. Öcalan üzerindeki mutlak tecride karşı çıkanlara, protesto edenlere, söz söyleyenlere, basın açıklamasına bile tahammül edilmemekte, hemen derdest edilmektedirler. ‘Ağanın sözünün üzerine söz söylenmez’ aşaması çoktan geçildi. Doğruyu ben bilirim ve söylerim tutumu en antidemokratik ve despotik hal oluyor. Böyle koşularda çatışma, savaş dışında başka söz kurmanın koşuları kalmıyor. Özellikle son sekiz yıldır yaşanan budur.
İktidarın ruh dünyası “benden sonrası tufandır” yaklaşımı esas haline gelmiştir. Öcalan’a dair söz söylemeyi ‘suç’ haline getirmiştir. Ancak kendisi de istismar etmekten geri durmamaktadır. Son günlerde “Öcalan’la görüşüldü, görüşülmedi” tartışması alevlendirildi. Her şeyden önce yirmi beş yıldır çok ağır tecrit altında tutulan; iki yıldır da kendisinden hiçbir haber alınamayan Öcalan neden tartışmanın merkezine oturtturulmaya çalışılır? Her şeyden önce bu tartışma ne dinen ne de felsefi olarak ahlaki değildir. Hiçbir insani değere sığmamaktadır, tek kelime ile ahlaksızlıktır demek abartılı bir değerlendirme olmaz.
İki yıldır kendisinden haber alınamayan Öcalan tartışma konusu yapılamaz. Böyle bir niyet varsa, yapılması gereken; en azında tecrit ortadan kaldırılır, Öcalan’ın düşüncesi nedir diye kamuoyu öğrenmiş olur. Ancak Öcalan istismar edilerek menfaat edinilmek isteniyor. Tecrit kaldırılırsa istismar yapılamayacak, dolaysıyla menfaat de elde edilemeyecektir.
Öcalan sıradan bir tutsak değildir. Milyonların, sözüne değer verdiği bir şahsiyettir. Zaten ağır tecrit altında tutulmasının nedeni de budur. Sekiz yıldır sürdürülen “çökertme planı” uygulamasında Öcalan’ın söz söylemesi halinde “çökertmenin” olanaklı olmayacağını bildiklerinden tecrit uygulanmaktadır. Ancak “çökertmek” isteyenler çöktü, seçimler de gidişlerinin tescili olacaktır. Öcalan unutturulmadı, tersi sessizlik içinde daha da güçlü bir düzey kazandı. Gelinen aşamada bu sefer de ağır tecrit yani sessizlik içinde tutarak gücünden geniş toplum kesimleri üzerindeki manevi ve fiziki ağırlığından faydalanamaz mıyız diye düşünülmektedir. Yani derin bir istismar söz konusudur. Ancak bu istismarda seçimlerde gidişlerinin önüne geçemeyecektir.
Zamanı gelen bir fikrin önüne hiçbir güç geçemez. AKP-MHP iktidarının sonu ve onun yerine demokrasi ve özgürlük fikrinin gelmesi, en azında önünün açılması zamanıdır. Buna seçimlerin vesile olacağı tartışma götürmez. O açıdan yeni iktidara gelenler devlet restorasyonuyla yetinecekler, eskinin bir tekrarının ötesine geçemezler düşünce veya endişesine kapılmadan son haftayı seçimler lehine iyi değerlendirmek lazım. Seçimler karanlıkta küçük bir delik açacak ve daha sonra onu aydınlığa doğru büyütmek kolay olmaktadır. Öcalan’ın üzerindeki karanlığı delmek için seçim sandığı ilk adım olacaktır.